Son yıllarda çivisi iyice çıkan koruma politikaları, inanması güç uygulama örnekleriyle şaşırtmaya devam ediyor. Gün geçmiyor, gelen haberler içinde bir ören yeri, doğa alanı, antik kent ya da kültürel saha söz konusu uygulamalardan nasiplenmesin! Her türlü yapılaşmaya davetiye çıkaran bu politikaları, ilgili bakanlık mütemadiyen gündemde tutuyor ki, biz neresinden tutalım, hangisini konuşalım, neye karşı çıkalım, bir türlü fırsat bırakmamak için adeta başımızı döndürüyor. Kültür Bakanlığının başına hayli uyanık bir turizmciyi geçirince, yanına da aynı cins uyanık tayfadan birilerini vermiş olmalılar, her yeri ateşe vermekten imtina etmiyorlar. İmparator Nero gibi Roma yanarken lir çalıp kulak tıkamaya bile gerek duymayacak denli pervasızca yürütüyorlar her şeyi. Olan biteni başka türden benzetmek ve izah etmek mümkün değil!
Bakanlığın bu icraatları içinde en fazla göz önünde olan birkaç örnek vererek devam edelim.
Varan I: PHASELİS BETONA GÖMÜLÜYOR
Birinci vukuat güney sahillerinde! Akdeniz’in sahillerinin kısmen ayakta kalmış en özgün kent yerleşimlerinden Phaselis’e reva görülen projeyle başlayalım.
‘Phaselis Ören Yeri Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ adı altında yürütülen proje “Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13. 10. 2022 tarih ve 15634 sayılı ve 15. 11. 2022 tarih ve 14780 sayılı kararları ile” yürütülüyormuş. İlgili haberi veren Antalya Körfez gazetesinin aktardığına göre “Bakanlığın iki ayrı koyda uygulamaya başladığı proje kapsamında günübirlik tesisler, kafeterya, otopark, karşılama merkezi, cankurtaran ünitesi, duş ve tuvaletlerden oluşan çok sayıda yapı inşa edilecek. Bin metreküpten fazla beton malzemenin de kullanılacağı projenin inşası için PVC, demir ve alüminyum gibi malzemelerin yanı sıra yoğun olarak ahşap kullanılacak. Projeyle ilgili ihale dosyasında yer alan bilgilere göre 2892 metreküplük derin kazı yapılacağı belirtilen arazide 1139 metreküp beton kullanılacak.”(Antalya Körfez, “Bakanlıktan Phaselis cevabı: Korumak için tesis yapıyoruz”, 28.02.2023)
Aynı tarihli başka bir haber ise konunun yargıya intikal ettiğini yazdı. Gazete Grafiti’nin haberine göre “Kemer Tekirova’da yaşayan 14 yurttaş ile TMMOB Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde açtığı dava dilekçesinde, projeyle ilgili 30Ocak 2023 tarihli ihale kararı ile ilgili Bakanlık Olur’unun yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edildi.” (Gazete Grafiti, “Phaselis'te betona dava açıldı”, 28.02.2023) Projeye dair herhangi bir ÇED raporu olmadığı da dava dilekçesine eklendi.
Varan II: EFES’İN ORTA YERİNE CAFE-TİCARİ ALAN-DİJTAL MÜZE
Geçen ocak ayının ortalarında, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel tarafından basına yapılan açıklamayla gündeme gelen Efes Antik Kenti’ndeki yapılaşma, geçtiğimiz hafta haberleştirdiğimiz Pamukkale ören yerine yapılmak istenen dijital müze projesinin adeta ikizi. İlçe Belediye Başkanı’nın verdiği demece göre, “Efes’in göbeğine, antik tiyatronun karşısına, jandarmanın çıktığı yere 4 bin metrekarelik boş alana,…ağaçları da keserek 3500 metrekare kapalı alanda, 321 metrekare ticari perakende alanı, 400 metrekare kafeterya mıdır, restoran mıdır nedir, belli olmayan şey…’’
Şubat’ın son cumartesi-pazarı Selçuk’taydım. Pazar sabahı kalkıp Efes’e gittim. Yukarıdaki fotoğrafı çekebildim. Çevresine kimse yaklaştırılmıyor inşaat alanının. Yapıları gözleyip görebileceğiniz en uygun noktada Jandarma aracı nöbet bekliyor. Diğer köşeler ise özel güvenliklerin gözetimi altında. Yaklaşan uyarı alıyor. Tiyatronun tam karşısında, Liman Caddesi’nin deniz yönüne doğru sağındaki yükselti-çamlık alan dört yanından perdelenmiş. Çam ağaçları gerçekten kesilmiş ve sadece araziyi çevreleyen sınırdaki ağaçlar, içerideki faaliyeti gizlemek amacıyla kesilmemiş. Ama onların da kesileceğini varsayabiliriz, çünkü yapının ‘müşteri’ çekmesi için bu zorunlu. Aslında kentin liman bölgesi yapılarının altında uyuduğu arazi burası. Zaten bitişiğindeki Liman caddesiyle tiyatro caddesi önündeki yapı kalıntılarından bu kolayca anlaşılıyor. Yükseltinin tiyatroya bakan noktasına çıkıp içeriyi hızlıca fotoğrafladığımda, yapılar için konstrüksiyon temellerin atıldığı görülüyordu. İş makinaları, Pazar tatili nedeniyle çalışmayı durdurmuştu. İçeride, yan caddenin ucuna doğru konumlandırılmış güvenlik kulübesi görülüyordu. Elemanlar nöbet tutmaktaydı.
Bu geziden hemen önce, Selçuk Ayasuluk Kalesi ve St. Jean Kilisesi kazıları önceki kazı başkanı Mustafa Büyükkolancı’yı aradım. Tanıyanlar bilir, Hoca PAÜ Arkeoloji Bölümü eski öğretim elemanlarından, şimdi emekli. Kazı başkanlığından da emekli oldu. Efes’te dijital müze projesini sorduğumda, “haberim var” demiş ve devam etmişti. “Proje için bana danıştıklarında, ben onlara Artemis tapınağı civarında uygun olan yeri önermiştim. Hem kent içi turizme faydası olur, hem de antik kent yararlanır düşüncesindeydim. Ama onlar gidip Efes’in orta yerine yapıyorlar bunu!”
Efes’teki yapılaşma için şu ana kadar hukuki girişimde bulunan var mı bilmiyorum. Ancak Selçuk ve İzmir’de duyarlı kesimlerin tepkisini çekmeye devam ediyor. Bu gidişle hukuki bir sürecin başlamasının olasılık dahilinde olduğu söylenebilir.
Varan III: HİERAPOLİS’İN ORTA YERİNE YAPILAŞMA PROJESİ
Denizli kamuoyu, Hierapolis’e yapılması planlanan dijital müze projesinden, henüz bir hafta önce, bizim hazırladığımız yayınla haberdar oldu. O haberde yayımladığımız bilgileri kısaca burada özetleyelim.
Geçen yıl, 28 Ocak 2022 tarihinde Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Hierapolis ören yerinde, Koruma Amaçlı İmar Planı sınırları dahilinde, Pamukkale travertenlerinin hemen seyirlik terasındaki (Görsel5) 666 parselde Dijital Deneyim Müzesi kurulması başvurusunu karar bağlıyor. O parsel, orta yaş kuşağın çok iyi bileceği gibi, 1990’lı yıllarda çokça tartışılıp daha sonra Pamukkale’yi yapılaşmadan arındırmak için yıkılan oteller bölgesiydi. Kanımca bu hassasiyet sonradan kurulun gündemine gelmiş olmalı ki, Aydın Koruma Kurulu, 26 Ağustos 2022 tarihli başka bir toplantıda konuyu yeniden görüşüp yeni bir kararla dijital müze sahası olarak 983 no.lu parseli belirliyor. Burası da, şimdiki Antik Havuz’la Hierapolis Müze bahçesi arasındaki açıklık alan. Yani Pamukkale’nin turizm hareketliliğinin en yoğun yaşandığı nokta, ya da antik kentin orta yeri!Bir yanı yerli ve yabancı turistlerin ilgi merkezi antik havuz, diğer tarafı, coğrafyasında 20-25 civarında antik kent, yüzlerce höyük yerleşmesi, kutsal tapım alanı ve 6 ayrı kazı ekibi tarafından her yıl ortaya çıkarılan arkeolojik kültür mirasının sergilendiği Hierapolis Müzesi!
Koruma Kurulu kararının hangi serüveni seyrederek karar alma aşamasına ulaştığını bilmiyoruz. Sadece tahmin edebilir, varsayımlarla kanaat oluşturabiliriz.Parsel değişikliği için ilk karardan yedi ay sonra ikinci bir karar alınmak zorunda kalınması, herhalde kanaat oluşturmak için önemli bir veri sayılabilir. Ben kendi varsayımımı yazayım: Aydın Kültür Varlıklarını KorumaBölge Kurulu bu projeyi bir anda önünde bulmuş olmalı. Çünkü Kurulun gündem çizelgesine göre Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün talebi olarak 25.01.2022/2118533 tarih vesayısıyla kayda girmiş. Bu açıkçası, Bakan’ın tepeden inme kesin emriyle kurula iletilmiş gibi görünüyor. Çünkü işlemlerde yaşanan ve günler, saatlerle ifade edilebilir olan bürokratik hızı başka türden yorumlamak zor. Kurul üyeleri de bu işten memnun olmamış olabilir mi? Mümkün. Kimbilir, belki de bazı üyeler kendilerini bu girişimden ahlaken muaf tutmak için o günkü oturuma katılmamış olabilirler. İlk karar yok elimizde ama 26.08.2022 tarihli ikinci karar var. Bu kararda, Kurulun üç üyesinin imzası bulunmuyor: Üye Saim Cirtil, Üye Zülküf Koçoğlu ve Pamukkale Belediye Başkanı veya temsilcisi. Toplantıya katılmama mazeretleri var mı, bilemiyoruz.
İşin başka bir boyutu, ören yerine yapımı tasarlanan dijital müze kompleksinin, sadece müze alanıyla sınırlanmıyor olması! Yıllık 4000 kişi gibi cüz’i bir ziyaretçi sayısı öngören projede kullanılacak yapı ünitelerinin işlevine göre en geniş alanı, 550 m2 ile sergi salonu olacak. Sonraki alanlar genişliğine göre 306 m2 ile kafe ve 262 m2 ile satış alanı olarak sıralanıyor. Depo, ofis, teknik alan,wc ve lavabolar için ayrılan üç bölümdeki alanların genişliği 254 m2 olarak hesaplanmış. Giriş bölümü ve sergi, dijital deneyim bölümleriyle birlikte toplam kapalı alan 2084 m2 olarak hesap edilmiş. Bazı istisnalarla bu rakamın en az 2500 m2’yi bulacağını varsayabiliriz.
Yıllık 4000 ziyaretçi için Pamukkale’nin orta yerine kazık çakmış olacaklar. Komik sayılır bukadarcık ziyaretçi rakamlarıyla, ülkenin son yıllarda en fazla ziyaretçi çeken en gözde turizm destinasyonundakamuya nasıl bir gelir sağlanacağı tam bir muamma. Ancak işletmeci veya yatırımcı şirketin kazancı daha net olarak öngörülebilir. 306 m2’lik geniş bir kafe kullanım alanının, yaz aylarında hayli genişleyeceğini tahmin etmek zor değil. Çevresindeki tüm açık alanlar turizm için masa sandalye ile işgal edilebilecek. Hali hazırda travertenlerin seyir bölgesinde işletilen büfelerden farkı kalmayacak. Bu ise yatırımcı şirket için ören yerinde elde edebileceği en yüksek rant miktarı anlamına gelecek.
Hierapolis’te yapılaşmaya sıcak bakan şehir bürokratı veya devlet memurlarının savunmalarına da değinmeden geçmeyelim. Diyorlar ki, “yapılar konstrüksiyon olup taşınabilir sistem olarak kurulacak, bu nedenle zemine veya parsele kazma dahi vurulmayacak.” Geçelim efendi! Bu şehrin insanları Hierapolis ve Pamukkale’yi, yatırımcıların ağzını sulandıran şimdiki haline getirebilmek için 20 yıl kesintisiz mücadele ettiler. Antik Kent’in son halini görmeye kimisinin ömrü vefa etmedi. Siz şimdi, türedi bir yatırımcının gelip, kentin orta yerini bir rant alanına çevirme projesini savunma cesareti hangi saiklerle gösterebiliyorsunuz? Bugün bu yatırım, yarın emsal gösteren öbür yatırımcıyı da çekmeyecek mi sanıyorsunuz? Bakanından, bürokratından işini bitiren proje hazırlayıp önünüze getirecek ‘hamili kart’ıyla beraber. Onlara da baş sallayarak nereye kadar idare edeceksiniz oturduğunuz koltuğu?
Sözün kısası, buraya inşa edilmesi planlanan dijital müze projesinin kamusal yararı ne olacak sorusunun net bir yanıtı yok. Ama yatırımcı şirketin nasıl bir kazanç kapısına kavuşacağını tasavvur etmek o kadar zor değil. Çünkü devletten yatırım için gereken tüm rakamı teşvik olarak almış görünüyor. Cebinden bir kuruş çıkmayacak. Üstüne üstlük, sadece Hierapolis’te değil, Efes’te de aynı yatırımı yapıyorlar. İhtimal, orası için de yatırım teşviki almış olmaları güçlü bir olasılık.
Tüm bunlara karşı idari-hukuki dava açmak zorunlu görünüyor. Örneğin Efes’te ÇED raporu alınmamış. Yukarıda örneklediğimiz Phaselis Antik Kenti’ndeki yapılaşma için de yok ÇED raporu. Anlaşılan o, Hierapolis projesi için de böyle bir gereksinim duyulmuyor, çünkü alınan kurul kararlarında en küçük bir değini bulunmuyor. Phaselis için Mimarlar Odası Antalya Şubesi çoktan dava açmış durumda. Hem de bir değil, iki ayrı dava. Sıra şimdi Denizli’de!
Köşe yazısı standartlarını çoktan aşan yazımızı daha fazla uzatmayıp nokta koymadan önce, şunu ısrarla vurgulamak istiyorum: Son ‘imar barışı’ sorumsuzluğunun sonuçlarını, Maraş depremiyle yeterince idrak etmiş olmamız gerekiyor. Korumaya sadece mimari malzemesi zayıf konutları güçlendirmenin değil, daha fazla olarak doğa, ekoloji ve tüm diğer kültürel miras alanlarının ihtiyacı var. Eğer onlar korunmazsa, yarın deprem çadırı kuracak yeşil alan dahi kalmayacak geriye. Hem de yerkürenin jeolojik deprem tepkimelerinin tam olarak merkezinde yer alan Anadolu coğrafyasında olacak bu!
Unutmayalım, rant politikaları böyle devam ederse, birinci derece deprem bölgesi olan Denizli ve Hierapolis’te o türden yıkıcı bir depremin sonuçlarını öğrenmeye dahi fırsat bulamayabiliriz.
Not 1: Yazıyı tamamlayıp son cümleyi bağlamadan önce, Kapadokya bölgesinde böyle bir girişim olup olmadığını merak ettim. Nevşehir Koruma Kurulu sayfasına girdiğimde 2022 yılı için karar veya başvuru kaydına rastlamadım. Ne var ki, Pamukkale ve Efes’i gözüne kestirip bunu doğrudan Bakan düzeyinde çözümleme yolunu tutanların Kapadokya’daki rant imkanlarını görmezden geleceklerini sanmıyorum. Eğer varsa bu tür bir girişim çok beklemeyiz, yakında kokusu çıkar!
Not 2: 2017 İmar barışı ucubeliğinin gündeme geldiği dönemde, 2019 yılı yerel seçimlerinin arifesinde, Karahayıt-Kırmızısu bölgesinde belediye onayıyla yapılan ve ilk kez bizim haberleştirdiğimiz “Karahayıt Gürlesin Rant Kulübeleri”, daha sonra bizzat idare tarafından yıkıldı. Onlar da idari bir kararla yapılmış ahşap yapılardı, üstelik 3. derece koruma alanındaydılar. Oysa Dijital müze yapılmak istenen yer birinci derece korumada ve UNESCO Dünya Kültür Mirası ve de Özel Çevre Koruma sahası içinde. Daha ne diyelim?
• TIKLAYIN | “Djital Deneyim Müzesi” ile Pamukkale’de yapılaşmanın önü açılacak