Pamukkale Koruma Planı ve Dijital Müze hakkında görüşler – D20Haber
26.01.2025, Pazar
6 °C / 16 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Yaşar TOK
  6. /
  7. Pamukkale Koruma Planı ve Dijital Müze...

Pamukkale Koruma Planı ve Dijital Müze hakkında görüşler

A- A+

Haftalardır yazmakta olduğumuz Pamukkale dijital müze projesine son olarak uzman görüşlerini eklemek istiyorum.

Müze girişimi hakkında pek çok bilgiyi önceki yazılarımızda takip edebilirsiniz. Ancak biz yine de önce birkaç paragrafta hatırlatıp devam edelim.

DİJİTAL MÜZE GİRİŞİMİ

2022 yılında KEP Dijital Müzecilik tarafından yapılan başlıca ören yerlerinde dijital müze kurma başvurusuna doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı merkezi olarak onay verdi. Şirket Ayasofya, Efes, Pamukkale ve Kapadokya’da müze kurmak istiyordu. Kısa zaman içinde Ayasofya ve Efes’te dijital müzeler kuruldu. Sıra Pamukkale’ye geldiğinde Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ilgili başvuruyu Aydın Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kuruluna bir yazı ile iletti. Kurul gelen yazıyı emir telakki etmiş olmalı, 2022 başlarında bir kararla Pamukkale travertenlerinin üstündeki, Hamam Müze’nin arkasındaki arsada dijital müze yapılmasına izin verdi. Olay henüz basına yansımadan Kurul ilk kararından yaklaşık 8 ay sonra projenin birinci yerini değiştiren ikinci bir toplantıyla bu kez dijital müzenin Antik Havuz ve Hierapolis Müze bahçesi arasındaki, güney kapısına doğru uzanan alanın yaklaşık 3000 metre karelik bölümünde yapılmasını karara bağladı.
Müze için başvuran ilk şirketin adı KEP Dijital. Şimdiki TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın şirketi DETECH Holding bünyesinde kurulduğu, başında oğlu Ege Bağlıkaya’nın bulunduğu biliniyor. Bu pozisyon bir süre sonra değişiyor. Türkiye’nin adeta turizm tekeli haline gelen ETS TUR’un da sahibi olan Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yakın akrabası Esin Uğur, şirketin yönetimini ele alıyor ve ardından şirketin adı DEM Müzecilik olarak değişiyor. TÜRSAB başkanı Firuz Bağlıkaya ve Bakan Ersoy arasındaki adeta ‘kanlı-bıçaklı’ süren kavga böylece şirketlerin rant kavgasına dönüşüyor ve müze için başvuran şirket yönetim Bağlıkaya’nın holdinginden ayrılıyor. DEM Müzecilik yönetimini ele geçiren Esin Uğur’un Kültür Turizm Bakanı Ersoy’un kardeşinin baldızının kocası olduğu basın organlarında haberlere konu oluyor. Süreç devam ediyor, Ayasofya ve Efes dijital müzelerinin kurulup işletmesi kamuoyu uyanmadan ‘oldu-bitti’ye getirilirken, hesaplar Pamukkale ve Kapadokya’ya dönüyor. Hızla kurul kararları alınıyor, devletten teşvikler sağlanıyor ve hazırlıklara girişiliyor. Böylece “Nepotizm” (Akraba ve yakın arkadaşları kayırma-TDK Sözlük) dedikleri olgu göz göre göre gerçekleşmiş oluyor.

İşte tam o aşamada haberdar olduğumuz Aydın Koruma Kurulunun dijital müze kararını bir haber ve köşe yazısıyla kamuoyuna duyuruyoruz. Bizim ilk kez kamuoyuna duyurduğumuz 2023 yılı şubat ayındaki yazımızın ertesinde TMMOB Mimarlar Odası Denizli Şubesi aynı hızla harekete geçip kamu davası açarak Pamukkale için planlanan dijital müze projesini yargıya taşıyor. Böylece dava süreci başlıyor ve bugüne kadar devam ediyor. Toplam iki buçuk yıllık hikayenin özeti bu kadar.

PAMUKKALE ÇALIŞMA GRUBU PLANI

Bilindiği üzere Pamukkale Dijital Müze girişimi konusu yargıya intikal etmiş durumda ve mahkeme tarafından tayin edilen bilirkişi raporu geçen ay dava dosyasına girdi. Bilirkişi raporu hakkında neler düşündüğümüzü, çeşitli açılardan nasıl yorumladığımızı geçen haftalarda bu sütundan yayınlamıştık. Bu hafta ise bilirkişi raporundan bağımsız olarak kamuoyu tarafından tanınan veya ören yeri ile idari, kültürel ve hukuki anlamda ilgili olan uzmanların görüşlerine yer vereceğiz. Onların dijital müze vesilesiyle, Pamukkale travertenleri ve Hierapolis antik kenti koruma kararları, prosedürler ve planlamaları hakkında neler düşündüklerini, geçmişte bölge korunmasına ilişkin kararların alınması sürecinde mesleki anlamda yollarının nasıl kesiştiğini sizlerle paylaşacağız.
Uzman görüşlerine geçmeden önce, muhtelif sebeplerle adı zikredilen 1991 tarihli Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı için Uluslararası Pamukkale Çalışma Grubu toplantı ve çalışmalarına dönelim. Otuz yılı aşkın süre önce yapılan bu toplantılar ve alınan kararlar, çalışmaların ertesinde hacimli büyük boy bir kitap olarak düzenlenip basılmış. Denizli Valiliği, Kültür Bakanlığı ve UNESCO tarafından ortak olarak hazırlanan yapıta Denizli İl Halk Kütüphanesinden ulaşılabiliyor.

Yayın fotoğraf ve çizimleri içeren ekler bölümüyle birlikte toplam 164 sayfa. “Genellikler, Değerlendirme, Planlama, Uygulama” başlıkları altında dört bölümden oluşuyor. Son bölümden sonra yapılan toplantılar için özel bir bölüm ayrılmış. Burada çalışmayla ilgili görüşler, öneriler, sunumlar ve tartışma yöntemi üzerine metinlere yer verilmiş.

Çalışma grubu toplantıcıları hazırladıkları sonuç bildirgesiyle faaliyeti noktalarken görüşlerini adeta dilek ve temenniler listesi gibi 4 madde halinde sıralamış; “1- Hierapolis antik kentinde arkeolojik alan düzenlemesi yapılması, 2- Doğal sit düzenlemesi yapılması, 3- Doğa ve arkeolojik alanı ile yakın çevre arasında yeni bir ulaşım-dolaşım ilişkisinin kurulması, 4- Doğal ve arkeolojik sit alanı içinde yer alan her tür olumsuz etmenin giderilmesi...” düzenlemelerinin yapılmasını önermiş. Bu maddelerde dile gelen taleplerin gerçekleşmesi için ise “Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan uygulamalarda koordinasyon sağlanması, travertenlerin korunması, arkeolojik çalışmaların hızlandırılması, dinamit deposunun kaldırılması gibi önlemlerin valilikçe ivedi biçimle alınması” gerektiğini belirtmiş.

Aynı toplantı katılımcılarından olup koruma imar planını hazırlayan müelliflerden Dr. Mimar Ahmet Uzel, hazırlanan koruma planının sunumunu 4 şık halinde özetlemiş, bunu 7 madde halinde açımlayan kriterler sıralamış.

1991 tarihli Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı için Uluslararası Pamukkale Çalışma Grubu toplantıları, ören bölgesinde, sonraki dönemlerde arkeolojik ve doğal koruma prosedürleri mevzuatının oluşma ve yerleşmesinde önemli bir rol oynamış.

BİLİRKİŞİ RAPORU NE DİYOR?

Şimdi ise tüm bu planlama ve koruma kararları yok sayılarak antik kentin tam olarak orta yerine, turizmin en hareketli seyrettiği, kent ve travertenler arasındaki en yoğun geçiş noktasına, kurul kararıyla, 983 parsel üzerine yapılaşmanın yolunu açmaya çalışıyorlar.

Bilirkişi raporu ise üyelerin koro halinde ‘olur’u ile bu ‘doğa suçu’na ortak olmakta sakınca görmüyor. Üstelik bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere “yaya sirkülasyonun yoğun olduğu aksta yer aldığı” yerde, yine aynı raporda “tel çit ile çevrili alan içerisinde kazılar sonucunda çıkan taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları ve parçaları ile zeminde antik dönem yapı kalıntılarının olduğu” bilindiği halde, “projenin yapılacağı alanın ‘1. Derece arkeolojik sit ve doğal sit alanı” olarak koruma altında olduğuna raporda açıkça yer verilmesine rağmen!

İçlerinde sadece mimar bilirkişinin müze girişimine karşı kısmi karşı görüş yazdığı görülüyor. Mimar özetle, mimari yoğunluk, siluet, yükseklik, görüş algısının bozulması, kaplayacağı alan ve kütle büyüklüğü gibi gerekçelerle projenin olumlu değerlendirilemeyeceği ve yeniden projelendirilmesi gerektiği görüşünü belirtmiş. Diğerlerinin görüşleri hepsinin neredeyse aynı cümlelerle noktalanmış; İlgili projenin “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koroma Kanununa, diğer ilgili mevzuat hükümlerine, planlama esasları, planlama teknikleri, kamu yararı amacı ve hizmet gereklerine uygun olduğunun değerlendirildiği…”

BAĞIMSIZ UZMAN GÖRÜŞLERİ

Pamukkale, ya da Kapadokya, Aspendos, Patara, Urartular… Çayönü’nden başlayarak günümüze taşınan Anadolu coğrafyasının herhangi bir kesitindeki tüm tarihsel yerleşimler sadece bu ülkenin değil, tüm gezegenin kültür mirası. Mesele sadece gelecek kuşaklara aktarmak değil, başka evrensel olası yaşam formlarına da bırakılması gereken bir kültürel miras.

Buna vakıf olup bize en iyi anlatabilecek olanlar işin uzmanları elbette. Hem de doğrudan ilgili uzmanları. Konuya hakim olan, Hierapolis/Pamukkale ören yeri-koruma alanıyla ilgili olarak mesai sarf etmiş uzmanların görüşleri pek çok açıdan önemli. Her şeyden önce hakikaten projeyi onaylamak dışında neyi ifade ettiği pek anlaşılmayan bilirkişi raporu dışındaki görüşler olarak önemli.
Görüşleriyle bu konularda etkili olan, yetkisiyle bu etkisi tamamlanan uzmanlardan birisi Prof. Dr. Zeynep Kuban. İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden, Arkeolog-Mimarlık Tarihçisi, ICOMOS Milli Komitesi Üyesi ve UNESCO Somut Kültürel Miras İhtisas Komitesi Üyesi. Dr. Zeynep Kuban’ın doğrudan Pamukkale dijital müze projesi ile ilgili 4 sayfayı bulan görüşleri, başka tartışmaya meydan vermeyecek denli sarih. Biz görüşlerinin sonuç bölümünü kısaca toparlayarak aktaralım.

“Anlaşıldığı üzere dijital deneyim müzesine prensip olarak kimse karşı değil. Ancak seçilen yer kesinlikle yanlıştır. Gerçekleşmesi durumunda emsal teşkil edeceğinden bu ve başka ören yerlerinin geleceği ciddi anlamda tehlikeye girebilir. Ayrıca “demonte” edilebilir bile olsa yapılaşmaya yol açmış olunacağından Hierapolis’in hızlıca “Tehlikede Dünya Miras Alanı” kategorisine girebileceğini belirtmek gerekir.

Yıllar önce harabelere ve travertenlere zarar veren oteller kaldırıldıktan sonra Hierapolis bütünlüğüne kavuştu. Dijital Deneyim Müzesi ile bugün “demonte” edilebilen yaklaşık 2500 metrekarelik bir yapı yerleştirilebilirse, yarın 5000 metrekarelik “demonte” edilebilen bir konaklama tesisinin burada yapılmayacağının garantisini kim verecek?
Tarihten hiç bir şey öğrenmeyecek miyiz?”

Başka bir uzman görüşü, Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı için Uluslararası Pamukkale Çalışma Grubu toplantılarına etkin olarak katılan, planlamanın müelliflerinden Dr. Ahmet Uzel’e ait. Dr. Uzel’in 1991 tarihli toplantılardaki sunumundan kısa bir özeti yukarıda vermiştik. Kendisi dijital müze girişimi ile ilgili olarak bilirkişi raporundaki planlama verilerini eleştiren görüşlerin sahibi. Dr. Mimar Ahmet Uzel’in görüşlerini sonuçları itibariyle şöyle özetleyebiliriz:

“Pamukkale (Hierapolis) Koruma Amaçlı İmar Planı’nın misyonu, Hierapolis Antik Kentinin korunmasına yönelik bir plandır. Bu planın kararları uyarınca 90’lı yılların başına kadar antik kentte, sit içinde faaliyetlerini sürdüren moteller kaldırılmıştır. Yaklaşık 35 yıl önce Pamukkale’yi yapılaşmaktan kurtaran ve başarıyla uygulanan bu plan kararlarından sonra, yapım tekniğinin zararsızlığını ileri sürerek “Dijital Deneyim Müzesi” yapımını hem de I. Derece Arkeolojik Sitte önermek, koruma konusundaki arşivleri ve kamu hafızasını yok saymak anlamına gelmektedir.

Dijital Deneyim Müzesi adı altında yapımı söz konusu yapı ticari amaçlı bir yapıdır. Adı müze olan ve toplam alanı 2500 m² yapı alanı içinde sadece 800 m² alanı müzeye ayrılmıştır. Ticari işlevi ağırlıklı olan bu yapı I. Derece Arkeolojik Sit üzerinde yapılmak istenmektedir. İşlevi ne olursa olsun I. Derece Sit içinde böyle bir yapının yapımı ilgili mevzuat açısından söz konusu değildir.
Yapım tekniği açısından ileri sürülen kazı yapılmadan, betonarme tekil temel (Pabuç) üzeri çelik konstrüksiyon yapı yaklaşımı ise yapım tekniklerini yeterince bilmeyen bilirkişinin bilgi eksikliğinin itirafından başka bir şey değildir.

Bu projenin Pamukkale I. Derece Arkeolojik ve I. Derece Doğal Sitte yapımı uygun değildir.”

Yukarıda görüşlerine yer verdiğimiz uzmanlar dışında konuyu yakından bilen önemli bilirkişilerden biri önceki dönem Denizli Müze Müdürü Hasan Hüseyin Baysal olabilirdi. Otuz yılı Müze Müdürü olmak üzere kırk yıla yakın (1980-2019 tarihleri) Denizli'de görev yapan, Hierapolis (Pamukkale) Koruma ve Geliştirme Amaçlı İmar Planı’nın gerek planlama ve gerekse planın uygulanması aşamalarında bizzat sorumlu olarak sahada bulunan Baysal, zaman zaman Bakanlığın tepeden inmeci projelerine de karşı çıkmıştır.

Baysal ile görüştüğümüzde; Prof. Dr. Zeynep Kuban Hoca’nın görüşlerine tamamen katıldığını, Koruma mevzuatına harfiyen uyulması gerektiğini, dijital deneyim müzesine karşı olmadığını ancak Hierapolis'te seçilen yerin kesinlikle yanlış olduğunun altını çizdi. Baysal devamla, "Turizmi bir yana bırakın koruma ve geliştirme amaçlı planının yapıldığı tarihlerde Hierapolis termal kaynaklarının 462 litre/saniye olduğunu, şu anda bu rakamın 150 litre/saniyelere düştüğünü, yakın bir tarihte travertenleri beyazlatmak için yeterli termal suyun kalmayacağını, bakanlığın öncelikle bu soruna bir çözüm bulması gerektiğini" belirtti.

DİĞER GELİŞMELER

Görüşlerine son olarak başvurduğumuz ilgili, davacı Mimarlar Odasının avukatı olarak başından beri süreci takip eden ve dava işlemlerini sürdüren, Denizli Barosu avukatlarından Zafer Gönenç. Kendisi davanın seyrinin şimdiki durumda bilirkişi raporunun değerlendirilmesiyle devam edeceğini belirtti.

Av. Gönenç bilirkişi raporuna itiraz ederek, itiraz başvurusunun sonuç bölümünde özetle: “…hatalı bilirkişi raporuna, mimari açıdan yapılan değerlendirmeleri ve tespit edilen aykırılıkları kabul etmekle birlikte planlama, arkeolojik, inşaat ve çevre mühendisliği açısından itiraz ediyoruz. Yukarıda belirtilen itirazlarımıza göre hatalı bilirkişi raporu ile sonuca gidilemeyeceğinden yeniden keşif yapılarak, öncelikle başka bir bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmasını bu talebimiz yerinde görülmediği takdirde itirazlarımızı karşılayacak şekilde bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasını talep ediyoruz” talebinde bulundu.

Ve işte bu son cümleden itibaren seyir değişti ve mahkeme bilirkişilerden ek bir rapor alınmasına hükmederek bunu taraflara tebliğ etti. Bundan sonrası, bilirkişilerden yeniden rapor alınması ve Denizli İdare Mahkemesinin mesaisi ile devam edecek.

Bu arada Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, son bayram tatili ertesinde Kültür ve Turizm Bakanlığına Mecliste bir soru önergesi verdi. Kendisine sorduğumuzda Bakanlığın henüz yanıt vermediğini açıkladı. Kurumun yanıt verip vermeyeceğini ilerleyen zamanda göreceğiz.

Makamında ziyaret ettiğimiz Pamukkale Belediye Başkanı A. Rıza Ertemür’e, idari olarak Pamukkale’yi de içine alan ve adını Pamukkale’den alan belediye olarak antik kentte yapılmak istenen dijital müze girişimine karşı açılan davada müdahil olup olamayacaklarını sorduk. Başkan konuyu hukuk birimiyle görüşeceğini ve gerekirse Mimarlar Odasının açtığı davada müdahil olarak yer almak üzere mahkemeye talepte bulunabileceklerini belirtti.

GEÇEN HAFTAYA SON NOT

Son olarak geçen hafta yazımızın sonuna düştüğümüz notu kısaca açıklayıp noktalayalım: Açıkça bir sonuç çıkarmıyor olsak da, Aydın Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Başkanı Celal Şimşek, Pamukkale’ye dijital müze projesini ilk ve sonraki kararlarıyla onaylayan kurulun başkanı. Bu statüyle birlikte Laodikeia Kazı Başkanlığını yıllardır devam ettiriyor. Şimdi de Pamukkale/Hierapolis’te dijital müze yapılsın kararını veren aynı kurul başkanı olarak, Bakanlık tarafından Hierapolis Kazıları Koordinatörü olarak atanmış durumda. Bunu nasıl açıklayacağız? Bunu bizim açıklamamız gerekmiyor. Açıklaması gereken Celal Şimşek Hoca! Biz ancak yorumlayabiliriz ki, o da bu aşamada çok gerekli değil. Yine de soru sorma hakkımız mahfuz. Bu kez sadece tek soru sormuş olalım: Celal Hoca önceki tartışmalarımızdan dolayı önyargılı olduğumu varsayabilirsin ama ben gerçekten içtenlikle soruyorum, Hierapolis’e koordinatör olarak atanırken, Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Başkanı sıfatıyla aynı alan için aldığınız dijital müze kararından ötürü çıkabilecek kuşkuların, intibaların, tartışmaların ihtimal dahilinde olduğu ve konunun etik bir tartışmaya yol açacağını işin başından beri fark etmiyor musun? Umursamamış olduğunu farz etmek yerine Hoca’nın bizi anlayıp açıklama yapmayı gerekli göreceğini umuyorum/bekliyorum. Çünkü bunca yıllık muazzam Laodikeia emek ve kariyerinin bakanlık iltisaklı uyanık girişimcilerin tercihine kurban gitmesine gönlüm hiç razı değil.

Bir de hatırlatma: Şehir erkanı olarak topluca yıkılmasına hükmedilen ama kente sahiplenenlerin ortak baskısıyla ve yargı kararı yaptırımıyla zamanın yerel yöneticilerinin geri adım atmak zorunda kaldığı “Endüstri Meslek Lisesi Taş Atölyeler” hadisesi unutulmadı. Şimdi müze yapıldı, çok da güzel oldu. Müze açılışında herkes oradaydı. Yıkıp yok etmeyi çok isteyen Zeybekci’nin açılışta kendisine söz verildiğinde utana sıkıla kendini savunmak için “bizim hayallerimiz vardı”dan başka cümle kuramadığını ve konuşmasını o birkaç cümleyle tamamlayıp hızla kürsüyü terk ettiğini adeta seyrettik. Olanları ilgili kamuoyu asla unutmuyor.

Bir şeyleri anlamlandırmak için şimdiye değin gördüklerimiz ve yaşadıklarımız bize yeter de artar. Daha fazlasını görmesek de olur!