Bir varmış bir yokmuş… İnceğiz /Arapapıştı kanyonu… – D20Haber
26.04.2024, Cuma
16 °C / 32 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. ÖZGÜN İÇERİK
  4. /
  5. BİR FOTOĞRAF VE HİKAYESİ
  6. /
  7. Bir varmış bir yokmuş… İnceğiz /Arapapıştı...

Bir varmış bir yokmuş… İnceğiz /Arapapıştı kanyonu…

A- A+
Zeki Akakça / D20HABER
Yayınlanma: 19 Eylül 2020 Cumartesi - 09:30Güncelleme: 19 Eylül 2020 Cumartesi - 10:35
Bir varmış bir yokmuş… İnceğiz /Arapapıştı kanyonu…

Size bir masal anlatmayacağım ama masal ile gerçek arasında gidip gelen bir gerçeğe dikkatinizi çekeceğim. Çok uzakta olmayan ama hiç dilemediğimiz bir gerçekle yüz yüze geldiğimizde hiç ah-vah etmemeliyiz. Size cennet ile cehennemin günümüz versiyonunu sunuyorum.

Dağlardan, ovalardan ve uzak diyarlardan akıp gelen dereler ile çayların doldurduğu barajın adıdır Kemer.
Kemer aynı zamanda baraj gölü kenarında kurulu köyün de adıdır. Yani baraj adını buradan alır. Milyonlarca yıldır Aydın Ovası’nı geçerek Ege Denizi’ne akıp giden Akçay, önüne 1950’ li yıllarda çekilen set ile baraja dönüşmüştür.
Baraj suları yükselip geriye doğru şişmeye başlamış ve İnceğiz köyünün alt kodlarında akan çayın olduğu yerde bir kanyon oluşturmuştur.

Bir varmış!
Kanyonun oluştuğu bölgedeki dik ve sarp kayalılardaki kalıntılardan anlaşılacağı üzere, akarsuyun her iki tarafında antik dönemde yaşam ve yerleşim vardır. Tıpkı barajdan uzakta İnceğiz köyünün üst bölümündeki kayalıklarda olduğu gibi. Baraj suyunun yükselmesiyle kanyon içindeki mekanlara ulaşılmaz olmuş bir bölümü de su içinde kalmıştır.

Su ile gelen, beyaza yakın toprak ve çakıl ile diğer malzemeler akarsu tabanında birikerek suyun renginin farklılaşmasına sebep olmuştur. Tabandaki beyazlığa gökyüzünün mavisi ve çevredeki yeşil dokunun yansıması sonucu ortaya “turkuaz” ve zümrüt yeşili diye tanımlayabileceğimiz renk çıkmıştır. Kanyonun çıkışından sonraki göl kısmında ise suyun rengi maviye dönmektedir.
Buraya kadar “İnceğiz Kanyonu” ya da medyatik adı ile “Arapapıştı Kanyonu” hakkında küçük teknik bilgiler aktarmış oldum. turkuaz ve zümrüt yeşil ile maviye giden bir renk geçişini tanımlamış, yani “bir varmış” bölümünü kısaca anlatmış oldum.

İşte bu bir varmış bölümünde kanyonun mevsime göre hallerinden de söz etmek gerekir. Kış ve bahar aylarında en yüksek doluluk oranına ulaşan baraj suları, kanyondan yukarıya doğru şişerek Muslugüme köyü altlarına kadar gelmektedir. Burada ekili alanlar da zaman zaman suyun altında kalmakta, hatta buradan karşıya, yani Muğla bölgesine geçen köprüye de zarar vermektedir.

Bu mevsimlerde hafif esen yel ile nazlı nazlı salınan ve yüzeyi tiril tiril yansıyan su, göz alıcı ve insanı büyüleyici bir ortam yaratmaktadır. İşte o meşhur tekne turlarının en yoğun olduğu mayıs-haziran aylarında bu noktalara yakın yerlere teknelerle geziler yapılmakta, insanlar doğanın bu enfes görüntüsünü yaşamaktadırlar.

İnceğiz kanyonu idari anlamda 3 il Denizli, Muğla ve Aydın sınırını da belirlemektedir. Denizli/Kale tarafından gidilip İnceğiz köyünden sonraki kayalık noktaya ulaşıldığında bulunulan yer Denizli, batı kısmı yani baraj gölünün olduğu yerler ve köyler Aydın, kanyonun karşı kıyısı ise güneyden doğu yönüne doğru Muğla idari sınırıdır.

ARAPAPIŞTI ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?

Bu bölgeye yaklaşık 10 yıldır gezi, fotoğraf ve yürüyüş amaçlı gittiğim, zaman zaman da televizyon programları çektiğim için yöreden rehberler almakta ve yine bu bölgenin yaşayanlarından hikayeler dinlemekteyim.
Kale Belediyesi’nde çalıştığı dönemde Süleyman Kocabaş ve sonrasında aslen Kaleli olan Hasan Kurt’un anlatımlarına göre efsane şöyledir:
Şimdiki kanyonun izlendiği kayalık bölgenin biraz üstünde orman içinde yaşayan bir aile vardır. Aile bölge koşullarında kimse ile bağlantı kurmadan yaşayıp gitmektedir.
Bir gün baba abdest almak ister ve çocuğundan biraz su getirmesini ister. Ama tepedeki evde o an su yoktur. Su ihtiyacı aşağıda vadinin tabanında akan çaydan karşılanmaktadır. Baba abdest almak için hazırlanır ama çocuk su almaya gideceği için ağırdan alır. Çünkü o kadar mesafeye gidip dönmesi çok uzun zaman alacaktır.
Ama çok beklemeye gerek kalmaksızın çocuk elinde su dolu bakraç ile gelir. Baba şaşırır. “Bu kadar kısa sürede bu su nasıl olur?” der. Fakat bu şaşkınlığını belli etmez. Ama içine bir kurt düşmüştür. Olayı çözmelidir.

Yine bir gün çocuğunun ne yaptığını anlamak için evde su kalmadığını bilerek su ister. Çocuk gözden kaybolur ve çok uzun zaman geçmeden gelir. Ama baba inanmaz bu işe ve suyu bir bahane ile döker ve tekrar getirmesini ister.
Çocuk ayrılır oradan ve babası da peşinden onu izlemektedir.
Çocuk biraz uzaklaştıktan sonra devasa bir boyuta bürünerek bir ayağını derenin bu tarafında, diğer ayağını karşıdaki dağın tepesine koyup eğilerek vadi dibinden akan çaydan suyu doldurur ve tam doğrulduğunda baba ile göz göze gelir. Babanın çocuğu bir anda çok esmer (zenci de deniyor) renkli tene sahip devasa yaratığa dönüşmüştür. Ve o an her şey bir anda kaybolur. Ne çocuk kalır ne arap! İnanışa göre baba onu görmemelidir...

O günden sonra bu bölge Arap’ın ayaklarını ayırarak su doldurduğu yer anlamında (Apışmak: ayağını geniş açmak) “Arapapıştı” adı ile anılmaya başlar. (adı üzerinde bu bir efsanedir)
İşte bu efsanedeki isim daha ilginç olduğu ve dikkat çekeceği için kanyonun adının Aydın bölgesi tarafından “Arapapıştı Kanyonu” olarak kullanıldığına tanık oluyoruz. (İnceğiz köyü ikinci planda kalmış, Kale ve Denizli bölgesi yine bölgenin adına İnceğiz Kanyonu demeyi sürdürmektedir)

Bir Yokmuş!
Bu tarihi ve doğal güzellikleri günümüz insanlarıyla buluşturan Aydın Büyükşehir Belediyesi olmuştur. Barajda su yüksek seviyelerde iken Kemer köyünün olduğu yerden başlayarak baraj göleti ve kanyon içini kapsayan rotada tekne turları düzenlenmektedir. Bu sayede Aydın turizm faaliyetleri lokomotifine yeni bir vagon eklenmiş olmaktadır. Bu çalışma kutlamayı hak eder bir çalışmadır.
Ama nereye kadar?
İşte burası can alıcıdır. Su varsa, güzellik var, su varsa can, su varsa canan ve kısaca hayat vardır. Peki tersi durumda ne olur?
İşte bu sorunun cevabı koskocaman bir HİÇ’tir!..
İşte bu enfes güzelliği, doğanın bu cömertliğini biz insanların anlayamadığımız sürece gideceğimiz nokta ne yazık ki yok oluştur.
Biz insanların anlaması gereken doğanın bize verdiği değerlerin sınırsız, sonsuz olmadığıdır. Eğer bu güzellik ve değerleri bitimsiz zanneder ve onu hoyratça, vahşice kullanırsak yani aklımızı kullanmazsak her şey YOK OLUR! Tıpkı burada, İNCEĞİZ KANYONU’nda / ARAPAPIŞTI KANYONU’nda olduğu gibi.
O Mavi’nin, Yeşil’in, Turkuaz’ın olduğu yerler bir anda ÇÖL OLUR! Kendimizi bir vaha da gezer-yüzer yaşıyor zannederken çamura saplanmış, yahut toz toprağa bulanmış buluruz. Tıpkı burada olduğu gibi…
İşte; “ bir varmış, bir yokmuş” budur. Bu tekerleme sadece masallarda değil aklımızı kullanmazsak gerçek yaşamda da yaşayacağımız bir durumdur!
Umarım yakın zamanda “bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” diyerek, bu bölgeyi masal/efsane olarak yeni nesillere anlatmak zorunda kalmayız!!!

Not ve yorum…
Bu kanyon ve baraj gölü neden bu hale gelmektedir? Teknik insanların, idarecilerin, sivil toplum kuruluşlarının farklı-farklı yorumlayacağı bu durumun bana göre fiziki sebebi şudur:
Baraj göleti ve dolayısıyla kanyondaki suyu taşıyan akarsular, küçük dereler, ile su kaynaklarını besleyen havzalardaki durum bunun asıl sebebidir. Yani Yağmur yağmadı, kuraklık oldu su buharlaştı gibi bir açıklama havada kalmaktadır.
Akçay üzerinde ki HES, Yeni dere çayı üzerinde kurulu gölet, dağlardan akıp gelen dereler önündeki sulama göletleri, bu bölgeye akan sulara kaynaklık eden ovalar ile yerleşim alanlarında açılan sondaj kuyuları suların kesilmesine sebeptir. Ayrıca yaz sezonunda bu akarsulardan motorlar ve pompalar ile alınan sulama sularını saymıyorum. Ama asıl tehlike yukarıdan su en az gelir ve hatta bazılarından hiç gelmez iken kış ve baharda gelen sular ile dolan barajın suyunun elektrik elde etmek ve Aydın bölgesinde sulamam amaçlı son noktaya kadar açılarak kullanılmasıdır.