Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), dünkü toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 35’ten yüzde 40 düzeyine yükseltilmesine karar verdi.
Bunu duyunca, politika faiziyle ilgili olarak küçük bir arşiv araştırması yaptım.
25 Temmuz 2019’da Merkez Bankası, politika faizini yüzde 24’ten yüzde 19,75’e indirdi.
425 baz puanlık indirimin yapıldığı gün dolar 5,70, Euro ise 6,35 lira imiş.
Sonraki süreçte politika faizindeki indirim devam etti ve 21 Mayıs 2020’de 8,25 çekildi.
Merkez Bankası, 24 Eylül 2020 - 18 Mart 2021 tarihleri arasında aldığı kararlarla politika faizini yüzde 19’a çektiğinde dolar 7,47, Euro ise 8,92 oldu.
23 Eylül 2021’de politika faizindeki indirim bir kez daha başladı.
23 Şubat 2023’e gelindiğinde ise politika faizi yüzde 8,5 oldu.
Dolar 18,88, Euro ise 20,03 liradan işlem görüyordu.
Politika faizinin yüzde 40’a yükseltildiği gün dolar 28,83, euro ise 31,47 lira seviyesine geldi.
O halde sormak gerek:
Ne beklendi ne elde edildi?
4 yılda dolar yüzde 405,79, Euro ise yüzde 395,59 seviyesinde neden artış gösterdi?
TÜİK verilerine göre 2020’de yüzde 14,6 olan enflasyon, 2023 yılı ekim ayında niçin yüzde 61,36 oldu?
Faiz sebep enflasyon netice değil miydi?
Belki de en önemli soru şu...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ekim 2022’de Balıkesir Kuva-yı Milliye Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde, “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir” diyordu.
Mayıs ayındaki seçimden AK Parti iktidarını koruyarak ayrılmadı mı?
Ayrıldı.
Sayın Erdoğan %52,18’lik oyla yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçilmedi mi?
Seçildi.
Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı görevine devam etmiyor mu?
Ediyor.
Teknik olarak, Erdoğan, 8 Ekim 2022’den bu yana görevde mi?
Görevde.
Peki,
Her şey aynıysa değişen ne?