Muslera’nın tekmesi – D20Haber
12.09.2024, Perşembe
21 °C / 35 °C Denizli Hava Durumu
d20haber.com
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Hakan KEYSAN
  6. /
  7. Muslera’nın tekmesi

Muslera’nın tekmesi

A- A+

Son iki sezonun Türkiye ligi şampiyonu Galatasaray’dan tekmeli veda.

Oyunun ve yüksek düzey mücadelenin profesyonellik gerektirdiği kadar saygı ve ahlak içermesi gereği de kaçınılmaz.

Eğer yaşamın her alanında şampiyonların liginde yer alacaksanız asgari üst düzey gayret ve donanımla hareket etmeniz kaçınılmazdır. Futbolda da öyle…

Ülke sporumuzun dünyanın geldiği modern ve çağdaş sportif eşiğin ne denli vasat bir taklidi içerisinde olduğunu görmek açısından sahanın içine bakmak yeterli.

Kaba bir ırkçı içerikle “Türkler” üzerinde oynanan oyunu bakmaktan eylemin niteliği ve içeriği konusunda kafa yoracak bir bakış açısı bulamamamız ne kadar cahilane bir spor anlayışı içerisinde olduğumuzun en basit göstergesi.

Okan Buruk ilk maç sonunda hakemin Alman kökenli olduğu ve Young Boys takımının da bir Alman kantonu olduğu vurgusu mikroskopla aranıp bulunmuş trajik bir futbol yorumuydu adeta.

Okan Buruk arkasından kendine Azeri bir hakem istemişti konuşmasının sonunda…

Öküzün altında buzağı aramaktan öteye gitmeyen bir bakış açısı ile öküzün varlığına dair bütün verileri elden kaçırıyoruz.

Futbolun ulusal yönetim düzeyindeki ilkeler, kurullar, bilimsel ve eğitimsel süreçler, seçme ve seçilmeye dayalı demokratik kriterler tümü bir arada düşünüldüğünde ulaştığımız zirve Muslera’nın tekmesi ve tribünlerin sahaya fırlattıkları cisimler olacaktır.

Ülkemiz spor yönetim ağı ve kadrolaşmasının olağan ve anlaşılır bir yansıması….

Tavandan yanlış ve mafyavari yöntemlerle kurgulanıp yapılanmış bir spor örgütlenmesi tabana ancak bu şekilde yansırdı kuşkusuz.

Ülkemize sirayet etmiş kompleksli bakış açısı ve bütün örgütlenme ve kurumlarıyla diktelerle dayatılmış bir sportif kültür, çağdaşlarından elbette geri bir kültür olacaktır.

Eğitim ve bilimden nasıl yararlanacağını ve yaşamın bir parçası yapılacağını değil de kendi gibi ve yandaş olanlarla nasıl bir ekip kuracağının örgütlenmesini yapan bir sportif örgüt başarı ve modern bir tavır geliştiremeyecektir.

Ulusal futbol pratiğine giderek uyum sağlayan ve insanın birikimleri içerisinde olan gelişimi değil de içeriğinde yaşama doğasının en ilkel dürtüsü olan şiddet unsurlarını açığa çıkaran bir spor kültürüyle karşı karşıyayız bugün, bu çağda.

Sahada sporcu tribünde de seyirci tamamen bu dolaysız işleyen dürtülerle davranan bir model içerisinde toplum hızla vahşileşme eğilimi gösteriyor ve spor arenalarında bu şiddet dürtüsünü kolayca açığa çıkarabiliyor.

Oysa bu Muslera’nın aynı tekmesi bize Soma’da maden işçileri aileleri üzerinden bütün bir topluma atılmıştı. Hem de bizzat devlet yetkilileri tarafından. En küçük hak talebinde tekmesini konuşturan yönetsel bir irade toplumsal sorunların çözüm merci olmaktan uzaklaşır ve sorunları daha da derinleştirir.

Spor arenaları toplumun doğal bir yansısı. Gündelik hayata sirayet etmiş ne varsa bu arenalarda o sergilenir. Tribünlerden atılan cisimler, sahada atılan tekmeler ve insanlığa yakışmayan her türlü eylemler hızla kültürümüzden ve insancıl değerlerden uzaklaştığımızın bir göstergesidir.

Bu şartlarda ortada ne spor kalıyor ne de taraftarlık…

Ve Galatasaray adına acizlik yüklü trajik bir veda. Ülke futbolumuz ve sportif kültürümüze yakışmayacak bir şekilde.

İnsanlıktan yana, güzellikten yana, barıştan ve saygıdan yana tavrımızı ortaya koyamadıktan sonra ezeli rakipleri, bizi yok etmekten başka tasarım yapmayan dış güçleri ezip, üzerinde zıplasak ne kazanırız ki..!

Yazarın Diğer Yazıları
Olimpiyatlar bizi yendi
13 Ağustos 2024 Salı
Er Denizlispor’u kurtarmak…
18 Temmuz 2024 Perşembe