2024 Paris Olimpiyatları tamamlandı. 107 sporcumuzla Türkiye 1’incilik kürsüsü göremedi…
Altınsız, 3 Gümüş, 5 Bronz toplamda 8 madalya. ABD ve Çin 40, Japonya 20 altın madalya ile ilk üç sırayı aldı.
18 branşta 54 kadın ve 47 erkek toplam 101 sporcu ile katılım sağladık. Bu sayı bugüne kadarki en yüksek sporcu katılım oranı olmasına karşın elde edilen sonuçlar bakımından da çok başarısız bir turnuva olmuştur.
Birçok Balkan ülkeleri ve Avrupa ülkelerinin diplerinde yer almamız yanı sıra üçüncü dünya ülkeleri ve Afrika ülkeleri ile kıyaslandığımızda da trajik bir turnuva geçirdik.
Dünya ülkesi olma idealleriyle sürekli süslenen zihnimiz ve doruklarda sürünen kibrimizin içeriğine baktığımızda gerçekler yine yüzümüze acı bir şekilde haykırdı; birçok alanda olduğu gibi sportif arenalarda da biz dünyanın en alt ligindeyiz…
TEMEL SORUN: SPORDA SİYASET-LİYAKAT İLİŞKİSİ
Partizanlık toplumumuzun en temel hastalığı. Toplum hep bu tarz kutuplaşmaların ve örgütlenmelerin sancısını çekti.
Burada da suçlu aramaya veya günah keçisi bulmaya gerek yok. Yirmi kusur yıldır spor ortamının her kademesinde tamamen siyasal bağlantılar ve siyasi kurumun çıkarlarını her şeyin önünde örgütleyen bir iktidar yapılanması, sportif alanlarda da elbette başarılı bir sonuç ortaya çıkarmayacaktı.
Olağan sonuçla yüzleştik. Gençlik ve Spor Bakanlığından başlayıp tüm il, ilçe taban örgütlerine kadar gerçekleştirilen yapılanmanın içeriğini, niteliğini ve işleyişini hepimiz hemen her branşta gayet iyi biliyoruz. Sporun tüm iyi ve nitelikli unsurları yıllardır örselendi ve sporun dışına itildi.
Sembolik organizasyonlar, niceliğe dayalı sportif uygulamalar, göz boyamaktan öteye taşınamayan etkinlik ve organizasyonlar ve eğitim sistemiyle sportif örgütlenme ve uygulamaların ortaklaştırılamaması bugünkü sonuçların doğal yansıması.
Bu yüzeysel ve derinliksiz organizasyonlara sportif kadrolaşmadaki yanlı, yancı, liyakatsiz ve niteliksiz atamaları da eklediğinizde sonucun böyle olması kaçınılmazdır.
Suçlu aramaya gerek yok. Bugünkü siyasetçiler ve idareciler sporu bilmiyor, anlamıyor ve yönetemiyorlar.
Yönetenler bunun bedelini ödemeden alttakiler ne yapabilir ki? Temel sorun yukarıda canlı kanlı kılıcını sallarken…
Siz yaşanabilir, bilimsel, pratikle tekniğin birlikte sistemsel uyumunu gerçekleştiremedikten sonra sportif taban başarıyı nasıl yakalayabilir?
Cehalet, çıkar, yalakalık, müsriflik, adam kayırmacılık zirvede cirit atarken bu arenadan nasıl bir başarı ortaya çıkarılabilir?
Bakanlık şimdi de federasyonlara yüklenmiş, başarısızlık karşısında hesap soracağız demiş. İyi de parmağınızın sallanmadığı, sizden icazet almayan, size yalakalık yapmayan ve seçimlerinde direk oy kullanmadığınız, müdahil olmadığınız hangi federasyondan hesap sorabilirsiniz? Merak ediyoruz doğrusu…
Şimdi olağanüstü seçimlere gidilecek, hesap felan sorulacak diyelim, öylemi olacak acaba? Yine sizden icazet alan federasyon başkanları göreve atanacak. Yeni dört yıl onlar hüküm sürecek, bu kez de onların çevresindekiler kadrolarınızın en güzel köşelerini süsleyecek…Seçilecekler demiyoruz, atanacaklar…
Gerçek sporun içinden gelen ve demokratik kriterlerle seçilmiş liyakatli olabilecek başkanlar artık oy bile kullanamayacak…
***
Spor bir vitrindir. Yaptıklarınız ve yapamadıklarınızın vitrini.
Yapamadınız sevgili yönetenler. Siz bu işi de beceremediniz. Gün gibi ortada.
Boşuna suçlu aramayın. Bu işi layıkıyla yapacakların geçmişini didik didik inceleyip sudan bahanelerle bunlar bizden değil diyerek oluşturduğunuz tüm bir ülke spor yapılanması bugün can çekişiyor ve sefilleri oynuyor.
Bugün sporun birçok nitelikli unsurları sporun dışına itildi. Sizler ittiniz. Bilgi ve bilim, sportif arenadan dışlandı. Aklın, çabanın, emeğin ve mücadelenin etrafı kalın bir sis tabakasıyla örtüldü ve spor zihniyetimizin de bilincine siyasal türbanınızın bütün gericiliği dayatıldı.
Buna karşı koyup akıntıya karşı mücadele eden spor insanlarının önüne kocaman zihinsel barikatlar kurdunuz.
Bu şartlarda bu sonuca üzülmenize bile gerek yok.
Yapmak istediğinizi başardınız. Zira her atamadan sonra hayırlısı olsun dediniz ya: Hayırlara vesile oldu efendim…
Tek bir altın madalya alamadan 101 sporcumuzun yıllardır verdiği emeği heba ederek… Asıl sizler hesap verin!
