Şimdilik 2023 yılında yapılacağı öngürülen seçim, bugüne kadarkilerin en önemlisi olacağa benziyor.
Hem iktidar hem de muhalefet neler olacağını öngeremiyor.
Çünkü seçmende tam bir sessizlik hakim.
Oysa son 20 yılda neler oldu, neler yaşandı?
Hadi hep birlikte bakalım:
Kalıcı kış saati uygulaması nedeniyle karanlıkta uyandırılan çocuklara “günaydın” denildi,
12 bin yıllık Dipsiz Göl yok edildi,
Ağaçlar kesildi, ormanlar küle döndü,
Ekmek, yağ, şeker, yumurta, domates kısaca tüm meyve ve sebzelerin fiyatı yanına yaklaşılamayacak seviyeye geldi,
Akaryakıt, doğal gaz ve elektriğe art arda zam yapıldı,
Sigara ve alkoldeki fiyat artışı aklın ve mantığın ötesine geçti,
Sümerbank yok edildi,
Kağıt ve şeker fabrikaları özelleştirildi,
Cumhuriyet kazanımları yok edildi,
Zeytin ağaçları paraya kurban edilmek istendi,
Yeni bir kıyafet ve ayakkabı alınmayacak hale gelindi,
Ev ve araba sahibi olmak hayal oldu,
Kiralar cep yakmaya başladı,
İşçisi, emeklisi geçinemez oldu,
İngilizler, ülkemizde 239 Sterlin’e uçuş artı 7 günlük tatil yapabilirken, bu ülkenin insanı şehir değiştiremez hale geldi,
Yetiştiriciler, süt hayvanlarını kesime göndermeye başladı,
Çiftçi toprağa küstü,
Müzik yasağıyla bir kesimin yaşam tarzına müdahale edildi,
Bir kadının “dekolte kıyafeti ve sütyen takmaması suç” sayıldı,
“Yaşatır” denilen, korunak olarak görünen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir gecede çıkıldı,
İçki içiliyor diye müzik festivali iptal edildi,
Çok değil, sadece 12 yıl önce “Dünyanın En İyi Havalimanları Ödülleri”nde Güney Avrupa`nın "En İyi Havalimanı" unvanını alan Atatürk Havalimanı yıkılmaya başlandı,
Sayısı bir elin parmağını geçmeyen müteahhitlere bol keseden Hazine garantisi verildi,
Atanamayan öğretmenler canına kıydı,
Torpil, adam kayırma ve iltimas arttı,
Türkiye, tarımda kendine kendine yetebilen bir ülkeyken, şimdi ele muhtaç hale geldi,
Suriyeli sığınmacılara 40 milyar dolar harcandığı açıklandı,
Sonra da “40 milyar dolar harcadık, evelallah bir 40 daha harcarız” dendi,
Atatürk ve İnönü’ye “iki ayyaş” dendi,
Birleşik Arap Emirlikleri önce, ABD ile birlikte 15 Temmuz Hain Darbe Girşimi’nin ortak faili olmakla suçlandı, sonra da “Tarihî, kültürel, beşerî bağlara sahip iki kardeş ülke” olarak tanımlandı,
Türk kadını, sığınmacıların videolu tacizine maruz kalırken, “selfie çekilirken kadraja girdikleri” bile söylendi.
Ülkede bunlar yaşandı ama kamuoyunda güçlü bir ses yükselmedi.
Yükselmedi, çünkü insanlar açıkça düşüncelerini dile getirmekten korkar hale geldi.
Ancak, eskilerden bir deyimi anımsatmakta yarar var:
“Söylenecek söz kalmamışsa, suskunluk en güçlü haykırıştır”
Duymasını bilene tabi.
