AK Parti ve MHP’nin Meclis’e getirdiği, kamuoyunda “Dezenformasyonla Mücadele Kanunu” olarak bilinen düzenleme dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylandı, Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girdi.
Böylece,
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Suçun, filin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde verilen ceza yarı oranında arttırılır” maddesi hayatımıza girdi.
İşbu kanunla bazı sorular da ortaya çıktı.
Bunların en başında, bir haberin dezenformasyon olup olmadığına neye göre karar verileceği geliyor.
Mesela, Bartın’ın Amasra ilçesinde 41 madencinin yaşamını yitirdiği madenle ilgili olarak Sayıştay’ın 2019 yılında uyarılarda bulunduğunu yazmak dezenformasyondan sayılacak mı?
Çünkü, Sayıştay’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Sunulan Rapor başlığı ile Ekim 2020'de yayınlanan raporunun 65. sayfasında şu ifadelere yer veriliyordu:
“2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği -300 metre olmuştur. Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu nedenle müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘kurum degaj yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir.”
“Kader” veya “fıtrat” demek yerine, devletin en önemli kurumlarından Sayıştay’ın raporunu baz alarak Türkiye’yi acıya boğan maden faciasının “ihmal” olup olmadığını sormak suç sayılacak mı?
Ya da madencilerin hayatını kaybettiği yerde bazı gazetecilerin (!) Çinli mühendise “Çin'deki ailenizle nasıl hasret gideriyorsunuz?” diye sorması mı normal?
İnce bir çizgi!
Geçmemek için ne yazıla?
Mesela incirin faydaları…
Gerçi incir deyip geçmeyin.
Türkiye, tamamen yerli ve milli olarak, dünyada toplam 148 bin ton olan kuru incir üretiminin yüzde 58’ini tek başına sağlıyor.
Bu göz ardı edilecek bir oran değil.
Türkiye dünyaya sağlık ihraç ediyor.
Özetle incirin sağlığa ve ülke ekonomisine yararları hayli çok.
Hemen akla gelenleri:
•İncirin içeriğinde A,C,K,B vitaminleri, potasyum, magnezyum, çinko, bakır, manganez ve demir mineralleri bulunur.
•Kalp damar sağlığını korumaya yardımcı olur.
• Alzheimer riskini azaltır.
•İçerisindeki yüksek lif, meme kanserine karşı korur.
• Kan basıncını dengeler.
• Sindirimi kolaylaştırır.
• Vücudu temizler.
• Saçı besler.
• Egzama, sedef ve diyabet hastalıklarında olumlu etkileri vardır.
İncir üzerine bu kadar laf ettik de incir çekirdeğini doldurdu mu?
Oldu mu?
“Olmadı” diyorsanız, bir yazıda da dezenformasyona yol açmadan protein kaynağı kuru fasulyenin faydalarına bakarız.
Belki o olur.
