Pek çok araştırmada Türk ordusunun dünyanın en güçlü ordularından biri olduğu belirtilir.
Nitekim de öyledir.
Sadece Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı başarıları anlatmaya sayfalar yetmez.
Ve o başarıların mimarı,
Askeri dehası düşmanları tarafından da kabul edilen,
Bağımsızlık Savaşına Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında önderlik edecek kadar Cumhuriyet sevdalısı,
İspanyol, Fransız, İtalyan, Japon, Güney Koreli ve İsviçreli kadınlardan önce Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesini sağlayacak kadar kadın haklarına önem veren,
Daha 4 yıl öncesine kadar işgal altında olan bir ülkede 1926 yılında uçak fabrikasını kuran,
1930’lu yıllarda Adolf Hitler’in iktadara gelmesinden sonra, Nazi rejiminin zulmüne uğrayarak, Almanya’dan kaçmak durumunda kalan çok sayıda bilim insanı ve sanatçıyı Türkiye’ye davet edip, çalışmalarını özgürce yapmaları için çabalayan,
Mustafa Kemal Atatürk, 25 Ağustos 1924’te Ankara’da düzenlenen Muallimler Birliği Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve siz öğretmenler ordusunun zaferi için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanıp sürdüreceksiniz ve mutlaka muvaffak olacaksınız” demişti.
Büyük önder, sonrasında çok önemli bir şey daha söyledi:
“Unutmayın ki; en büyük savaş, cehalete ve gericiliğe karşı yapılan savaştır.”
İşte o savaştaki en önemli kalelerimizdir okullar.
Ve yol göstericilerimizdir öğretmenler.
Tüm siyasilere sesleniyorum:
Okulların da en az sınır karakolları kadar güçlü olması gerektiği gerçeğini aklınızdan çıkarmayın!
Siyaseti ve ticareti bulaştırmayın okullara!
Bu ülkenin gençlerine yurtdışında okuma hayali kurdurmayın!
Atatürk’ün şu uyarısını dikkate alın lütfen:
“Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.”
Bu ülkeyi geriye götürmeyin!..
