BİR ORMAN HİKAYESİ – D20Haber
17.04.2024, Çarşamba
13 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Meryem SALMAN
  6. /
  7. BİR ORMAN HİKAYESİ

BİR ORMAN HİKAYESİ

A- A+

Bugün size bir ormanın tarihini yazmak istiyorum. Amsterdam da bir yer burası. New York’un dünyaca bilinen Parkı Central Parkı’ndan 3 kat daha büyük, ancak onun kadar ünlü olmayan bir park.

Tarihi 1900 yılına dayanıyor. Hollandalı bir botanikçi fikir babası. Şehrin kalabalığından kaçmak için küçük bir gölün kenarında, yeşil bir yer hayal ediyor. Bu hayali 28 yıl sonra yörenin yetkilileri tarafından dikkate alınıyor ve önce bir park olarak inşa edilmesine karar veriliyor. Ancak asıl amaç bir park inşa edilmesinin yanı sıra, 1929 ekonomik krizinden bunalan ülkede işsiz kalan 55 bin kişi için çözüm bulmak.

1934 yılında ilk ağaç dikimi başlıyor. Yapılan bir program kapsamında 1934-1940 yıllarında park 20 bin kişiye iş sağlıyor. Parkın yapımında teknik aletler yerine kazma kürek gibi klasik aletler kullanılıyor. Bitiş içinde 1948 yılı hedefleniyor. Ancak ikinci dünya savaşı nedeniyle ağaç dikimine ara veriliyor. Dikim projesi 1967 yılında tamamlanıyor. Sonraki çalışmalarla bir park hayali ile başlayan proje 1000 hektarlık bir ormana dönüşüyor.

Parkın yapımında önemli olan bir amaç daha var. O zamana kadar ülkedeki parkların yapım amacı sadece pazar gezintilerine ev sahibi olmak iken, bu orman için hedeflenen Amsterdam’da yaşayan tüm insanların her zaman kullanabileceği bir alan yaratmak

Bugün, içinde tamamiyle insan emeği ile dikilmiş devasa ağaçların bulunduğu bir orman haline gelmiş bu alanda yılda yaklaşık 250 organizasyon düzenleniyor.

Girişinde bir misafir merkezi olan ormanda yapabileceklerinizin bir sınırı yok. İçinde sağlıklı yaşam merkezi olan bir otel, kamp alanları, ürünlerini alabileceğiniz bir keçi çiftliği, atlarına binebileceğiniz birkaç at çiftliği bunlardan sadece bir kaçı. Yorulduğunuzda çimlere uzanmak istemezseniz oturacağınız, çayınızı, kahvenizi yudumlarken göl manzarasını seyredebileceğiniz çay bahçelerinin olduğu bir orman.

Tiyatro gösterileri, konserler, her türlü spor etkinlikleri için ayrı alan var. Spor etkinlikleri derken yelpaze çok geniş. Yüzmek için havuzlar, bisiklet yolları, bisiklet kiralamak için merkezler, yürüyüş alanları, içinde bot turu yapabileceğiniz nehirler, futbol, basketbol, voleybol gibi sporlar için ayrılan alanları söylemeye bile gerek duymuyorum.

Benim için bu Ormanın en büyük özelliği yeşile hasret insanların tırnaklarıyla yaptığı, yapılırken de zor günlerde işsizlere ekmek sağlayan bir yer olması. Yapımı için aralıklarla da olsa bir ömür (67 yıl) harcanan bir alan. Belki o ağaçları ilk dikenler bittiğini bile görememiş olabilir. Ama onlar çocuklarına bu mirası bırakmak için emek harcadılar.

Sonra da bize bakıyorum. Bize topraklarımızın sunduğu alanları bile çok kısa sürelerde yok edip, dev gibi binalar diktiğimizi görünce içimde garip bir burukluk hissediyorum. Acaba o alanlar için bir emek sarf etmediğimiz için mi kıymet bilemiyoruz diye düşünüyorum. Sonrada hep birlikte şikayet ediyoruz şehrimizde zehir soluyoruz, nefes alamıyoruz diye.

Bence bunda hepimiz suçluyuz. Hollanda, Konya kadar yüz ölçümüne, İstanbul kadar nüfusa sahip. Dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek ülkesi ama bu kadar alanı orman yapmak için harcamışlar, bina yapmak için değil.

Ben uçsuz bucaksız topraklara sahip güzel ülkemizde her ilimizin böyle bir alana sahip olduğunu hayal ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
Kadın olmak
21 Aralık 2021 Salı
Değişim
16 Eylül 2021 Perşembe
Kimseyi Geride Bırakma!
14 Mayıs 2020 Perşembe
Karantina
8 Nisan 2020 Çarşamba
Corona günleri
25 Mart 2020 Çarşamba
Göç etmek
29 Ocak 2019 Salı
YIL 2019
31 Aralık 2018 Pazartesi
MARDİN
17 Ekim 2018 Çarşamba
GÜL, LAVANTA VE ÜZÜM
18 Eylül 2018 Salı
SONBAHAR
3 Eylül 2018 Pazartesi