Corona günleri – D20Haber
26.04.2024, Cuma
14 °C / 28 °C Denizli Hava Durumu

Corona günleri

A- A+

Bu yazıya başlık olarak “Corona Günleri’nde Aşk”demek isterdim ama ne yazık ki bu günlerde bu mümkün değil. Çünkü hep birlikte birkaç ay öncesine kadar hayal bile edemediğimiz günlerde yaşıyoruz ve bu bittiğinde Dünya artık hiçbir zaman eskisi gibi bir yer olmayacak.

Bildiğiniz gibi, içinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojide yaşanan gelişmeler, hayatlarımızı inanılmaz bir şekilde kolaylaştırmış, özellikle iletişim alanında gerçekleşen yenilikler dünyayı avuçlarımızın içine koymuş, bir zamanlar nerede olduklarını bile bilmediğimiz ülkelerde yaşayanların artık ne yediklerini ne giydiklerini, nasıl yaşadıklarını, an be an ne yaptıklarını, görür, izler olmuştuk.

Bu belki bu gelişmelerin içine doğanlar için çok önemli değildi. Ancak bizim nesil gibi telefonun, elektriğin olmadığı zamanlarda doğanlar için inanılmaz bir değişimdi ve bizler de elinden telefonu bırakamaz, internet olmayan ortamlarda yaşayamaz olmuştuk. Ancak bu teknolojik devrimin ilişkilerimizi de ciddi düzeyde değiştirdiğini kabul etmek gerekiyor. Artık yüz yüze iletişimimiz iyice azalmış, birçok konuyu, işimizi, ilişkimizi telefon ve internet üzerinden yapmaya başlamıştık. Bu durum sosyal ilişkilerimizi değiştirmiş, bırakın başka ülkelerde yaşayanları düşünmeyi, komşuluk, arkadaşlık, akrabalık ilişkilerimizi zayıflatmıştı. Komşularla sokaklarda oyun oynayarak büyüyen bizler, büyük şehirlerde duvar duvara yaşayan ama birbirinden haberi olmayan insanlar haline gelmiştik. Sanki daha da bencilleşmiş, kurduğumuz küçük dünyaların içinde kaybolmuş gibiydik. Aslında dünya küçülmüştü ama bizler o küçük dünyada yan yana iken bile birbirinden uzak insanlar haline gelmiştik.

Birden çok uzaklarda bir yerlerde bir salgın başladığını duyduk, tabi ki orada yaşayanlar için üzüldük ama çok da umursamadık. Zaten binlerce kilometre uzaktan bize kadar ulaşacağını da hiç tahmin edemedik. Tıpkı dünyanın bir yerlerinde insanların açlıktan öldüğünü ya da bir yerlerde savaş nedeniyle yerinden yurdundan olan insanların yaşadığı acıları duyduğumuzda, “iyi ki oralardan çok uzakta yaşıyorum” deyip, bir süre sonra onu da unutup hayatımızın hızlı temposuna daldığımız gibi.

Ama o uzaklardaki virüsü yanı başımızda bulduğumuzda anladık ki, dünya gerçekten çok küçükmüş ve biz 7,53 milyar kişi dip dibe yaşıyormuşuz. Hepimiz birden sağlık uzmanı kesildik ve almamız gereken önlemleri öğrenip uygulamaya başladık. Peki biz bu önlemleri alıyoruz da odanın diğer köşesinde yaşayan bizim gibi temiz suya, sağlıklı beslenmek için gerekli gıdaya ulaşamayan insanlar ne yapıyor? İşte bu virüs bize onları da düşünmemiz gerektiğini öğretiyor. Çünkü onlar iyi olmazsa bizim iyi olmamızın hiçbir anlamı olmadığını fark ettik. Bir şekilde bağımız olduğu için onların virüse yakalanmasının da bizim için tehdit olduğunu, her gün kaybettiklerimizin sayısını bir korku filmi izler gibi dinlediğimizde acı bir şekilde öğrendik.

Bu virüs bize bir şey daha öğretti. Biz onun için hepimiz eşitiz, ne olduğumuzun bir önemi yok. Kral, başbakan, bakan, zengin, fakir, eğitimli, eğitimsiz dinlemiyor, adeta bize sesleniyor.“Çocuğumuzu okutan öğretmen, toplu taşıma araçlarını kullanan şoför, sokağı temizleyen çöpçü, markette rafları düzelten görevli, konser salonunu işleten girişimci, mağazada kıyafetleri deneyen müşteri, gıda üreticisi, laboratuvarda çalışan bilim insanı, tavuklar, maymunlar, yarasalar... Hepsi, hepsi! Her birimiz! “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” (Carl Sagan).

Gelişmiş, dünyanın patronu olan, dünya için neyin iyi olduğuna karar veren ülkelere de mesajı var bu virüsün; Sadece kendi ülkendeki sağlık sisteminin iyi işlemesi başka yerdeki sağlık sistemi iyi işlemiyorsa seni korumuyor. Başka bir ülkedeki insanlar bilimsel yaklaşımdan uzak yaşıyorsa senin ülkeni de ilgilendiriyor. Kendi çıkarların için başka ülkelere müdahale etmek yerine tüm dünya için iyi olan her şeyi örgütlemek zorundasın mesajı veriyor. Çünkü artık sadece “kendini kurtarmak” gibi bir seçeneğin olmadığını söylüyor.

Bu virüs bizi bir gün terk edecek ama arkasında derin izler bırakacak. Umalım ki hepimiz bundan doğru dersler çıkarıp, şimdilik gidecek başka bir gezegen olmadığının hep bir birlikte farkına varalım. O zamana kadar sağlıklı kalmayı başaralım ve büyük şairimizin dediği gibi umudumuzu yitirmeyelim.

“Hastalar,
Kardeşlerim,
İyileşeceksiniz.
Ağrılar sızılar dinecek.
Yumuşak, ılık
Bir yaz akşamı gibi inecek
Ağır,yeşil dalların arasından rahatlık.
Hastalar kardeşlerim,
Biraz daha sabır,biraz daha inat.
Kapının arkasında bekleyen ölüm değil,hayat.
Kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl.
Kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz.
Tuzun, ekmeğin, güneşin tadını
Yeni baştan keşfedeceksiniz.
Sararmak limon gibi,mum gibi erimek,
Devrilmek kof bir çınar gibi ansızın.
Kardeşlerim, hastalar!
Biz ne limonuzne mum ne çınar.
Biz, insanız,çok şükür,
Çok şükür, biliriz,
Umudumuzu ilacımıza katmasını.
Yaşamak gerek! diyerek
Ayak direyip
Dayatmasını.
Hastalar, kardeşlerim,
İyileşeceğiz.
Ağrılar, sızılar dinecek.
Yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek
Ağır, yeşil dalların arasından rahatlık”

Nazım HİKMET

Yazarın Diğer Yazıları
Kadın olmak
21 Aralık 2021 Salı
Değişim
16 Eylül 2021 Perşembe
Kimseyi Geride Bırakma!
14 Mayıs 2020 Perşembe
Karantina
8 Nisan 2020 Çarşamba
Göç etmek
29 Ocak 2019 Salı
YIL 2019
31 Aralık 2018 Pazartesi
MARDİN
17 Ekim 2018 Çarşamba
GÜL, LAVANTA VE ÜZÜM
18 Eylül 2018 Salı
SONBAHAR
3 Eylül 2018 Pazartesi
GELECEK DÜN GELDİ
12 Temmuz 2018 Perşembe