Adında “Milli” kelimesi olan 2 bakanlık var. Biri eğitim, biri savunma. Her ikisi de bu ülkenin ortak değerlerini temsil ediyor. En azından bu niyetle Milli kelimesinin eklendiği düşünülüyor. Savunmanın alanı net, düşman belli. Ama eğitim için aynı şeyi söylemek zor. Her aklına esenin üzerinde oyun oynayabildiği bir alan halinde. Hâlbuki ülkenin geleceği için savunmadan bile önemli olan bir bakanlık.
İktidarda olan yönetimin kafasında uzun süredir gelecek nesillere istediği şekli verme hevesi var. Bu heves nedeniyle okullarda ders saatleriyle, derslerin çeşitliğiyle, içeriği ile oynadılar. Bunlar da yetmedi şimdi de tarikat ve cemaatlerle değerler eğitimi adı altında protokoller imzalayıp, çocuklarımızı insan eğitimi konusunda nasıl düşündükleri uzun süredir bilinen yapılara teslim ediyorlar.
Böyle yaparak gelecek nesillerin ülkemizi daha güçlü, daha üretken, daha istikrarlı noktalara taşıyacağını düşünüyorlar. Fakat bu izledikleri yöntemle elde edilecek sonuç daha itaatkâr, daha içine kapanık, belli bir perspektifin dışına çıkamayan, farklılıklarla beraber yaşayamayan, değişen bilgiye hızla adapte olamayan kemikleşmiş gruplara bölünmüş bir toplum olacağını göremiyorlar. Veya bilerek böyle bir toplum olmasını diliyorlar; daha kolay yönetilen, itiraz etmeyen, alternatif üretemeyen.
Ama gelecek öyle değil. Bir kişinin bile bütün dünyayı değiştirebilme gücü olan bir gelecek bizi bekliyor. Ordularıyla, parasıyla değil sadece aklıyla. Bir aşı bularak kanseri yenecek, bir yazılımla bütün orduları şaşkın ördeğe çevirecek insanların dünyasına doğru yol alıyoruz.
Cumhuriyet kurulduğunda kendisini fersah fersah geride bırakmış batı medeniyetini yakalayabilmek için aklı ve bilimi temel değer olarak kabul etti. Kurduğu laik düzenle koskoca Osmanlı imparatorluğunu yıkılacak bir orta çağ devleti haline getiren tarikatları, tekke ve zaviyeleri kapattı. Hepsini eğitimden uzaklaştırdı. Bu sayede çok hızlı bir atılım yapabildik. Şimdi ise bir duraklama dönemi yaşıyoruz. Üniversitelerimizin, bilim dünyamızın giderek içi boşalıyor. İleri ülkelerin çoktan bıraktığı üretim alanlarında üretim yapıyoruz diye kendimizi çok gelişmiş sanıyoruz. Ya da var olan teknolojilerin benzerini yapınca kendimizi başarılı hissediyoruz.
Ama gelişme bu değil. Gelişme hem sosyal bilimlerde hem de fen bilimlerinde insanlığı bir basamaktan öbür basamağa toplu halde çıkaracak buluşlara, fikirlere, çalışmalara denir. Ancak bunu yapabilecek nesillerle ülkemizin gelecek dünyada bir yeri olur.
Bugün sivil toplum kuruluşları saat 16:00 da bunu vurgulamak ve uygulamalara kamuoyunun dikkatini çekmek için Denizli Milli Eğittim Müdürlüğünün önünde olacaklar. Ülkemizin geleceği için, çocuklarımızın eğitimi için kaygı duyan herkesi bekliyorlar.
