Gençlik yıllarımızdan beri ziyaret ettiğim bu göl ve sazlık, Büyük Menderes'in ana kaynağı Dinar Suçıkan’dan beslenir.Denizli sınırına girer girmez Işıklı Gölü’nün başlangıç noktasını oluştururGökgöl.Mevsime göre değişen 11kilometrekarelik geniş sazlıklı ve bataklıklı bir sulak alandır.Aslında eskiden bu göl ve sazlık alan, Işıklı ile birleşik bir ekosistem gibi duruyor. Şu an bile arasında çok geniş akan bir nehir yatağı ve sazlıkla Işıklı Gölü'nün birleştiği köprüye kadar tek ekosistem gözükmeye devam ediyor.Zaten Işıklı Gölü'ndeki kuşlarının üremek için tercih ettiği ilk alandır. Burayı değerli kılan tepeli pelikanlar,küçük karabataklar,karabataklar,bıyıklı baştankaralar ve yelpazekuyrukları gördüğümüzü de belirtmeden geçmemek lazım.Ayrıca Akdağ'dan inen yırtıcı kuşlar gölün kenarındaki ağaçlarda dinlenip beslenmek için fırsat kollarlar.
Yerleşim olarak ismini de aldığı gölden Çivril'in en kuzeydoğusunda Afyon sınırımızda çok küçük şirin bir köy karşımıza çıkar, adı Gökgöl’dür.Dinardan gelen Suçıkan kaynağından sonra dereleri aldıkça büyüyen bu kaynak suyu Gökgöl’e girince, ince çayırlıkla kaplı sahaya can vererek, sazlıklar içinde yayılmaya başlar. Su kanalları şeklinde bol yataklı ağlar eklenir ve bu örümcek ağı gibi nehir yatakları genişleyerek bol balığında olduğu büyük aynaların olduğu gölle birleşerek alana can verir.
Yöre halkının geçim kaynağı başta hayvancılık ve balıkçılıktır. Ekili arazisi pek olmayan köyde ayrıca ava açık olan gölde avcılıkta yaptırılır.Şimdilerde nehir yatağında balık üretim alanları da oluşmuş.Nehirdeki balığın azaldığını söyleyen köylüler, konunun araştırılmasını beklemektedir. Ancak kendi gördüğümden de bahsedeyim, tahminimce asıl konu yeni açılan tesislerin atıkları,yukarıdan gelen yerleşim alanlarının aşırı kanalizasyon kirliliği yüzünden göldeki canlılar hızla yokolmaktadır.
Bu nehrin ve gölün Işıklı’nın ana kaynaklarından biri olduğunu düşünürsek, olay daha da vahim hale geldiği ortadadır. Titizlikle üzerinde durulmalıdır.Önlem alınmazsa kısa sürede sadece Denizli’nin değil, Ege’mizin ve hatta ülkemizin en büyük ekosistemlerinden Işıklı ve Gökgöl’ü kaybedeceğiz.1981 yılından beri Işıklı’yı, 1986’dan beri bu Gökgöl’ü görüp izleyerek, kaydederek eski haliyle gözümün önüne getirirsem; şu andaki kirlilik artık gölün kaldıramayacağı sonlara yaklaştığımızı söyleyebiliriz.Umarım artık ülkemizde ve dünyanın en değerli hale gelen suyun daha da kirlenmesine,yerleşim yerlerinin kanalizasyonları ve fabrika atıklarının bırakılmasına artık izin verilmemeli, bir an evvel düzene sokulup önlemler hızla devreye sokulmalıdır.
Gelelim sazlıklara… Burası koruma sahası ve kuşların üreme sulakalanı seçilmiş,Denizli’mizin en büyük kuş üreme alanlarından birisidir.Kuşlar sabah ezanıyla sazlıklardan büyük gürültüyle kalkmaya başlar, sabah 08.00 olduğunda gölde kuş kalmaz ve hepsi Gökgöl'ün nehir yatağını izleyip Çivril Işıklı köprüsü üzerinden devasa su kütlesi Işıklı Gölü’ne uçup beslenmeye, dinlenmeye çekilirler. Gün boyu gel gitler eksik olmaz Gökgöl'e. Kuşlar nerede rahatsız edilirse oradan uzaklaşıp karşı tarafa iner.Bu alanlar büyük olunca kuşlar hep rahat edecek yer bulur. Bazen çok sıkıştırılınca Işıklı’dan kalkan ördek ve kazsürüleri,Irgıllı ve Sungurlu üstünden Bozdağ tepelerini aşarak Acıgöl’e ve Çaltı Beylerli Gölü’ne geçerler. Daha arkalarda Çorak Göl, Salda,Yarışlı ve Burdur gölleri vardır.Adı üstünde Göller Yöresi’dir ve bu göller kuşların evleridir.
Gökgöl’ün bilhassa ördek ve balıkçıllara ev sahipliğini görmek gerek. Yazın üremeye sığır balıkçılları gelir. Alaca balıkçıl,küçük akbalıkçıl,gri balıkçıl en çok görülen balıkçıl türleridir.Büyük akbalıkçıl,ergüvani balıkçıl,küçük balaban,gece balıkçılı,balaban;özetle tüm balıkçıl türlerini gördüğümüz çok değerli bir sulakalandır Gökgöl.
Elmabaş patka,yeşilbaş,çamurcun,çıkrıkçın,kepçel ördek türleri de ürer burada. Su kılavuzu,bataklık su yelvesi,su tavuğu ve sakarmekelerin de üreme alanıdır. Küçük batağan, bahri, sazkamışçınları,bıyıklı baştankara,kındıra kamışçını,bataklık çintesi,bıyıklı kamışçın,büyük kamışçın da ürer burada.Martılar,sumrular, özellikle de bıyıklı sumrular üreme alanı olarak seçmiştir Gökgöl’ü.Eskiden bozkaz da ürerdi bu muhteşem tabiatta ama artık uzun yıllardır burayauğramıyorlar. Bunun nedeni de Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yapılan büyük baraj su kaynaklarıdır.Sibirya kazı,kuğu,küçük sakarca da artık görülmez olmuştur.
Ayrıca artık kuşların azalma sebepleri arasında toplu ölümlere sebep olan su kirliliği, kuş hastalıkları, kuş gribi, veba gibi nedenleri sayabiliriz.Bunlara üreme zamanı yapılan avcılık,göç zamanında yapılan kuş katliamlarını da ekleyebiliriz.Av kuşu olmayan yırtıcı kuşları bile vurmaktadırlar. Bu sadece ego tatmin etmek için yapılan büyük bir insan ve doğa düşmanlığına örnektir.İnsanoğlu doğaya verdiği tahribatı geri kazanabilmek için binlerce yıl uğraşmak zorundadır.
Ülkemizde barajlar yapılsın ama sulakalan olan bir yerin de tepesine, üstüne değil. Sulakalanı geçtikten sonra yapılıversin bu barajlar. Milyonlarca yılda oluşan bu ekosistemleri para harcayarak yapmak istesek bütçemiz yetmez. Bu kuşlar, ücretsiz doğa ve yaban temizlikçileridir. Onların üremesine balta vuracak projeler değil, onları ileriye taşıyacak projeler olduğu sürece insanoğlu da rahat edecektir.Sağlıcakla kalın, doğayla kalın...
