Yaklaşan yerel seçimler öncesinde Mimarlar Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu, yazılı açıklamayla siyasilere ve belediye başkan adaylarına çağrı yaptı. Siyasetin “biz ve öteki”, “dost ve düşman” gibi tanımlamalarla yapıldığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:
“SEÇİLDİKTEN SONRA SİYASİ KİMLİKTEN ARINMALI”
“Böyle şekillenen bir siyasi ortam sonucunda seçilerek göreve gelen belediye başkanlarının kesinlikle siyasi kimliklerinden arınarak, sorumlu oldukları şehrin ve şehir halkının her birinin diğerinden farklı ayrıcalıklara sahip olmadığını, tüm vatandaşların eşit uygulamalara maruz kalması gerektiğini birinci ve temel ilke olarak benimsemelidir.
“ŞEHRE LİDERLİK YAPMALIDIR”
Şehre yöneticilik değil liderlik yapmalıdır. Çünkü lider bir dönüşüm mimarıdır. Şehirler sadece binaların, faaliyet ve hizmetlerin mekanı değil, aynı zamanda ve öncelikli olarak insanların mekanıdır. Bu nedenle bir belediye başkanının yönetici olarak davranması onu rutine hapseder, fakat lider olmayı başarabildiği oranda şehrin dönüşüm ve gelişimini sağlayarak şehri ileriye taşıyacaktır. Mimarlar Odası Denizli Şubesi olarak, kişilerden bağımsız Yerel Yönetimlerin sorumluluk alanını ve bu sorumluluk alanında ki problemleri çözerken uygulaması gereken ilkeleri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
“ÇOCUKLARIN EĞİTİM İHTİYACI KARŞILANMALI”
Yerel yönetimler, geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımızın eğitim ihtiyaçlarının giderilmesinde merkezî yönetime sağlayacakları destekle eğitimi daha nitelikli hale getirmek için gerekli çabayı göstermelidir. Mesleki eğitim ve beceri kursları ile toplumda yaşam boyu öğrenme ve gelişimin sürdürülmesi için çalışmalar yürütmelidir. Okul yapılarının bakım ve onarımlarını yaparak, nitelikli yapılı çevrede eğitim verilmesini sağlamalıdır. Bölgelerinde düşük gelir grubunda bulunanların eğitimlerini destekleyerek eğitim ve öğrenim hakkından herkesin eşitçe yararlanmasına destek olmalıdır.
“DİRENÇLİ KENT OLUŞTURULMALI”
Yerel yönetimlerin görevlerinden bir tanesi de halkın sağlıklı çevrede yaşam hakkını sağlamasıdır. Bu amaçla atık yönetimi ilkelerini belirlemeli, hava, su, toprak ve yeraltı kirliliklerini engelleyen önlemleri almalı, doğal ve yapay çevrenin doğal afetlerden etkilenmemesini sağlayarak dirençli kentlerin oluşmasını sağlamalıdır.
“TOPLU TAŞIMA SİSTEMİ GELİŞTİRİLMELİ”
Yerel Yönetimler sorumluluk alanında bulunan ulaşımda erişilebilirliği ilke edinmeli, ulaşım taleplerini artıran çok merkezli yerleşme ve arazi kullanımı kararlarıyla şekillenen kentleşme politikalarının terk etmeli, doğru altyapı planları ile toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi ve yaya öncelikli ulaşım ağlarının kurulmasına öncülük ederken ulaştırma politikasının çevre ve insan odaklı olmasını sağlamalıdır.
“KAYNAKLARIN KULLANIMINDA HASSAS DAVRANILMALI”
Tüm bunları yaparken sürdürülebilir kalkınma ilkesi kapsamında yerel yönetimler, sınırlı kaynakları idareli kullanmakta hassas davranmalı, doğal kaynaklarımızın kirletilmesine engel olmalı, yeşil alanlar ve peyzaj çalışmaları ile nefes alınabilir alanlar yaratmalı, tarihî yapıları koruma yöntemleri ile yeni yapıların özenle bir araya getirilmesi ve tasarımlarda mimari yeniliklerin kullanılmasını teşvik etmeli, koruma ve onarımı (restorasyonu) bir planlama kriteri olarak benimsemeli, restorasyon uygulamaları ile yapılarda çağdaş, yaşanabilir bir ortamı kentli ile buluşturmalıdır.
Son olarak, engellilere hizmet sağlamayı önceliği haline getirerek, toplumun gelişmesi kentlilik bilinci oluşması için tüm yönetim organları ile seferberlik halinde hareket ederken hesap verebilirlik ilkesini asla unutmamalıdır.”