Akbaba: Devlet okuluna gidene de teşvik verilsin – D20Haber
07.05.2024, Salı
13 °C / 28 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. EĞİTİM
  4. /
  5. EĞİTİM
  6. /
  7. Akbaba: Devlet okuluna gidene de teşvik...

Akbaba: Devlet okuluna gidene de teşvik verilsin

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 18 Eylül 2018 Salı - 14:59Güncelleme: 18 Eylül 2018 Salı - 14:59
Akbaba: Devlet okuluna gidene de teşvik verilsin

CHP İl Başkanı Mahir Akbaba, özel okula öğrenci gönderen veliye 5 bin lira teşvik desteği veren devletin, kamuya ait okula giden öğrencilerin velilerine de aynı miktarda olmasa bile destek sağlanması gerektiğini belirtti.

CHP İl Başkanı Mahir Akbaba, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, 2018 - 2019 eğitim ve öğretim yılının dağ gibi sorunlarla başladığını, bunların çözümü olduğunu ve bir an evvel çözülmesi gerektiğini, ülkenin geleceğini ilgilendiren eğitimde yaşanan problemlerinin 81 milyonu ilgilendirdiğini ifade etti.

“TURUNCU 16 YIL”

AK Parti iktidarlarının eğitim politikasını eleştiren ve “Turuncu bir 16 yıl, tupturuncu 6 Milli Eğitim Bakanı. Şimdi sıra 7.sinde” diyen Akbaba’nın açıklamasından satırbaşları şöyle:

“Sistemi planlı ve bilinçli biçimde çağdaş, bilimsel ve evrensel hedeften uzaklaştıranlar, ellerini ovuşturarak bekliyor. Ancak sistemi felç edenler boşuna heveslenmesin, karanlık hedeflerine ulaşamayacaklar. Kimse umutsuzluğa kapılmasın, biz eğitimin önemine inananlar varız, buradayız.

“PARASIZ VE NİTELİKLİ EĞİTİM HAKKI HERKESE VERİLMELİ”

Nitelik demişken, aralarında şahsımın ve aile büyüklerimin de bulunduğu Denizli'nin son 50 yılına mühür basan farklı kültürel, ekonomik, siyasi, sosyal görüş ve sınıftan kadın, erkek birçok değerin gururla mezun olduğu en köklü eğitim kurumumuz Denizli Lisesi, bizzat hükümet ve bakanlık eliyle niteliksiz okul statüsüne sokuldu. Haberin var mı Denizlim? Yalnız bizim Baba Lise mi? Pamukkale Eğitim Vakfı Lisesi, Kazım Kaynak Anadolu Lisesi, senin evin karşısındaki, büyük kızın bitirdiği, küçüğü gönderecek olduğun daha nicesi... Sebep? Sebebi siyasi iktidarın eğitime olan bakış açısı, AKP'nin zihniyeti. Başka ne olabilir ki?

Peki çözüm? İşte burası mühim:

1- Eğitimde imkan/fırsat eşitliği sağlanmalı. Nasıl mı?

Özel okul velisine 5.000 TL teşvik verilirken, devlet okullu veliye de eğitime katkı payı altında 5.000 TL verilebilse keşke ama olmazsa olmazımız 500 TL destek verilmeli.

Devlet okullarındaki birleştirilmiş, taşımalı, ikili eğitim sistemi kaldırılarak, özel okullardaki gibi tüm gün eğitim sistemi ile sporun, sanatın, kültürün, ahlakın, öz Türkçenin ve İngilizcenin her yaş grubuna uygun biçimde verilmesi sağlanmalı.

Devlet okullu velilerden kayıt parası ya da kayıt dışı para, okul masrafı alınmamalı. Bizim parasız eğitim derken kastettiğimiz bir önemli husus da bu.

Devlet okulunda da, özel okullardaki gibi sabah, öğle, akşam öğünleri sunulmalı. Memleket kendi çocuklarını eğitimsiz ve aç bırakmamalı.

“ÖZ KAYNAKLAR İLME, NİTELİKLİ EĞİTİME AKTARILMALI”

2- İktidar, ülkenin öz kaynaklarını ilme, akla ve nitelikli eğitimin geleceğine yatırmalı. Nasıl mı?

Öz kaynakları geleceğimizin özgücü gençlerimize ve bilgiye dayalı eğitime aktarmayan bir iktidar bizden değildir, sizden de değildir, vatansever de değildir.

Tasarruf tedbirleri kapsamında Milli Eğitime ayrılan bütçeden kesinti yapılmayıp bilakis geleceğimize, eğitimimize daha fazla bütçe ayrılmalı. Tasarrufa kaçak saraydan, uçan saraydan, o saraylarda yenilip içilen ejder meyveli smoothie (chia tohumu eşliğinde), efuli (liçi meyvesi eşliğinde), aloevera (starex meyvesi eşliğinde), pataşur içerisinde Çerkez tavuğu, zencefilli somonlu suşi, tartalet içerisinde humus, susamlı levrekten başlanmalı.

“EĞİTİMİN BİLİMSELLİĞİ KORUNMALI”

3- Eğitimin bilimsel niteliği korunmalı. Nasıl mı?
Ne cemaatleşerek ne de siyasileştirerek özgür bir eğitim ortamı sağlanamaz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın tarikat ve cemaatlerin eğitimle ilişiğini kesmesi, bizzat iktidar eliyle özgür üretim ortamını engelleyici zihniyetle yapılan protokollerin iptaline gidilmeli.

“EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM SAĞLANMALI”

4- Eğitimde dönüşüm sağlanmalı. Nasıl mı?
Günü kurtarmaya değil, sonraki 10, 20, 50 yılımıza yönelik olarak eğitimimiz; çocuklarımızı bugünün bilgi çağına uygun olarak geleceğe hazırlayan yenilikçi, bilimsel ve kaliteli bir eğitim felsefesi ve anlayışı ile erişilebilir, bölgesel farklılıkları giderilmiş, evrensel düzeyde iddialı hale getirilmeli.

Okul türleri, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre belirlenmeli. Talep edilmeyen, az sayıda öğrencisi olan, bakanların vekillerin dahi çocuklarını göndermediği okullar, talebin yoğun olduğu nitelikli, kaliteli okul türlerine dönüştürülmeli.

“EHİL KADROLAR GÖREVLENDİRİLMELİ”

5- Eğitim ehline emanet edilmeli. Nasıl mı?
Piyasacılıkla, partizanlıkla, kayırmacayla ya da talimatla değil liyakat esasına göre öğretmen ve yönetici kadrolarının ataması, görevlendirmesi yapılmalı. Sınav puanı yüksek ama mülakatta yandaş olmadığından elenen eğitimcilerin hakları iade edilmeli.

Biliyor musunuz? 3 yıl profesörlük şartı neden kaldırıldı çünkü AKP'li eski vekiller, kişiye özel siyasi uygulamarla rektör ve/veya dekan olarak atanmakta. Bu hukuksuz uygulamadan vazgeçilerek, göreve, ünvana, makama layık olan akademisyenler bizzat öğretim üyeleri tarafından seçimle belirlenmeli.

“SINAV ODAKLI SİSTEM SORGULANMALI”

6- Sınav odaklı sistem sorgulanmalı. Neden mi?

Ezberci ve istemedikleri okullarda okumaya mahkum eden LGS ve türevleri sınav odaklı eğitim sisteminden çocuklarımızın yeteneklerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkaracak, istedikleri okul türünde okumalarını sağlayacak eğitim modeline geçilmeli. Başarının sırrı, öğrencilerin ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre yönlendirilmesinde gizlidir. Kim iyi bir maratoncu olacak yeteneğe sahipken flüt çalmaya zorlanılabilir ya da kim flarmoni orkestrasında flüt çalacak kabiliyetteyken failatun kalıbına sokulmaya çalışılmalıdır.

“YAŞ GRUPLARI DİKKATE ALINSIN”

7- Sayısal sistemler değil yaş gruplarının özellikleri dikkate alınmalı. Neden mi?

5+3+3 yada 4+4+4 değil mevzu. 6, 7 yaş grubundaki çocuklarımızın en az 1 yıl okul öncesi eğitimi devlet okullarında da verilmeli. Bugün açık liselerde okuyan yaklaşık 1,5 milyon gencimizin ekonomiyle, bilimle ilişkisi kopuklaştırılmamalı, gençliğin dinamizmi dikkate alınarak, edilgen değil etkin bir açık lise eğitim programı oluşturulmalı.

“ÖĞRETMENE DEĞER VERİLMELİ”

8- Öğretmenlere hak ettikleri değer verilmeli. Nasıl mı?

Çağdaş, bilimsel içerikle güçlendirilmiş programlarla öğretmene de periyodik akademik, psikolojik ve nitelik eğitimleri sunulmalı. Güçlendirilmiş ve donatılmış bir eğitmenin önünde bütün dünyanın diz çökeceği asla unutulmamalı. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin ek göstergeleri 3600'e çıkartılmalı. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ve 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde birer maaş ikramiye canımız yavrularımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize çok görülmemeli. Tüm öğretmenler kadroya alınarak ücretli, sözleşmeli, kadrolu öğretmen ayrımına son verilmeli.

Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkartılmalıdır. Partimizin eğitimden sorumlu ana kademe yöneticilerimizin bu hususta da bilimsel, profesyonel ve soruna pansuman olmaya değil, tedavi olmaya yönelik çalışmaları devam etmektedir.

“KARMA EĞİTİMDEN VAZGEÇİLMEMELİ”

9- Karma eğitimden vazgeçilmemeli. Neden mi?
1739 sayılı kanunda tanımlanmış olan karma eğitim cemaat, tarikat ve kimi oluşumların baskısıyla Kurum Açma Kapatma Yönetmeliğinden çıkarılarak tartışmaya açılması, Anayasa ve Milli Eğitim Kanunu'nun yani hukukun bir kere daha AKP tarafından hiçe sayılmasıdır.

Eğitimde çocuklarımızın üstün yararı bir mecburiyet, bir zorunluluk ve önceliktir. Pedagojik olarak da doğru olan uygulama, karma eğitim uygulamasıdır. Bunu da en iyi bilmesi gereken Milli Eğitim Bakanıdır.

Karma eğitime karşı çıkan zihniyetin gerekçesi ne? Daha nitelikli bir eğitim mi? Kadın erkek eşitliği mi?
Kız çocuklarının okutulması mı? Çocuk, kadın, insan hakları mı? Hayır... Zira bu zihniyet, çocuğun eğlenmesini de, kızın okumasını da, kadının çalışmasını da, bir annenin kızıyla sokakta yürümesini de istemez. Bu zihniyet çocuğu da kadını da cinsel istismar objesi olarak görmekte ve göstermektedir. Bu nedenledir ki, karma eğitimden vazgeçmek terör zihniyetiyle paralel yürümektir.

“ATATÜRK’Ü ÜST AKIL KABUL EDİYORUZ”

Biliyoruz ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerine, Cumhuriyet'in temellerine yapılacak saldırıların temelidir eğitim sisteminin tarumar edilmesi. Ancak bilinsin ki, bizler; Başöğretmen Atatürk’üyle, Cumhuriyetiyle, halkıyla, Köy Enstitüleri’yle, TÖB-DER'iyle, bilime inanan çağdaş öğretmenleriyle, bu ülkeyi bilgi çağına taşıyacak çocuklarımızla, gençlerimizle gurur duyan, bu topraklara gönülden bağlı olan ve eğitime önem veren bilinçli yurttaşlar olarak, kendimize ‘Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır’ diyen Mustafa Kemal Atatürk'ü üst akıl olarak kabul ediyoruz.

“BU ÖNERİLERİ UYGULAYAMAZLAR”

Peki, hükümet bu önerileri uygulamaya alır mı? Hayır. Almaz. A-la-maz… Hem alamaz hem de itiraz edemez. Çünkü doğru olduğunu da faydalı olacağını da biliyorlar ama yapmazlar. Neden yapsınlar ki? Kendi çocuklarını en nitelikli okullarda okuturken vatanın evlatlarını önemsemeyenler, öğretmenin emeğinin karşılığını alın terinin hakkını vermeyen, eğitimi bilgi toplumunun gerçeklerinden uzaklaştıran, eğitimin içeriğini güncelleyemeyen, son 16 yıldır eğitimi bu hale getirenler bizler değiliz ki, mevcut siyasi iktidar ve zihniyeti.

İşte bu, aynı gemide asla olmadığımız ve olamayacağımız zihniyet, kazandığını zannederken, eğitime de, ekonomiye de, adında yer alan adalete de ülkenin bugününe de, geleceğine de, bu ülkeye de, sizlere de, bizlere de kaybettiriyor.

Son sözümüzdür ki: bizler susmayacağız. Çünkü bizler sustuğumuzda, Türkiye’miz susacak, vicdanlar susacak, geleceğimiz susacaktır. Eğitim haktır ve bu hakkı tarumar eden zihniyet, bizleri karşısında bulacaktır.”