Bir pazar günü öğle saatlerinde iş yerine uğradık. Kapının önünde yirmi-yirmi beş günlük olduğunu tahmin ettiğim bir köpek yavrusuyla karşılaştık.
Köpeğin arka ayaklarından biri diz hizasından kırıktı ve sürünerek hareket edebiliyordu. Köpeğin beni tanıyan biri tarafından bulunup, hayvan sevgim nedeniyle bırakıldığını tahmin ettim.
Yıllar önce birlikte çalıştığımız ve şu anda İstanbul’da yaşayan bir eski müdürümüzün yolda bulup fabrikanın önüne bıraktığını kendisinden öğrendim.
Kısa sürede bütün çalışanlarımızın sevgilisi oldu. Kaderine hiç yakışmasa da adını Bahtiyar koydular. Yiyecek ve sevgi paylaşmada diğer köpekleri kıskanıp onlara kafa tutacak kadar özgüvenli olmuştu.
Çok mutluydu. Oradan oraya koşturup sevgi saçıyor, ayakkabılarımızın bağcıklarıyla, pantolonlarımızın paçalarıyla oynamaktan mutlu oluyor, bizlere de mutluluk dağıtıyordu.
Zamanla kırık ve sürünen ayağının derisi yerde sürünmekten yüzüldü. Belediyenin hayvan hastanesini aradık. Gelip götürdüler. İnsanların bile kolu bacağı kesildiğinde yaşayabildiğini gördüğüm için yerde sürünen bacağını keserler ve sonraki yaşamını mutlu ve sağlıklı olarak geçirir diye düşündüm. Dört-beş gün sonra kesilmiş ayağıyla Bahtiyar’ı getirdiler. Bahtiyar çok zayıflamıştı. Mutsuzdu ve iştahsızdı. İlaçlarını kullandık. İğnelerini yaptık. Birçok hayvan sever güzel personelim, Bahtiyar için seferber oldu. Hastaneyi aradık. Onu tekrar alıp götürdüler. İki gün sonra aradık, “öldü” dediler.
Bahtiyar’ı hastaneye göndermesek yerde sürünen ayağıyla en azından bir süre daha yaşamını sürdürecek oradan oraya koşturacaktı. Onu hastaneye göndererek ölmesine neden oldum. Çok üzüldüm.
Hayvan sevgisi çok özel ve güzel bir duygu. Hayvanları sevmeyenlerin insanları sevmelerinin de mümkün olmadığını düşünüyorum. Yetkim ve gücüm olsaydı okullarda hayvan sevgisi dersi koydururdum.
KARAR ZAMANI
İyi Parti İl Başkanı Sayın Yasin Öztürk geçen hafta ziyaretime geldi. Çalışmalarını ve geleceğe yönelik planlarını anlattı. Amaçlarının her görüşün temsil edildiği bir merkez partisi oluşturmak olduğundan söz etti. Politik geçmişimden ve deneyimlerimden yararlanmak istediğini ve oluşturmayı düşündükleri İl Danışma Kurulu’nda görev almamdan mutluluk duyacağını söyledi.
Aslında unumu eledim, eleğimi astım. Yaşamımın bundan sonrasını eşimi, çocuklarımı ve torunlarımı ihmal etmeden, hobilerime ayırarak geçirmek üzerine kurguladım. Henüz bu planımdan vazgeçmiş değilim. Ama hayır deyip kesip atmadım.
İçinde bulunduğumuz koşullar; salt kendimi ve ailemi öne çıkarıp başka her şeyi yok sayarak yaşamayı doğru ve onurlu kılmıyor. Bu nedenle yıllar önce birlikte siyaset yaptığım arkadaşlarıma danışacağım. İyi Parti’nin programını ve tüzüğünü okuyup değerlendireceğim. Eşimin, çocuklarımın düşüncesini de alarak Sayın Başkan’a cevabımı bildireceğim. Doğal olarak bu karar süreci bir zaman alacak. Birlikte siyaset yaptığım tüm ilçe başkanlarına ve belde başkanlarına ulaşıp görüşlerini alacağım. Onların çoğunluğunun desteğini alamazsam partiye ciddi bir katkım söz konusu olmayacağı için cevabım olumsuz olacak.
Destek alacağıma inanmam halinde İyi Parti’nin sadık ve çalışkan bir neferi olmaya söz vererek “evet” diyeceğim. Bu arada konuyla ilgili düşüncelerini özelden bana ileten ve vereceğim karara katkı sunmak isteyen dostlarıma şimdiden çok teşekkür ederim.