Ramazan kime gelir?
Yani kime gelmelidir?
Ramazan, hep kendi davulunu çala çala nefsine hâkim olamayana gelmelidir.
Diline hâkim olamayana,
Uçkuruna hâkim olamayana,
Hırsına gem vuramayana,
Yalanı yemin gibi diline dolayana,
Ramazan kolisiyle kahramanlık taslayana,
Açlığı bilmeyene, komşusunun aç olduğunu bilirken tok karnına uyuyabilene gelmelidir.
Hatta bütün bir millet açken ve kendi tokken sabretmelerini öğütleyene gelmelidir.
Ramazan, zaten her akşam yatağa aç giren insana daha nasıl sabır öğretebilir?
Evine ekmeği zor götürürken omuzları çöken adamın gözüne aptal kutusundan yani ekrandan baka baka, dalga geçer gibi avokadolu, bademli, cevizli sahur önerene edep vermek üzere gelmelidir Ramazan.
Altında milyonluk arabalar, üzerlerinde markalı esvaplarla kimliğini belirleyen, turistik gezi niyetine yüzbinlerce liralar savurarak göze soka soka umreye gidenlere kibirden sıyrılsınlar, olmayana vermeyi öğrensinler diye gelmelidir.
İbadetini itibar için kullanana; ibadetin gizlisi makbuldür demek için, din Allah ile kul arasındadır demek için gelmelidir Ramazan.
Masum insanları, kendi çıkarı için iftirayla kodese atanlara adil olmayı öğretmek için gelmelidir Ramazan.
Zaten sabır içinde, aç hayatta kalan insana ne yapsın sevgili Ramazan!
Şükretmeyi bilmeyen, işkembesi doymayan, kulu kulsuz koymayan, aleme verip talkını, kendisi üzüm bağından kopmayan, kıblesi para olana gelmelidir Ramazan.
Rabbenaaa hep banaa duasını hükümsüz kılmaya gelmelidir Ramazan.
Kıymetli bir cami hocası gördüm dün internette, videosunu çekmişler vaaz verirken. Önünde eğildim saygıyla, şöyle diyordu;
“Ramazan kolisi yapıp, fakir fukarayı makarna, bulgur yemeye mahkûm ediyor, oh vicdanınızı da rahatlatıyor, orucunuzun mundar olduğunu fark etmeden huzurla gece sahura kalkıyorsunuz. Fakir diye senin seçtiğini yiyip içmek zorunda mı insanlar kardeşim! Tek eksiği makarna mı? Elektrik borcu var, aylardır et yememiş, çocuğun okul taksidi var, evin kirası birikmiş, portakal alamamış hasta çocuğuna, o da zaten korkudan kombiyi açamadığından hasta olmuş. Ee sen makarna verdim, yağ verdim diye böbürleneceksin, sevap kazandığını zannedeceksin öyle mi? Yüz kişiye anlamsız koliler yapacağına seç 3-5 kişiyi ver eline parasını ne istiyorsa yapsın adam. Hem Allah rızası içi yardım ettiğini düşünüyorsun hem de karşında ne verirsen alacak köle bekliyorsun öyle mi?”
Bu hocaları çoğaltmak lazım, klonlayalım aslında çok az kaldılar çünkü.
Kurban bayramında danaya değil de insana girmişti bir apartman topluca geçen yıllarda.
Zor durumdaki apartman görevlisinin bütün borçlarını ödemişler, çocuğunun bütün okul masraflarını karşılamışlar, hasta çocuğunu tedavi ettirmişler, cebine de birkaç aylık maaşını koymuşlardı.
Ramazan’ın toplumsal tarafı daha ağır basar aslında. Bireysel kısmı azdır tam tersi görünse de.
İnsanagirmek tabii ki geçici çözümdür ama olmalıdır mutlaka.
Kalıcı çözümler için böyle kutsal zamanlarda mesela adalete girmek lazımdır
Fikir özgürlüğüne girmek
Fırsat eşitliğine girmek
Ayrıştırmamaya, bütünü kucaklamaya girmek
Vicdana, merhamete girmek
Suç ve cezayı doğru kutularına yeniden yerleştirmek lazımdır.
Hoş geldin ya şehri Ramazan,
Seni tüm kalbiyle, çıkarsız, samimiyetle sevenler için zaten Tanrı misafirisin, hoş geldin.
Ama sen kime gelmen gerektiğini çok iyi biliyorsun!
FARZ-I MASAL
Farz et ki
Bir ekmek fazla yedin bugün
Bir bardak süt fazla içti oğlun
Son bardağı içirmeyecek misin
Farz et ki
Misafirin geldi habersiz
Sofraya bir tabak daha koydun
Yemek az diye yedirmeyecek misin
Farz et ki
Bir değil iki oldu çocuğun
Birini giydirmeyecek misin
Farz et ki
İki katını aldın yakacak odunun
Birini seneye bekletmeyecek misin
Farz et ki
Tanımadığın bir çocuk
O bir bardak sütle mutlu uyudu
Tanımadığın bir kadın
O bir somun ekmekle hayat buldu
Tanımadığın bir adamın
Aylardır ilk kez karnı doydu
Tanımadığın bir ninenin
Belki ilk kez sıcak elleri oldu
Farz et,farzet,fark et!
Aylin MÜFTÜLER
