Her sefer ilk sefer gibi – D20Haber
20.01.2025, Pazartesi
6 °C / 16 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Aylin MÜFTÜLER
  6. /
  7. Her sefer ilk sefer gibi

Her sefer ilk sefer gibi

A- A+

“Her sefer son sefer olabilecekse, ilki kadar iyidir.”
diyor sevgili Michael Foley artık başucu kitabım haline gelen Saçmalıklar Çağı kitabında.
Bir şeyi ilk kez yaparken duyduğumuz heyecan, merak ve hazla o aynı şeyi son kez yapıyormuş gibi yaptığımızda, hep ilk sefer yaparken hissettiklerimizi yaşarız. Ne muazzam bir çıkarım.
Sevgili sevgilim bize veda ettiği ameliyatına girmeden haftalar önce ne yaparsa “son kez yapalım” diyerek yapıyordu. Bu cümle sonsuz ayrılığın çakırdikenli yolunu boylu boyunca uzatırken içime öte yandan yaptığı her şeyi doyum döküm yaşamasını sağlıyordu.
O çok sevdiği söğüş dürümünü son kez yerken, yüzünde dünyanın mucize lezzetini ilk kez tatma şansını yakalamış bir faninin muzaffer hazzı vardı. Sanki o söğüşü yüzlerce kez yiyen o değilmiş gibiydi. Son kez, ilk kezin hazzını bulmuştu o tanıdığı lezzette.
Son kez ziyaret ettiğimiz kuzeni ile sanki yeni tanışıyorlar gibi hiç konuşmadıkları şeyleri konuştular bütün gece soluksuz ve belki de birbirlerini yeniden tanıdılar. Son kez yapılan sohbette ilk karşılaşmanın merakını hatırlamıştı.
Son kez girdiği o çok sevdiği maviyle, denizin her damlasını bedenine zerk edercesine okşaya okşaya, yavaş yavaş sevişiyordu adeta ilk aşkının tenini keşfeder gibi.
Evini son kez düzenlediğinde ilk defa evi olan bir evsizin heyecanı taşıyordu gözlerinden.
Elimi son kez tuttuğunda, ilk tutuşundaki alevle yanıyordu elleri yine.
Son kezleri ilk kez kadar iyi yapmayı başardı benim sevgili sevgilim ve hissederek belki de bilerek gitti gidilmesi kaçınılmaz olan yere.
Bunu yapabildiği için şanslı olduğunu da düşünüyorum zaman geçtikçe içimde çakırdikenleri hala dönmeye devam etse de.

“Felsefe yapmak, nasıl ölüneceğini öğrenmektir” diyor Montaigne aynı şeyi ifade eden Cicero ve Platon gibi. Ölmeyi öğrenmek yaşamı öğrenmektir diyorlar hepsi de. Michael Foley kitabında Elvis’in “It’s Now or Never” yani “Ya şimdi ya da hiç “ şarkısını örnek veriyor bu bakış açısına.
Niyet azalmasına girmeden yapacaksan şimdi yap sonra yapamayabilirsin.
Her gün son gün olma ihtimalini taşıyorsa içinde yaptığımız her şey de ilk olma duygusunu taşırsa o zaman var olma zamanımız, yaşadığımız hayata döner.
Bu dünyaya sadece var olmak için gelmedik, yaşamak için geldik.
Var olmak elimizde değildir fakat yaşamak bizim seçimimizdir.
Pek çok zorluk ve üzüntü yaşamda bize eşlik eder. Onları ayağımıza pranga mı yoksa dansımıza kavalye mi yapacağımız bize kalmış.
Dert varsa söylensek de var söylenmesek de. Ömrü sadece o derdi düşüne düşüne çoğaltarak harcayabiliriz bu seçenek mevcut ve pek çok insanın tercihi.
Öte yandan derdin varlığını bilerek onunla yaşarken yüzümüzü güldürecek şeyleri de yapmayı seçebiliriz. Zehir zemberek arap aşının acısı dilimizi kavururken üzerine bir dilim ayva tatlısı yemek gibi yani.
Ölümü olgunlaşmış zeytinin, kendine hayat veren ağaca şükrederek dalını terk etmesi gibi düşünerek yaşamak bu belki de sevgili filozof kral Marcus Aurelius’un önerdiğince.
Hayat bizden habersiz yanımızdan gelip geçmesin diye her günü son gün farz edip yaptığımız her şeyi ilk kez heyecanı, merakı ve coşkusuyla yapmak, işte ölmeyi yaşamakla öğreten felsefe bu.

Yarın itibariyle madem hayattan 365 gün daha gidiyor ve bir 365 günün kapısı daha açılıyor o zaman bir dileğim varsa o da vakitli ölümdür tüm dünyada.
Tüm dileğim çocukların zeytin taneleri gibi dallarında olgunlaşıp yaşlanarak, hayat veren ağaca şükrederek dallarını terk edebilmeleridir.
Ermemiş zeytinin toprakta işi ne!

 

GÜN BATIMI

Yaşadığımız
belki de öyle sandığımız yıllar
karışırken kalabalığa
tenhalaşıyor etrafımız
artık tam kendimizken
yalanlar hükümsüz
muhabbet sansürsüzken
seyreliyor dost safımız
azrail hep mi aç böyle
yoksa hayat mı insafsız
erken vakitlerde üzmez bizi yalnızlığımız
sayı çokluğunda farkına varamadığımız
oysa güneşin battığı demde
eksildikçe masada kadehler
sağlığa tokuşturduğumuz
düşünür gibi sıramızı
uzaklara susarız
çabucak tükenmesini umarak aksak günlerin
belki de artık yaşamakta mana bulamadığımız.

Aylin MÜFTÜLER

Yazarın Diğer Yazıları
Çiğköfte yalnız yenmez
20 Ocak 2025 Pazartesi
Ahlak kime göre
13 Ocak 2025 Pazartesi
Özgürlük ayaklarda başlar
6 Ocak 2025 Pazartesi
Kavak yeli
23 Aralık 2024 Pazartesi
En asil saçmalık
16 Aralık 2024 Pazartesi
Uyku felci
9 Aralık 2024 Pazartesi
Kuş ölür sen uçuşu hatırla
2 Aralık 2024 Pazartesi
Tanıksız hayat
25 Kasım 2024 Pazartesi
Son bakışta aşkın mirası
11 Kasım 2024 Pazartesi
Azat
4 Kasım 2024 Pazartesi