BELKİ YİNE
Savaşlar dışarıda olur da
Barışlar içerde olur mu
Hıdırellezdegül ağacı olur da
Denizde darağacı olur mu
Mevsim bahar, ay mayıs, günlerden Deniz, günlerden Yusuf, günlerden Hüseyin
Üstüne bir de günlerden Hızır, İlyas
Bahar mı bahar, patlamış bademler, erikler
Tutulmuş dilekler, bellenmiş erekler, edilmiş dualar
Dört elementin üçü duada, dördüncüden atlanmış
Niyetlerle kutsanmış kâğıtlar, gül dalına bağlanmış
Devletin diyetini, canıyla ödesin diye bir aydınlık denizin urganı yağlanmış
Havada bahar, yürekte zemheri
Lal olmuş Hızır’ın, İlyas’ın dilleri
Ateşten atlamış özgürlük, darağacının ucunda külleri
Daha yirmibeş, daha genç, daha gencecik fidan
Ölüm üstüne kaç beden büyük ama yine de ruhu kadar, yüreği kadar büyük değil.
Bir deniz giderken kaç deniz dalgası vurdu karaya bilseler
Bir aslan giderken kaç aslan yavrusu saldı ormanlara bilseler
Bir inan giderken kaç inanç, kaç iman, kaç yemin ekti toprağa bilseler
Mayısta ölmek zor
Baharda ölmek zor
Yaşın baharken, başın mayısa henüz değmişken, dalından koparılmak zor.
Tanrı’dan gelmeyen emirle, beşerin eliyle, masum ölmek zor…
Elli iki bahardır adalet fidansız
Elli iki mayıstır dileklerin içinde bir deniz
Bugün yine bir altı mayıs
Bugün yine Hızır’ın, İlyas’ın günü
Bugün yine bir Barış içerde
Elli iki yıldır dokuzuncu köyden kovulanların en tazesi
Hani nerde adalet, nerde Themis’in terazisi!
Mayıslar bitmeyecek ben ölene dek
Baharlar yine gelecek ben yaşadıkça
Ve ben, sen, biz vazgeçmediğimizi miras bırakacağız gül ağacına asarak.
Baktık olmadı belki yine geliriz, sesimize ses veren olursa bir gün.
BELKİ YİNE GELİRİM
..............................
.............................................
Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
Ahmet TELLİ