Denizli Turizm Ekonomisi Odağından Eno/Wine Turizmi Olanakları ve Çal Bağ Yolu Projesi– I – D20Haber
25.04.2024, Perşembe
17 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. ÖZGÜN İÇERİK
  4. /
  5. ÇAL BAĞ YOLU
  6. /
  7. Denizli Turizm Ekonomisi Odağından Eno/Wine Turizmi...

Denizli Turizm Ekonomisi Odağından Eno/Wine Turizmi Olanakları ve Çal Bağ Yolu Projesi– I

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 2 Ocak 2023 Pazartesi - 08:00Güncelleme: 2 Ocak 2023 Pazartesi - 10:58
Denizli Turizm Ekonomisi Odağından Eno/Wine Turizmi Olanakları ve Çal Bağ Yolu Projesi– I

Denizli turizmi için “…..Başka bir alternatif olanak, hem tarih, hem doğa turizmini içeren vadi turizmi olabilir. Bunu biraz açalım. İleride üzerinde gezinip bolca yazmayı düşündüğümüz bölge; Hierapolis-Tripolis bağlantılı, Cindere(barajlar) vadisi ve Güney ilçesi üzerinden Bekilli’ye uzanan, devamında Çal’a gelip Çökelez dağını aşarak yeniden Karahayıt oteller bölgesine dönen gezi güzergahı. Kısaca “Vadi Turizmi” diyorum ben buna. Denizli’ye ve canlı turizm bölgelerine yakın oluşu ayrı bir avantaj. Vadi boyunca coğrafyanın özellikleri, tarımsal üretim ve üretimin kalitesi ile öne çıkıyor. Özetle sıralamak gerekirse üzüm üretimi, özellikle şaraplık üzüm üretimi konusunda bu üç ilçenin topraklarındaki verim başka bölgelerle kıyaslanamayacak kaliteyesahip. En kaliteli ve uluslararası nitelikte kabul gören üzüm-asma bağları bu bölge topraklarında. Yıllardır şarap üreticilerinin de katkılarıyla bağlar gençleşip daha da kaliteli hale geldi. Türkiye’deki sofralık şarabın neredeyse %30’u buralarda üretiliyor. Kaliteli şaraplık üzümün daha fazla oranı yine aynı topraklardan sevk ediliyor. Ek olarak Bekilli Kanyonları, Güney Şelalesi, Adıgüzel Barajı ve çevresi, Çal Kanyonu gibi doğanın sunduğu güzellikleri sayabiliriz. Tarihin bilinen ya da söylencelere konu olan çeşitli kültürleri bu topraklarda yaşamış. Kentsel yerleşme kalıntıları, tapım alanları hepsi bu bölgede yoğunlaşıyor. Şimdilik bunları kenara not alalım. Dediğim gibi, önceleri çok gezdiğimiz ve yine gidip başka bir gözle görmeye çalışacağımız bölge üzerinde epeyce mesai harcayacak ve yazacağız.”

Geçmişte, bundan 7.5 yıl kadar önce (Temmuz 2015) başka bir yerel internet mecrasında 30 hafta boyunca yazıp yayınladığımız, “Denizli’de Turizm” genel başlıklı dizimizin girişinde yer alan satırlar bunlar. Biz o zamanlar, yazımıza konu olan topraklar üzerinde hayli gezdik, her boyutuyla gözlemleyip yüzlerce sayfayı bulan metinler kaleme aldık. Yazmak için bazen Büyük Menderes’i, bazen kent turizmi olanaklarını, bazen şarap kültürü tarihi ve ekonomisini, bazen de arkeolojik ve kültürel mirası sebep olarak seçtik.

Muhtelif gelişmeler ışığında, bir tür doğum sancısı yaşanan yıllardı galiba;Millenium’la birlikte hareketlenen bölgesel ekonominin kaldıracı üzüm üretimi olmaktan, “şaraplık üzüm üretimi”ne evriliyordu. Bunun nedenini sanırım 2006 yılında, Pamukkale Şaraplarında,fabrika bahçesinde yaptığımız söyleşide Yasin Tokat açıklamıştı: Bölge şarapçılığının duayeni Tokat, 1990’lı yıllarda bölge üzüm üretimine dayalı tarım ekonomisinde, şarap fabrikalarının desteğiyle önemli bir atılım gerçekleştiğini söylemişti. Kendi fabrikaları tarafından, çiftçinin kaliteli şaraplık üzüm üretimine yönlendirilmesi için ilçe ziraat odaları işbirliği ile çiftçiye bağ çubukları dağıtıldığını, bağların yenilendiğini ve 2000’lerin ortalarından itibaren bunun semeresini topladıklarını, çiftçinin üzüm, fabrikaların şarap kalitesini yükselttiklerini açıklamıştı. O dönem yerel televizyon kanallarında yayınlanan bu söyleşinin üzerinden de tam 16 yıl geçmiş. Henüz şarap ve alkol yasaklarının bu ölçekte mantıksız ve düşmanca seyretmediği dönemlerdi. Belleğim beni yanıltmıyorsa, sonraları benzer bir açıklamayı, Küp Şaraplarında yaptığımız başka bir söyleşide Asım Altıntaş’tan almıştım. O da, fabrikanın üreticiye kaliteli şaraplık üzüm asması dağıttığını söylemişti. Bu açıklamalardan yola çıkarak, her üç ilçe topraklarında yetişen vegünümüzde Türkiye şaraplık üzüm üreticiliğinde kenti bir adım öne geçiren faaliyetleri kendime göre tasnif edip anlamlandırmıştım.

 

Bugün geriye dönüp baktığımızda, tarım kesiminde şimdilerde yaşanmakta olan büyük bunalımın bizim öngörümüz içinde olmadığı anlaşılıyor. Ancak başka bir gerçek; Cindere Vadisi’nden başlayıp, Çal-Baklan civarına kadar uzanan şarap bağları coğrafyasının, şarap sektörünün hem bölgesel, hem de ulusal ölçekte çağ atlamasında birinci derece rol aldığı gerçeğidir. Bu durum, bölge istihdam olanakları ve nitelikli tarım üretiminin gelişimini sağlarken, beraberinde kentlere göç olgusunun yol açtığı nitelikli işgücü kaçışını da nispeten yavaşlatmış olmalı. Nitekim şarap platolarına sahip Çal-Bekilli-Güney ilçelerinin 2000’li yıllardaki demografik değişimlerine baktığımızda, nüfus göçünün devam ettiğini ancak bunun olağanüstü değil, tedrici nüfus eksilmesi şeklinde olduğunu görüyoruz.

Yukarıda açıklanan ve neredeyse 30 yıllık zaman dilimine yayılan gelişmeler, bugün başka bir uğrakta, kendini yeniden ifade edeceği imkan ve fırsatlara kapı aralamaya başlıyor. İşte bu koşullar içindeki en dikkate değer olanlardan birisi “Çal Bağ Yolu” adıyla geliştirilen şarap üzüm ve bağ temalı projedir. Çal ve Bekilli kökenli 4 şarap fabrikasının bir araya gelerek oluşturdukları platform, 2022 yılı ilkbahar aylarında start vererek, Bağ Yolu projesini hayata geçirdi. Ve belki de uzun yıllardan beri ilk defa devlet ricalini temsilen bölge bürokratlarının ilgisi sektörün çalışmalarını mercek altına alma gereği duydu, temsilci tayin edip toplantılarına katılmaya başladılar.

Tüm bunlar, yaklaşık on yıl öncesine nazaran kuşkusuz olumlu gelişmeler. O yıllarda kentin mülki amirleriyle yaptığım röportajları hatırlıyorum. Özellikle ikisine; Vali Yavuz Erkmen (2008-2011) ve Abdülkadir Demir’e (2011-2014) doğrudan “Vadi Şarap Turizmi” adıyla nitelediğim olguyu, farklı turizm rotaları ve ekonomisi bağlamında sorduğumu çok net anımsıyorum. Her ikisi de Demirelvari bir laf kalabalığına getirip konuyu boğmuş ve bir daha ağızlarına almamışlardı. Şimdi ne değişti? Acaba gerçekten şimdiki kent bürokratları ve mülki amiri Bağ Yolu projesi konusunda sandığımız kadar müspet bir yaklaşıma sahip mi? Neyse, nasıl olsa kısa-orta vade içinde bu soruların yanıtını bir biçimde alırız, şimdilik geçelim.



Hafta boyunca yayınlamayı planladığımız “Çal Bağ Yolu Projesi ve Eno/Wine Turizmi” olanaklarını ele alacağımız yazılar serisi, konuyu birkaç açıdan değerlendirmeyi hedefliyor. Öncelikle kent ekonomisinin kısa ama hacimli tarihi içinde turizm olgusunun niteliği ve ekonomik değerini özetle sınıflamaya çalışacağız. Devamında, bu turizmin gelişme potansiyeli olarak şarap turizminin yerini konuşacağız. Ardından bir turizm güzergahıtasarımı olarak Bağ Yolu projesinin imkan ve fırsatlarına değineceğiz. Bu arada bölge arkeolojisi, antik yerleşmeleri ve doğal özelliklerinin, girişilen projeler için nasıl bir altyapı olanağı sağladığına bakacağız. Sonuçta, saydığımız her bir enstrümanın biçimleneceği potanın ne olması gerektiği ve bağlamının nasıl tarif edileceği, ekonomik ve kültürel gelişme olanaklarının nasıl genişletilebileceği, kentin geleneksel turizmine nasıl eklemlenebileceğine dair düşünce üretmeye çalışacağız.

Sonraki günlerde yayınlanacak olan bölümlerin özet bir metin halinde kısaltması, 2022 Kasım ayı ortalarında Dünya Ekonomi gazetesinin Denizli kentiyle ilgili özel ekinde Yaşar Tok imzasıyla yayınlanmıştı. Ne ki, kısaltılıp iki dergi sayfasına düşürülmüş olması, orijinali yaklaşık on beş sayfayı bulan metnin tümünde daha geniş ve açıklayıcı biçimde yer alan çeşitli noktaları içermiyordu. Bundan dolayı, yazının tamamını www.d20haber.com’da bölümler halinde yayınlamayı hem okura, hem konuya gösterdiğimiz saygı nedeniyle uygun ve gerekli bulduk.

Umuyoruz ki, bu ve benzer biçimde konuya vakıf olan yazıların yayınlanması çoğalır. Bu çoğalma, en başta kentsel turizm ekonomisinin farklı gelişme dinamiklerinin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

Bölgenin üzüm ve şarapla haşır neşir, bilinen tarihinin en az 2500 yıllık olduğu söylenebilir. Yeni kazı alanlarında elde edilecek buluntu ve verilerle bu tarihin daha da geriye gitmesi mümkün. Şarap Tanrısı Dionysos kültüne ait söylence ve betimlerde bu bölge çok önemli bir ayrıcalığa sahip. Çoğumuzun bilgisi dahilindeki başka bir bilgiyi hatırlatalım: 2500 yıl öncesinden günümüze, Anadolu’da şarap tanrısı adına kurulan tek kent, Çal’ın Ortaköy Mahallesi topraklarındaki Dionysopolis antik yerleşmesidir. Günümüzde, yüzeyde pek kalıntısı kalmamış olsa da, gerek antik yazar ve tarihçilerin, gerekse sonraki gezgin yazarların metinlerinde böyle bir kentin varlığı açıkça zikredilmektedir. Sadece bu gerçeğin bile bölgenin, modern dünyanın sunduğu tüm olanakları değerlendirerek, yeniden eski cazibesine kavuşması gerektiğini, bunu hak ettiğini söylemek abartı sayılmamalıdır.

DEVAM EDECEK