ALGI ÜZERİNE – D20Haber
02.07.2025, Çarşamba
22 °C / 36 °C Denizli Hava Durumu

ALGI ÜZERİNE

A- A+

Çok ilginç bir zamanın gözlemleyicileriyiz.
Geçmiş 500 yıldaki gelişim, son 30-40 yıldakine göre çok daha az. Hiç şüphe yok ki bilgisayar ve internet, insanlık tarihinin en büyük buluşlarından. 30-40 yıl önce sevgilisine yazdığı mektubun cevabını bir haftadan önce alamayan bir kuşaktan geliyoruz. Günümüzde ise her türlü görüşme saniyelere indirgenmiş durumda. Bu baş döndürücü gelişmenin yaşamımıza hep olumlu katkı yaptığını söylemek de olası değil. Teknoloji, algıyı gerçeğin önüne geçirdi. İş yaşamı, siyaset ve özel yaşam algıya esir oldu.

Annem 85 yaşında, doktor hatasıyla, ameliyat sonrası yatalak oldu. 88 yaşındaki babam da yatalak. Kız kardeşim birkaç ay önce kalçasından geçen ay da dizlerinden ameliyat oldu. Geçtiğimiz yıl küçük oğlum Erhan’da bir tümör tespit edildi. Yıllar önce de büyük oğlum Hakan beyin tümörü teşhisiyle tedavi gördü.

1976 yılından beri iş yaşamının içindeyim. Hiç gerek yokken mühendisliği bırakıp 1995’te sürü psikolojisinin de etkisinde kalarak tekstil sektörüne girdim. Şu anda patenti firmamıza ait bir tekstil ürününü Avrupa’nın birçok ülkesine ihraç ediyoruz. Seksen civarında personelle üretim yapıyoruz. Haftanın 5 günü, sabah saat 7’den akşam saat 6’ya dek işimin başındayım.

Bazen birçoğu bizden kaynaklanmayan nedenlerle doktor tedavisi gerektirecek boyutta olumsuzluklar yaşayabiliyoruz. Bu yüzden doğal olarak her türlü sosyal aktiviteden uzağım. Yaşamımın hiçbir döneminde aralıksız 15 gün tatil yapmadım. Buna rağmen; bir markette alışveriş yaparken ya da Tapu Müdürlüğü’nde veya meslekle ilgili düzenlenen bir toplantıda: “Abi, hoş geldin… Abi ne zaman geldin?” soruları beni çok şaşırtıyor.

Yılda iki ya da üç kez, bir iki günlüğüne yaptığım yurt dışı gezileri ile ilgili ya da denizden yaptığım bir iki resim paylaşımım; sanki işi gücü bırakmış hep teknede yaşayan ve sık sık yurt dışı gezisi yapan biri gibi algılanmama neden olabiliyor. İş ile personel ile ya da sağlıkla ilgili sorunları ve resimleri sosyal medyada paylaşmayı sevmiyorum. Zaten hemen herkesin bu konulara ilişkin sorunları var.

Olağanüstü hal altında ve Kanun Hükmünde Kararnameler’le yönetilen bir ülkenin ferdi olmak bile başlı başına mutsuzluk kaynağı.
O yüzden sosyal medyada dertlerimle değil, sevinçlerimle ilgili paylaşımlarımı sürdüreceğim. Dertlerimi paylaşarak sevdiklerimin dertlerini arttırmak yerine mutlu anlarımı ve sevinçlerimi paylaşarak onların sevinçlerine katkı yapmayı daha pozitif buluyorum.
Verdiğin kadar alırsın mantığı üzerine kurgulanmış bir dünyadayız.
Sürekli vermek ya da sürekli almak mümkün olmadığına göre; çevrenizde hep mutlu olduğunu ya da sürekli mutsuz olduğunu söyleyen varsa bilin ki doğru söylemiyor.

Not: Geçen haftaki yazımla ilgili olarak dostum diş hekimi Mehmet Eskicioğlu aradı. Yaşlı ve emeklilere ulaşımın bedava yapılmasını hizmet değil aşağılama olarak gördüğünü söyledi. “Doğru olan; onların maaşlarını arttırarak ücretlerini kendilerinin ödeyebileceği hale getirmek” dedi. Çalışanların asgari ücretlerinin bile KHK ile hükümet tarafından belirlendiği bir ülkede emeklilerin maaşları hakkında iyimser olmak ne kadar mümkün olabilir ki?

Yazarın Diğer Yazıları
DEMİRCİ ALİ VE SEÇMEN
12 Mart 2019 Salı
Görünen Köy
23 Ocak 2019 Çarşamba
MİLLET İTTİFAKI ÜZERİNE
27 Aralık 2018 Perşembe
BURAYA KADAR…
29 Kasım 2018 Perşembe
TORUNLARIMIZ BİLE…
10 Kasım 2018 Cumartesi
SEÇİM, PARTİLER, ADAYLAR
21 Mayıs 2018 Pazartesi
ÇÖZÜM NEREDE?
8 Mayıs 2018 Salı