Dünyanın en zengin sekiz ailesinin varlığı, dünyanın yarısının yani 3 milyar insanın varlığına eşitmiş. Tek başına bu bilgi bile gezegenimizi nasıl cehenneme çevirdiğimize kanıt gösterilebilir. Akıl dışı bir dağılım adaletsizliği insanlığı kuşatmış durumda ve giderek büyüyor. Bununla birlikte sevgisizlik, duyarsızlık ve bencillik de büyüyor.
Dünya nüfusunun en fakir beşte biri, günlük 1,90 dolar ile geçinmeye çalışıyormuş ve bu oran 1988’den beri hiç artmamış. Buna karşın dünya nüfusunun en zengin beşte birinin geliri ise aynı tarihten günümüze yüzde 46 oranında artış göstermiş. Hızla büyüyen bir adaletsizlik ile karşı karşıyayız.
1 milyara yakın insan açlıkla boğuşurken ve milyonlarcası yaşamını yitirirken, aynı dünyada 1,4 milyar insan da obezite ve obeziteye bağlı hastalıklarla boğuşuyor. Günümüzde açlıktan ve yetersiz beslenmeden dolayı milyonlarca insan yaşamından oluyor. Buna karşın üretilen her üç gıdadan birisi çöpe gidiyor. Üretimdeki ve paylaşımdaki uçurum büyüdükçe insanlar arasındaki sorunlar hem çoğalacak hem de büyüyecek.
İnsanlık ana sorunlarını bile sorgulamaz ve haklarını aramaz oldu. ABD’de bir üniversitede ilginç bir deney yapıldı. Deneyin özeti şöyle: İki maymun birbirini görebilecek şekilde iki kafesin içine konulur. Önce her iki maymuna da içerideki taşı vermeleri karşılığında çok sevdikleri üzüm verilir. 25 kere tekrarlanan bu işlem sırasında hiçbir sorun çıkmaz. Daha sonra maymunlardan birine taşı vermesi karşılığında yine üzüm verilirken diğer maymuna taşı verdiği için, hoşlanmadıkları bir yiyecek olan salatalık verilir. Olayın farkına varan salatalık verilen maymun, her defasında sinirlenir ve tepki gösterir. Salatalığı yemeyip kendisine veren kişiye fırlatır. Adaletsizliğe ve dağıtım eşitsizliğine karşı maymunlardan bile daha az duyarlı hale gelmiş bir insanlıktır geldiğimiz nokta…