Denizli, günümüzde doğanın ve önceki uygarlıkların mirasını kullanarak turist çekmeye çalışıyor. Ama görsel kütüphanesi, yani arşivi dağınık bir kent. Dolayısıyla elindeki hazineyi pazarlamada en etkin materyal olacak görsel arşiv eksikliği her zaman hissediliyor. Şöyle de diyebiliriz: Yabancı fotoğraf sanatçıları, gezginler uğramasa kentin belleğini oluşturacak fotoğraflar yok denecek kadar az.
Bugün “hafızayı oluşturanlar” dediğimizde de hemen yabancı seyyahlar ile fotoğrafçılar aklımıza geliyor.
Kimilerinin isimlerini bilsek de bazıları geride sadece bir fotoğraf karesi bırakmış. İşte bilinmeyen 2 fotoğrafçı ve miras olarak kalan fotoğrafları…
Hem doğanın hem de önceki uygarlıkların Denizli’ye bıraktığı izleri takip eden çok sayıda gezgin ve fotoğrafçının çektiği fotoğrafları dünyanın dört bir yanında bulmak mümkün. 19. yüzyılda Denizli’ye gelen fotoğrafçılar genellikle Pamukkale, Hierapolis ve Laodikya’yı ziyaret edip deklanşöre basmıştır.Deklanşöre basan kimi zaman Çöllerin Kraliçesi Gertrude Bell kadar ünlü kimi zamansa adı bilinmeyen birisi olarak kalmış.
İSİMSİZ KAHRAMANIN İSİMSİZ MODELİ
İsimsiz fotoğrafçılardan ilki bundan 155 yıl önce ayak basmış Denizli’ye. Pierre de Gigord’un “Collection of photographs of the Ottoman Empire and the Republic of Turkey” koleksiyonunda 1865 yılına tarihlenen fotoğraf, dünyaca ünlü antik kent Hierapolis’te çekilmiş. Antik kentin kalıntılarını çeken fotoğrafçıya, yine adı ve yaşı bilinmeyen bir Osmanlı genci modellik yapmış. Bu 2 isimsizden geriye ise antik kentin 155 yıllık fotoğrafı kalmış.
BEYAZ CENNET’İN 130 YAŞINDAKİ FOTOĞRAFI
İkinci fotoğraf ise yine adı bilinmeyen bir fotoğrafçının Denizli’ye armağanı olmuş. 1890 yılında çekildiği belirtilen fotoğrafta, bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale’nin 130 yıl önceki halini görmek mümkün.