Birdenbire seçim ortamına girdik. Organize ya da değil, 24 Haziran’da sandığa gideceğiz. Halkımızın yarısı işlerin iyi gittiğini düşünüyor. Büyüdüğümüzü, Ortadoğu’da ve Dünya’da saygınlaştığımızı, bu yüzden bizi kıskanan iç ve dış mihrakların ekonomik ve siyasal saldırısına uğradığımızı iddia ediyor. AKP iktidarıyla ihracatımızın patladığından söz ediyor. Milli gelirimizin tavan yaptığından, yapılan sağlık ve eğitim yatırımlarıyla refahın arttığından ve ekonomide çağ atladığımızdan hiçbir şüpheleri yok. Hele yapılan yolların, köprülerin, park ve bahçelerin, havaalanlarının, Cumhuriyet tarihindeki en büyük atılım olduğundan ise hiç bir kuşku duymuyorlar. Üstelik iktidar, başı secdeye değen inançlı kişilerden oluşuyor. Bu nedenlerle mevcut iktidarın aleyhinde olanları hain, din düşmanı satılmışlar olarak değerlendiriyorlar.
Karşı tarafta ise iktidarı destekleyenler gibi düşünmeyen ve sayıları onlardan daha az olmayan bir muhalefet var. Onlar da diyor ki; işler iyi gitmiyor…
Evet, ihracat arttı ama ithalat çok daha fazla arttı. Cari açık veriyoruz yani dış borcumuz da arttı. Köprü, yol, havaalanı yapılıyor ama yap-işlet-devret yöntemiyle. Geçiş ve uçuş garantisi verildi. Üstelik dövizle... Bu, zamanla her yıl bütçeden verilen garantiler için kaynak aktarmak anlamına geliyor diyorlar. Eleştirdikleri ve hiç bir şey yapmadıklarını iddia ettikleri Cumhuriyet Dönemi’nin yatırımlarını sata sata bitiremediklerini iddia ediyorlar. Tarımda kendi kendine yeten ülkemizi eti, otu ithal eden bir ülke konumuna düşürdüklerini düşünüyorlar. AB değerlerinden uzaklaştığımızdan hiçbir şüpheleri yok. Onlara göre adalet, yargı hatta ordu tek adamın yönetiminde ve denetiminde. Bu düşüncelerini Mehmet Şimşek’in: “Çatıyı iyi havalarda onarmak lazım. Çünkü yağmur gelecek.” mealindeki sözleriyle doğruladığını iddia ediyorlar.
Daha bir buçuk yıl varken işler yolundaysa neden baskın erken seçim diye soruyorlar. Hâlâ seçmenin ciddi bir desteği olmasına rağmen, seçimleri bir buçuk yıl erkene almak kanımca iktidar için doğru bir hamle oldu. Muhalefetin iddia ettiği gibi her şey kötüye gidiyorsa zamanla bunu Ak Parti destekçileri de görecek ve yaşayacaktı. Zamanında yapılacak bir seçimde iktidarın eli çok zayıflayacaktı. Kendini anlatmakta ve savunmakta zorlanacaktı. Oysa şimdi kazanırsa sorun yok. Kaybederse her şey güzel giderken iktidara geldiler gördünüz çöküşü diye faturayı yeni gelen yönetime kesip işin içinden çıkmayı deneyebilir. Bu durumda seçim sonrası sıkıntıların Ak Parti döneminin sonuçları olduğunu anlatmak yeni iktidar için kolay olmaz. Sonraki seçimlerde yeniden iktidara gelecek bir Ak Parti ise bir daha seçim kaybetmez.
Bu durumda 24 Haziran seçimi, muhalefet için iki ucu pis bir değnek gibi…
Kazansa kayıpta. Kaybetse zaten kâbus…
Seçmen kıl payı farkla, sen bozdun sen düzelt de diyebilir. O zaman bırakın, bozan düzeltsin. Düzeltemezse bazen yükselmek için dibe vurmak gerek deyip dipten başlamak en hayırlısı. Çünkü karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır.