2002 yılı verilere göre Türk dizi ve sinema sektörü 3 milyon dolarlık film ihraç ederken son verilere göre 350 milyon dolarlık bir satış rakamına ulaşmıştır. Türk filmleri,dünyanın 142 ülkesinde gösterilmekte ve bu ülkeler tarafından satın alınmaktadır. Türk dizileri dünyada Hollywood ve Amerikan dizilerinden sonra en fazla satış yapan film endüstrisi olmuştur. Yani Amerikan film yapımcıları Türk film yapımcılarını enselerinde hissetmektedirler.
Yıllar önce 2011 yılında Denizli’deki yerel TV ‘deki Terennüm Programında, Kapılar ve Köprüler Belgeselinin efsane yapımcısı ve yönetmeni hemşehrimiz, değerli kültür adamı Mustafa Nadir Önay beyi konuk etmiştim.
O dönemde Türk film piyasası 200 milyon dolarlık seviyeye ulaşmıştı.
Programda ona şu soruyu sormuştum: Türk Film piyasasında ne değişti ve dünyada dizilerimiz bu kadar ilgi ve alaka görüyor. Acaba teknolojimiz çok iyi bir noktaya mı geldi?
Mustafa Abi, şu manidar sözü söyledi: Makinalarımız, teçhizatlarımız, kameralarımız Amerikalılarınkinden daha iyi cihazlar değil. Ortalama dünyada kullanılan cihazlar. Bu başarının arkasında Türk milletinin cihanşimal bir imparatorluğun devamı olması ve ister istemez bu kültüre ait eserlerde kendi vizyonumuzu, samimiyetimizi ve becerimizi ortaya koyuyoruz. Dünyadaki sinema ve dizi severler bizim bu eserlerimize karşı kayıtsız kalmadığını ortaya koymuştur.
Bir başka yönetmenimiz de Amerikan dizileriyle Türk dizilerini kıyaslarken şöyle diyor: Amerikan dizilerinde aksiyonlar var, siz aksiyonu takip edersiniz. Türk dizilerinde ise duygular üzerine gider.
Aramızdaki farkı bu şekilde ifade ediyor.
Peki bu film ve dizilerin dünyada kabul görmesi çok mu önemli?Bunun önemli olduğunu yakın tarihte yaşadığımız bir olayla daha iyi anlayabiliriz.
Olay 1980’li yıllarda ülkemizde yaşandı. O tarihlerde kültür bakanı (Gökhan Maraş) meclise ABD filmlerinin kısıtlanması ve Türk filmlerinin teşvik edilmesi için bir yasa teklifi verdi. Bunun üzerine ABD başkanı (G. Bush) bizzat telefonla T. Özal’ı arayarak yasa teklifini meclisten geri çekilmesini sağladı. Böylece Türkiye’de bol Amerikan filmi seyredilecek ardından Amerika hayranı insanların sayısı çoğalacak ve tabii olarak da para akışı ABD’ye gidecekti.
Bugün ABD dünya nüfusunun yüzde 5 ‘ini oluşturuyor. Ama dünya kaynaklarının yüzde 25 ‘ini tüketiyor.
Bugün kültür ihracı yoluyla yerel birçok kültürler yok olmak üzereyken Amerikan kültürü dünyada tek kültür olmak yolunda Hollywood yapımı filmler Blue Jean, Cola ve Fastfoodlarda insanların yüzyıllara dayanan kültürel dokuları, yaşam biçimleri ve damak zevkleri değiştirilmeye çalışılmaktadır. Kendilerine güveni az, eksiklik duygusu içerisinde yaşayan toplumlar propaganda edilen kültürü kabul etmek için para harcamaya başlarlar. Zorlayarak değil, sempatik şekilde uygulanan bu yöntem yavaş yavaş sonuç verir.
İşte beni sevindiren her ne kadar bütün Türk dizi ve filmlerinin içeriklerine onay vermesek de bütün dünya Türkiye’yi, Türk kültürünü, Türk mimarisini, Türk mutfağını tanımış oluyor. Bu sayede Türkiye’de sözü geçen bir ülke haline geliyor.
Geçen ay İstanbul’a yaptığım bir seyahatte bunu gözlemleme fırsatına da sahip oldum. Bir grup arkadaşımla birlikte İstanbul’da tarihi yarımadada Çemberlitaş’ta Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde oturup çay sohbeti yaparken, yanımızda oturan polis arkadaşla şu diyalog geçti:Ben İstanbul’a gelen insanların çok çeşitli milletlere sahip olduğunu ve Türklerden daha fazla yabancıları gözlemlediğimi söyledim ve görevli arkadaşta beni tasdik ederek, yoldan geçerken özellikle tarihi yarımadada güvenlik soruşturması yapamadıklarını, Türklerden fazla yabancıların olduğunu belirtmiştir.
Evet bu görsel, kültürel aktarım sayesinde İstanbul bir dünya başkenti olmuştur. Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi bizim petrolümüz yok, zengin madenlerimiz ve zengin doğal kaynaklarımız yok. Fakat biz kadim bir medeniyetin çocuklarıyız. Ve bu ortaya koyduğumuz miras sayesinde dünyada bir çekim merkezi olmaya devam edeceğiz. Bu filmler ve diziler sayesinde bütün dünya Türkiye gerçeğini daha iyi anlayacak, Türk film endüstrisi 2023 yılında 750 milyon dolarlık satış hedefine çok rahat ulaşacaktır.
Dostlar, geçen yazımda da belirttiğim üzere Hazar Denizi’nin suları son 24 yıldır yükselmekte, Türk milletinin yükselişi de aynı doğrultuda devam etmekte. Yükselen bu dalgayı hiçbir güç durduramayacaktır.
Selam ve muhabbetle…