Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk yerli uçak 1941 yılında Nuri Demirağ tarafından yapıldı. İlk yerli otomobil 1961 yılında Devrim otomobili ile gerçekleşti. İlk motor fabrikası 1971’de Uygar Motor ile Denizli’ de kuruldu. İlk renkli televizyon ve bilgisayar 1982 yılında Biremek firması tarafından Denizli’de üretildi. Bu ilkleri gerçekleştirenlerin hayalleri vardı. Bugün yıllık üç milyar dolar ihracatı olan Denizli üretimi, sanayiyi, sanayileşmeyi 1970’lı yıllarda ortaya çıkan bu sanayi kuruluşları sayesinde öğrendi.
Türkiye’nin iktisat tarihi ile Denizli’nin iktisat tarihi arasındaki bir farklılık yoktur. İkisi de tarihsel süreç içerisinde aynı yollardan geçmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra halkın elinde sermaye birikimi olmadığı için mecburen devletçi ekonomik model uygulanmıştır. Bu durum 1950’li yıllara kadar devam etmiş çok partili siyasi yaşamla birlikte karma ekonomi dediğimiz devlet sektörü ve özel sektörün bir arada olduğu bir ekonomik düzen bulunmaktaydı.
1970’li yıllarda Türkiye’nin ihracatı bir milyar dolardır. Bu ihracatının tamamı tarım ürünlerine dayanmaktadır. Bu ekonomik tablodan dolayı Türkiye nasıl kalkınır sorusu sorulmuş ve bunun için gerek sağ siyasi cenahtan gerekse sol siyasi cenahtan bir takım fikirler ortaya çıkmıştır.
Rahmetli Alp Arslan Türkeş 1967 yılında kalkınma için ‘Milli Doktirin Dokuz Işıkta’ bunu millet sektörü olarak belirtmiş Bülent Ecevit 1973 ‘ Ak Günlere’ isimli seçim bildirisinde bu sektöre Halk sektörü adını vermiştir. Rahmetli Necmettin Erbakan da millet sektörü ile ilgili ‘ağır sanayi hamlesi’ başlatmış milli güçlü süratli ve yaygın kalkınmayı hedeflemiştir. Bu konu ile ilgili Kurt Karaca isimli bir yazar 1968 yılında Millet Sektörü ile ilgili ‘Milliyetçi Türkiye’ isimli kitabında bu sektörün işçiler, köylüler ve memurlardan bir araya geleceğini ve bu şekilde Millet Sektörü’nün oluşacağını belirtmiştir.
Türkiye’de uygulanan klasik ekonomik modeller Türkiye’nin sıkıntılarını çözmüyordu. Bundan dolayı biraz da şartların zorlaması ile ortaya 3. Bir sektör olarak ‘Millet Sektörü’ çıkmıştır.
• Devlet Sektörü
• Özel Sektör
• Millet Sektörü
Milet Sektörü’nün oluşmasındaki ekonomik alt yapı 1961 yılında Türkiye ve Almanya arasında yapılan anlaşma ile Türkiye’den Avrupa ülkelerine Türk işçilerinin gitmesi ile birlikte başlamıştır. 1973 yılında başta Almanya olmak üzere İsviçre, Avusturya ve Fransa’da 800.000 Türk işçisi çalışmaya başlamıştır. Bu yıllarda Türkiye’nin nüfusunun 35-40 milyon olduğunu düşünecek olursak rakamın ne kadar büyük olduğunu anlayabiliriz. Denizli de yurt dışına en fazla işçi gönderen yedinci ildir.
Denizli’den giden işçi sayısı 35.000’dir. Denizli merkezin nüfusu da takriben 100.000 civarındadır.
Millet Sektörü modeline göre 1981 yıllına kadar işçiler tarafından 223 adet şirket kurulmuştur. Bu şirketlerin 21 tanesi Denizli’de kurulmuştur. Adı geçen 21 şirkette yıllar içerisinde 53 bin kişiye iş verilmiş ve istihdam sağlanmıştır. Bu şirketlerden bazıları şunlardır; Acıpayam’da kurulan ACISELSAN Selüloz Fabrikası, Çal AKKENT Meyve Suyu Fabrikası, ASTAŞ AZİM CİVATA, EMSAN, ŞİRİNTAŞ Cam Fabrikası, DENTAŞ oluklu mukavva, GİBSAN Göveçlik İplik gibi.
Millet Sektörü olarak doğan ve çok ortaklı yapıya sahip bu şirketler daha ziyade yurt dışında yaşayan vatansever işçiler tarafından kurulmuştur. Bir emek (Birleşen emekçiler) 16.000 ortaklı ve Türkiye’ nin en fazla ortağa sahip tabana yayılmış firmasıdır. Uygar Motorda 9760 ortakla kurulan millet sektörü içerisinde en fazla ortağa sahip olan 2. Firmasıdır. Uygar motorla motor üretmek sürecine girilmiş BİR EMEK fabrikasında 1982 yılında Türkiye’nin yerli ilk renkli televizyonundan 3000 adet üretilmiştir. Ayrıca ilk masa üstü bilgisayar da bu firma tarafından Denizli’de üretilmiştir.
Sonuç itibari ile Denizli bugün 3 milyar dolar ihracat yapabiliyorsa 1970’li yıllarda yurt dışında işçilik yapan vatansever hemşerilerimizin alın teri ile biriktirdiği paralarının bir araya gelmesi ile kurduğu bu fabrikalar sayesinde olmuştur. Denizli’li müteşebbisler bu sayede üretim yapmayı sanayiyi ve sanayileşmeyi öğrenmiş ve özgüven kazanmıştır.
Peki 40 yıl önce renkli televizyon ve bilgisayar üreten motor üretme sürecine giren Denizli için gelinen seviye yeterli midir? El cevap tabi ki yeterli değildir. Denizli sanayisi 1980 sonrası tekstil alanında ön plana çıkmış daha ziyade fason üretim ile günümüze kadar gelmiştir. Ayrıca sanayici kolay para kazanmanın bir başka yolu olarak imar rantına yönelmiştir. Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla ifade ettiği 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için Denizli’nin de üzerine düşen ihracat yıllık en az 15 milyar dolardır. Bu ihracat rakamını gerçekleştirebilmesi için Denizli sanayisinin katma değeri yüksek ürünler üretmesi gerekirken üreticilikten kolay yol olan uygulamacılığa imar rantı üzerinden dönüş Denizli’ye yakışmaz. Taşı ağır memleketin çocukları olarak biz zoru severiz bu kolaycılık niye? Bu şehrin 45 yıl önceki gibi hayalleri olması gerekiyor. Mesela Denizli’de ilk yerli otomobili üretmek Savunma Sanayiinde ilk tankı üretmek gibi. Büyük hayaller ve hedefler büyük başarıları getirir, çok küçük hedeflerin başarısı ve bir gücü olmaz.
Selam ve muhabbetle…