Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) bu kentin gözbebeğidir.
Kurulması için harcanan emeği bilenler bilir.
Ama yaşanan olumsuzluklar üniversitenin gelişmesine hep engel oluşturdu.
Mesela;
1992-1998 yılları arasında kurucu rektör olarak görev yapan Prof Dr Arif Akşit…
Siyasette Akşit Ailesi’ne yakınlığına rağmen Süleyman Demirel bile dayanamadı olumsuzluklarına.
Görevden almak zorunda kaldı.
Mesela;
Hüseyin Bağcı…
Onun döneminde FETÖ’nün çiftliğine döndü PAÜ.
Kendisi de açılan davada yargılandı.
Mesela;
Hüseyin Bağ…
FETÖ’nün darbe girişimi sonrası vekaleten geldiği görevde, asilliğe atanmasıyla birlikte sıkıntılı bir sürece de geçiş yaptı.
Bağcı’nın üzerine tuz biber oldu.
En son eşine kadro açma sevdası yüzünden rektörlük koltuğundan görevden almayla kalktı.
Ve geldik Ahmet Kutluhan dönemine…
Gün geçmiyor ki üniversiteyle ilgili bir olumsuzluk konuşulmasın.
Biraz kendisi, biraz da çevresinin yol göstericiliğinde oluşturulan fanusun içine yerleşip, güya dışarıya kulak tıkıyor.
Yukarıda isimlerini saydığımız selefleri de böyleydi.
Ne mi yapıyor?
Mesela;
Estirdiği rüzgarla oradan oraya savuruyor üniversite personelinin bir bölümünü.
Mesela;
PAÜ’de 2 numaralı koltuğa isim dayanmıyor.
Göreve geldiğinde genel sekreter Mehmet Ali Sarı’ydı.
Onu gönderdi, Prof Dr Selçuk Burak Haşıloğlu’nu atadı.
Haşıloğlu, yaklaşık bir yıl sonra ayrıldı.
Ağustos-2021’de Doç Dr Mehmet Çiçek’i atadı.
Çiçek’in görev dönemi 5 ay sürdü.
Çiçek gitti, Dr Öğretim Üyesi Öncü Yanmaz Arpacı geldi.
Arpacı’nın görev süresi sadece 10 günle sınırlı kaldı.
Arpacı’yı gönderen Kutluhan, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mustafa Yılmaz’ı genel sekreter vekili olarak görevlendirdi.
Yılmaz da selefleri gibi oturduğu koltuktan çabuk kalktı.
Bir ayın sonunda Yılmaz görevden alındı, mahkeme kararıyla görevine iade edilen koltuğun kadrolu ismi Tamer Ceylan mesaisine başladı.
Böyle devam ederse Demirel’in “6 defa gittim 7 defa geldim” uyarlamasını geçeceğe benzeyen Ceylan’ın görevinde ne kadar kalacağını herkes merak ediyor.
Değişen rektör yardımcıları, daire başkanları, birim yöneticileri, üniversitenin yüksekokullarının olduğu ilçe ilçe dolaştırılan personeli, PAÜ’lüler bile sayamıyor artık.
Bu arada, Mustafa Yılmaz’a yeniden dönelim.
Edindiğimiz bilgiye göre, hangi cevahir yönü bulunmuş, nasıl bir yarar sağlayacağı düşünülmüş ise Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünden PAÜ’ye transfer edilmiş.
Kendisine de Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı makamı sunulmuş.
En son görev yeri PAÜ’de 2 numaralı koltuk olarak kabul gören genel sekreterlik.
Yükselişi gibi gidişi de hızlı oldu Yılmaz’ın.
Sadece genel sekreterlik görevinden alınmamış, geldiği kuruma geri gönderilmiş.
Neden acaba?
Rektör Bey, açıklasa da öğrensek.
Ve bir başka iddia…
Rektör yardımcıları Prof Dr İbrahim Kısaç ve Prof Dr Necip Atar ile genel sekreter Tamer Ceylan ve genel sekreter yardımcılarının imza yetkilerinin alındığı şeklinde.
Dikkat!
Bu makamlarda oturanlar rektörden sonra gelen isimler.
Görünüşte yetkili, fiiliyatta yetkisizler!
İmza yetkileri yok.
Ne yapıyorlar?
Bu durumda sadece odalarının penceresinden dışarıya bakıp kampüsü seyrediyorlardır muhtemelen.
İmza yetkisi konusu PAÜ Hastanesine de uzanmış.
İddia, müdür yardımcısı F.M.’nin satın almayla ilgili imza yetkisi sonlandırıldığı, yerine bir başka müdür yardımcısı M.Ç.’nin görevlendirildiği şeklinde.
Böyle bir uygulama yapıldıysa nedeni vardır.
Tabii bir açıklaması da…
Ama bunu yaparlar mı?
Şunu vurgulamakta da yarar görüyoruz.
PAÜ Hastanesi sadece Denizli’ye değil, çevresindeki illere de sağlık hizmeti sunuyor.
Dolayısıyla bu hastanede ne oluyor?
Niye hep kazan kaynıyor?
Borç yükü ne?
Bunlar ve daha niceleri…
Peki, uzayıp giden soruların muhatabı Rektör Bey, daha ne kadar susacak?
