"Sanat" denildiğinde aklımıza ne geliyor?
Ya da "sanat ile gelir" arasındaki en direkt bağlantı nedir?
Sanatı; resimden karikatüre, tiyatrodan sinemaya, romandan şiire, müzikten tüm sahne sanatlarına bir harmoni (uyum) olarak kabul edersek, şöyle sorabiliriz: Denizli'de hangisi var?
Mesela bu kentin resim sanatında, bir döneme "Çallı kuşağı" olarak ismini veren İbrahim Çallı gibi bir değeri vardır.
Peki, bu kentin resim sanatına meyli var mıdır?
"Yok" diyeceğim ama haksızlık etmek de istemem.
Çal-Ortaköylü Yalçın Gökçebağ, mesela...
Peki, Denizli'de kaç kişi bilir "Anadolu düşlerinin ressamı" bu değerli ismi?
Besim Yazıcı, Cevdet Şemsioğlu mesela…
Denizlililer bu isimleri biliyor mu?
****
Mesela bu kentte Uluslararası Plastik Sanat Kolonisi düzenleniyordu Sayın Ali Marım'ın belediye başkanlığı döneminde.
Resimden plastik sanatlar ve heykele kadar.
Ne oldu?
Üç yıl yapıldı, Sayın Marım'ın görev süresi bitti, uluslararası bu sanatsal faaliyette bitti.
****
Mesela tiyatro...
1984'te yine Sayın Ali Marım döneminde Amatör Tiyatrolar Şenliği düzenlenmeye başladı.
Çok da iyi gidiyordu, ara verildi, sonraları adına "festival" denildi, yeniden başlatıldı ama içi de boşaltıldı.
Oysa o şenlik ile Denizli “amatör tiyatronun başkenti” diye anılmaya başlanmıştı.
Mesela Sadık Aslankara ve Volkan Beşek ikilisi…
DE-Tİ (Denizli Tiyatrosu) ile bu kente tiyatroyu sevdirdi.
Bu çalıştayın konukları arasında yer alan sevgili Serdar Bordanacı, o tiyatronun neferlerindendir.
Denizli’yi Devlet Tiyatroları’nın yılda birkaç oyun sergileme mantığından kurtaracak yapı, geçmişin temelleri üzerine pekala kurulabilir.
****
Mesela heykel sanatı...
Mermer ve bu sanatta değerli olan taşın kaynağı bir il Denizli.
Bir şirket tarafından Taş Heykel Kolonisi düzenleniyordu.
Bir ara uluslararası düzeye taşındı ve Büyükşehir Belediyesi de destek verdi.
Kaldı ki bu il, ev sahipliği yaptığı antik kentler Roma, Bizans ve diğerleri ile çok değerli heykel çalışmalarının örnekleriyle harmanlanmıştır.
Bu sanat dalı Denizli’de neden parlatılmaz?
****
Hülasa...
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Demem o ki Denizli geçmişe bakıp geleceğe yön verecek malzemeye sahip.
Ama her şeyi yapan, her şeyi düzenleyen olmak yerine seçici davranılarak belli alanlara yönelinmeli.
"Tiyatro kenti Denizli",
"Resim kenti Denizli",
"Heykel kenti Denizli",
"Bienaller kenti Denizli"
gibi belli alanlarda öne çıkarak “simgeleşmiş il” olmayı tercih etmek iyi bir başlangıç olacaktır diye düşünüyorum.
Peki, başka sanat dalları olmasın mı?
Müzik, karikatür, fotoğraf sanatı ve diğerleri...
Elbette olsun ama yukarıda örneklemesini yaptığım alanlar öncelenerek.
Bir de ulusal arenaya çıkmadan önce yerel kültürü harmanlayacak ön çalışmalar yapılmalı.
Denizli’yi, bu kenti bilen, anlatan, farklılıkları ortaya koyabilecek kaynak kişilerden yararlanılmalı.
Yerelde iyi çalışılacak ders önce ulusal, daha sonraki yıllarda uluslararası faaliyetlerde marka olmanın yolunu açacaktır.
Not: Bu yazımı aynı zamanda dün yapılan Denizli Sanat Çalıştayı’na da öneri olarak sundum
