Avdanlı Hatice Nine hem ağladı hem konuştu: Sesimizi Türkiye dinlesin – D20Haber
25.04.2024, Perşembe
17 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. GÜNDEM
  4. /
  5. Avdanlı Hatice Nine hem ağladı hem...

Avdanlı Hatice Nine hem ağladı hem konuştu: Sesimizi Türkiye dinlesin

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 16 Mart 2023 Perşembe - 08:42Güncelleme: 16 Mart 2023 Perşembe - 11:06
Avdanlı Hatice Nine hem ağladı hem konuştu: Sesimizi Türkiye dinlesin

Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Avdan Mahallesi’nde doğayı, çevreyi, tarımı ve insan yaşamını tehdit eden açık kömür sahasında Avdan Madencilik çalışmalarını hız kesmeden sürdürürken, yaşananları anlatan Hatice Nine’nin (Kocalar) gözyaşları ile kelimeler birbirine karıştı. 110 dekar arazisinden 70 dekarı kamulaştırma sahasında kalan yaşlı kadın, "Sesimizi Türkiye duysun, Türkiye dinlesin” dedi. Bir bakıma bu ses bölgede aylardır yaşanılanların özeti, çığlığı gibiydi.

• TIKLAYIN | Avdan: Doğanın kalbine vurulan kömür kepçesi -1

• TIKLAYIN | Avdan Muhtarı Kulaç: Biz yandık başkaları yanmasın!

Avdan gezimizde sağanak yağmurdan kaçarken 75 yaşındaki Hatice Kocalar’ın evine düştü yolumuz. Yanan soba, sıcacık çay iyi geldi hepimize. Açlığımızı da ikram edilen saç börekleri ile katmerler giderdi. Mahallenin en yaşlılarından sayılan Hatice Nine’ye artık sorularımızı sorabiliriz diye düşünürken, o başlayıverdi konuşmaya:

"BİZİM KÖYÜ MESKEN TUTTULAR"

"Bize ekin dediler. Sırtıma heybeyi aldım, tohumu saçtım. Ekin yeşerdikten sonra toprağa gömüyorlar. ‘Oturalım bekleyelim’ dedim. Bu sefer jandarma getirdiler, baskına geldiler diye. Alıp gelip taş döküyorlar bizim tarlaya. Karşı geldik mi hemen haber veriyorlar. Karakola döktüler bizi. Karakola var gel, var gel, ifade veriyoruz. E biz tarlamıza gitmeyelim mi? Karga geldiler, bülbül gibi öttüler. Bizim köyü mesken tuttular. Nerdeee? Su şırıltısı yok, kuş cıvıltısı yok. Nerde o ağaçlar? Ağaçlardan kalem de oluyor, defter de oluyor, her şey oluyor. Toprakları kaydırmıyor. İnsan bunları düşünür bir kere.

"(EKİNLERİ GÖMMEYİN) DEDİM, DİNLEMEDİLER"

Geldiler, ‘Şu ekinleri gömmeyin toprağa’ dedim. ‘Hayvanlarımız aç kalıyor, biçelim’ dedim; ‘gömeceğiz’ dediler. Para teklif ettiler. Parayla saadet olmaz. Kimden kime kalmış bu dünya? Sultan Süleyman'a bile kalmamış.

"HA TOPRAK HA EVLAT"

Tarlalarımızı gidip görseniz ne ağaç var, ne dere var, ne tepe var. Hiçbir şey yok. Elime asayı aldım, sırtıma keseyi aldım, yaya gittim de öyle kazandım o toprakları. Çoluk çocuklarımıza koyup gideceğiz. Bu toprağa sahip çıkmayalım de neye sahip çıkalım biz? Ha toprak, ha evlat... Biz topraklarımıza sahip çıkacağız. Toprağına sahip çıkana karşı geldiler, ne diyeceğimi bilmiyorum. Konuşayım diyorum, nefesim yetmiyor. Yazayım desem, defter kalem yetmiyor. Bir kilo altını bir kilo toprağa değişmem, gelir de geçiverir para. Bana para teklif ediyorlar, biz sizin zararınızı verelim diye. zarar verecektiniz, bize önceden haber verseydiniz, başımızın çaresine baksaydık. Başka yerlerden tarla kiralasaydık ya... 14 dönüm ekini gömdüler toprağa. 'Zararınızı verelim' diyorlar. Ben zarar istemiyorum, batmayız biz o zararla; biz toprağımızı istiyoruz.

"BİZİM SESİMİZİ TÜRKİYE DİNLESİN"

Nerde bu dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar? Yürüyelim arkadaşlar sert adımlarla yerler inlesin. Bizim sesimizi Türkiye dinlesin. Bize gelip bir destek olan yok! Nerde bu milletvekili seçilenler, belediye başkanı seçilenler? Hep oy verdik. Bir kere gelip ‘ne yapıyorsunuz, bir şeyler yapalım’ deseler ya... ‘Dur’ desinler bir kere, dur!

"EMDİĞİM SÜT BURNUMDAN GELDİ"

O kadar dertliyiz ki, denize döksem bitmeyecek. Sekiz aydır gördüklerimden anamdan emdiğim süt burnumdan fitil fitil geldi. Eskiden hayvanlarımı otlatırdım oralarda. Şimdi oraya vardın mı kim var belli değil. Hemen hakaret, sonra karakola... Ne oldu? Karşı gelmişiz. Neye karşı gelmişiz, iki kişi neye karşı gelir? Ateş olsa ne kadar yer yakar iki insan?

‘Samanımızı alalım’ dedim ben. ‘İtiraz hakkımız var mahkemede, sizinse sizin, bizimse bizim olsun’ dedim. ‘Etmeyin, yapmayın, samanımızı bari alalım’ dedim. Girdiler geldiler kepçeyle. Bir de "Hatice Teyze bizi dövdü" diye mahkemeye vermişler.

"TÜTÜNÜN BİR YAPRAĞINI KOPARAMADIK"

Tütün diktik, bir yaprağını koparamadık. Avans aldık, avans parasıyla karakola gidip geldik. Bir yanı nohut ekiliydi, onu da alamadık. Yolumuzu bozdular gidemedik, hepsi telef oldu. Zarar marar vermediler bize. Almadım da istemedim de..."

Kesintisiz konuşan Hatice Nine’nin bir anlık duraklamasından yararlanıp sordum "Tüccar sizden avansı geri aldı mı? " diye.

Yanıtı "Alırsa anca alacak. Biz ne vereceğiz? Samanımız telef oldu, tütünümüz telef oldu, nohudumuz telef oldu. Zaten tarlamızın yekûnu orda" şeklinde oldu..

Bu kez "Kaç dekar tarlanız var orada? " diye sordum. Hatice Kocalar, "36 dekar... Ben bu kadar yanıyorum. Allah onları da yaksın. Biz oraya gittikçe şikayet ettiler. İki insan ne yapabilir? kepçeyi havada döndürdü döndürdü, ikimizin ortasına indirdi. Bir de ‘vatan haini’ dedi. Adalet bu mu?" yanıtını verdi.

"Kömür sahasından başka yerde araziniz var mı? " sorusunu da "Var... Sıra yakında oraya geliyor. Bizim 110 dekar yerimiz var, 70 dekara yakın kamulaştırılan yerimiz var şu anda. Genişletmeyle birlikte onlar da gidecek" diye yanıtladı.

KIZILDERİLİ BİLGENİN SÖZLERİNİ ANIMSADIM

Elleri nasır bağlamış, gözünden inen yaşlarla yaşadıklarını anlatan Hatice Nine’nin sözleri Kızılderili bilgenin sözlerini anımsattı bize. Ne diyordu Kızılderili Şef Seattle? "Beyaz adam, annesi olan toprağa, kardeşi olan gökyüzüne alınıp satılacak, yağmalanacak gözüyle bakar. Onun bu ihtirası toprakları çölleştirecek. Her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!"

EMRAH KOCALAR: TOPRAKLARINA SAHİP ÇIKSINLAR

Hatice Nine’nin ardından oğlu Emrah Kocalar ile konuştuk. Avdan'da doğup büyüyen genç eğitimci, "Nedir Avdan'da yaşanan problem?" sorumuza yanıtlarken "Bir kömür işletmesi vardı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Kararı ile kamulaştırma oldu. Şimdi de açık kömür işletmesine geçildi. Bu alanlarda hem doğa katlediliyor hem tarımsal alanlar katlediliyor. Köydeki insanlar da zor durumda. Tamam, şu anda enerji ülke için önemli, çalışanlar da iş buluyor. Ancak bu köyde yaşayanlar da topraklarından elde ettiği gelirle geçimini sağlamış, çocuklarını okullara yollamış. O topraklar, tarlalar bir bir yok olmakta. İnsanlar da göç etmeye başladı. Şehirdeki yaşama nasıl uyum sağlayacak bu insanlar? Tarlalara karşılık aldıkları parayla ne kadar geçimini sağlayabilirler?" diye konuştu.

Avdan ve çevresindeki mahallelerde yaşayanları büyük bir sorunun beklediğini vurgulayan Kocalar, “Genişletme kararı aldılar. Gittikçe büyüyen bir sorun var. İlerleyen süreçlerde muhtemelen daha da genişleyecek. Sadece çevre değil yeraltı suları da etkilenecek. Sorun küçük gibi görünüyor ama geniş pencereden bakıldığında büyük bir sorun bizi bekliyor” dedi.
"Bu bölgede yaşananlarla ilgili bir mesajınız var mı?" sorusuna da Kocalar, "Topraklarına sahip çıksınlar" yanıtını verdi.

SITKI YAVUZTÜRK: HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE HAZIRIZ

Avdan’ın komşusu 500 nüfuslu Narlı Mahallesi’nde devam ettik vatandaşları dinlemeye. 2016’da gittiğimde Narlı muhtarı, bugün ise mahalle sakini olarak yaşamını sürdüren Sıtkı Yavuztürk ile bir kez daha konuştuk.

"Avdan'dan başlayan açık kömür işletmeciliği Narlı'yı nasıl etkiliyor?" sorumuzu Yavuztürk, "Şu anda bizi henüz doğrudan etkilemiyor. Ancak yakınımızdaki Avdan'da termik santral kurulmasına veya açık kömür çıkarılmasına karşıyız. Hukuki bir mücadele yapılacaksa hep birlikte yapmaya hazırız. Narlı’da henüz kamulaştırılmış bir alan yok. Mahallemizde 25-30 yıllık zeytin ağaçları var. Aynı zamanda tütüncülükle uğraşıyoruz. Sadece zeytini etkilemiyor bu kömür madeni işletmeciliği. Tütün olsun, diğer tarım ürünleri olsun hepsini etkileyecek. Kömür madenciliğini istemiyoruz" diye yanıtladı.

HÜSEYİN TOPÇUOĞLU: BURADA YAŞAMAK, TEMİZ HAVA SOLUMAK İSTİYORUM

Narlı Mahallesi sakinlerinden Hüseyin Topçuoğlu da açık kömür işletmeciliğine karşı olduğunu, sahanın genişlemesini istemediğini, 35 dönüm zeytin bahçesi kurduğunu ve bir bölümünden ürün aldığını belirterek, şunları söyledi:

"Maden şirketi sahayı genişletmek istiyor. Açık kazı yapmak istiyorlar, biz de bunu istemiyoruz. Diyoruz ki; arazinin ekolojik durumunu, zeytinlikleri kaybekmek istemiyoruz. Burası zeytinlik, ceviz bahçesi, badem bahçesi. Bu arazinin yüzde 95'i dolu. bunların tahrip edilmesini istemiyoruz. Kömür mü kazacaksın kardeşim, yer altından kazıp git. Şu gördüğünüz saha, onun altı kömür havzası. yeraltından kazıp çıkardılar, zarar vermedi, kimse de müdahale etmedi. Ocak gibi açıp, galeri şeklinde kazacaksa kazsınlar ama bizim arazilerimize dokunmasınlar. Biz burada yaşamak istiyoruz. Ben emekliyim. Yıllardır dışarıda çalışıp döndüm. Arazimde zeytin yetiştirdim. Bir yerim daha var onu da hazırladım, zeytin dikeceğim.

Kömür şirketinin verdiği bir para yok daha. Biz zaten o safhaya girmek istemiyoruz. Vay kiralık olsun, vay kökünden olsun... Ben nereye gideceğim? Ben burada yaşamak istiyorum, temiz hava solumak istiyorum. Kömür değil, ömür istiyoruz biz ömür!

"KÖYLÜNÜN SIRTINDAN DÜŞÜN ARTIK"

Şu manzaraya bakın... Her taraf zeytin, her taraf badem, her taraf ceviz. Nerde bu devlet? Hani benim köylüm diyorlar ya, hani benim yanımda bir devlet adamı yok, bir milletvekili yok, bir bakan yok. Sizin derdiniz ne diyen yok. Buradan çağrı yapıyorum. Gelin görün şu arazileri gezdirelim karış karış, görün. Vicdanınız ne diyecek. Zaten köyün bir avuç arazisi var. Sen bunu da tahrip et. Ürün veren zeytinlikleri tahrip et. Ya dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey? Köylünün sırtından düşün artık. Bizim ceddimiz burada yaşamış, bu toprakların ürünüyle beslenmiş. Bizde aynı şekilde devam etmek istiyoruz, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakmak istiyoruz. Su kaynaklarımızı tahrip etmesinler, biz bunu istiyoruz."

DENİZOLUK MUHTARI İSHAK HARKTI: GENİŞLEME İSTEMİYORUZ

Avdan’ın bir başka komşu mahallesi olan Denizoluk’a da uğradık. Denizoluk’un sınırlarına dayanmış durumda kömür sahası. Sınırlı arazide tarım yapmaya ve hayvancılıktan sağladığı gelirle geçinmeye çalışıyor Denizoluklular.

Muhtar İshak Harktı’ya "Bu bölgede açık kömür işletmeciliğiyle ilgili bir problem yaşanıyor. Denizoluk, Avdan ile sınır, sizi de etkileyecek bu durum. neler söyleyeceksiniz?" diye sorduk. Harktı, "Biz bunun genişlemesini istemiyoruz. Kömürü de istemiyoruz. Tarımsal Kalkınma Kooperatifimiz ful çalışıyor. Bunu heder edip başka nereye gideceğiz? Bizim ekmeğimiz burada. Başka bir şeyimiz yok. Adamın 2-3 ineği var. Yemini, samanını karşılayacak, süt üretip satacak. Yerler ekilmiyor biçilmiyor diye bildirilmiş, yanlış mı doğru mu orasını bilmiyorum tabii. Biz istemiyoruz, köy muhtarı olarak ben istemiyorum" dedi.

KOOPERATİF BAŞKANI BİLİNÇ: TOZU BİTKİLERE ZARAR VERİYOR

Denizoluk Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Halil İbrahim Bilinç de konuyla ilgili "Biz bunu yaşıyoruz zaten. Tozu, toprağımıza ve bitkilerimize zarar veriyor. Domatesten, arpa buğdaya tarım ürünlerine zarar veriyor. Onun için istemiyoruz bunu. Tozu geliyor, tozu... Ondan etkileniyoruz. Sebzelerimiz olmuyor mesela. Tozun çok zararı var. Avdan'la sınırız" ifadelerini kullandı.