DENİZLİ RUHUNU ARIYOR – D20Haber
10.05.2025, Cumartesi
17 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. İbrahim AKMAN
  6. /
  7. DENİZLİ RUHUNU ARIYOR

DENİZLİ RUHUNU ARIYOR

A- A+

Denizli şehircilik tarihi açısından baktığımız zaman belki de Türkiye’de en hızlı büyüyen şehirlerimizden bir tanesidir. Özellikle son 60 yıldır yoğun bir göçe maruz kalmaktadır. Bunu rakamlara döktüğümüzde daha iyi anlamaktayız.

1940 yılında Denizli kent merkezi nüfusu 19 bin 461, 1950 yılında ise 22 bin kişiden oluşmaktayken, günümüzde Denizli nüfusunun 600 bine yükseldiğini görüyoruz. 1950 yılında İstanbul nüfusu 1 milyon 160 bin iken bu oran günümüzde 14 milyon 800 bine yükselmiştir. Sonuç itibariyle; İstanbul aradan geçen yıllarda 13 kat bir artış gösterirken, Denizli’de bu oran 30 kat olmuştur. Bu tabloya göre, Denizli’deki nüfus artışı İstanbul’dan kat kat fazladır.

Tabi ister istemez bu göçlerinde etkili olduğu nüfus artışıyla beraber şehirde yeni yollar açıldı, yeni binalar dikildi, yeni mahalleler oluştu, yeni meydanlar yapıldı. Mimari açıdan hızla büyüyen şehir günün ihtiyacını karşılamak için geçmişini yok etti. Bunu yaparken günün ihtiyacını yeterince karşılayamadığı gibi, geleceğini de tehlikeye soktu.

Tabi bunun için merkezi iktidarlar, dünyanın en iyi şehircilik anlamında mimarlarına sahip olsalar dahi, yukardan emirler vererek, güzel şehirler kuramazlar. Şehir, yaşayan halkın kültürünün, mekanı algılama biçiminin, ekonomik ilişkilerinin, ikliminin, doğal koşullarının sentezidir.

Bölgesel ve yerel kültür, şehir kimliğinin temel öğelerindendir. Merkezi yönetimin ve siyasi iktidarların, şehirler üzerindeki belirleyici etkileri yoğunlaştıkça, meydanları, anıtları, çarşıları, aynı tip resmi binaları ile kişiliğini yitiren şehirler ortaya çıkar. Bundan dolayı şehrimizin aynileşmesini önlemek için, özgün bir mimari ve şehirleşme ortaya koymak gerekir. Bu anlamda şehirde ortaya konulan mimarinin iyi olması, içinde bulunan toplumu yükseltir. Fakat Denizli gibi hızla büyüyen şehirlerde şehrin kimliği kişiliği ve ruhunu bulması çok kolay değil. Ruh deyince aklıma Kızılderili Reis’in hikayesi gelmekte:

“Kızılderili Reis, bir gün etrafındaki 5-10 adamıyla birlikte bulundukları yerden başka bir yere atlarıyla giderler. Yolda atlarını dörtnala koşturarak, çok hızlı bir şekilde 10 kilometre kadar ilerlerler. Atlar çatlayacak kadar yorulmuşlardır. Aynı süratle giderlerken, Kızılderili Reisi, ani bir hareketle, atların gemini çeker ve yanındaki adamlara da “durun” diyerek bağırır. Etrafındaki adamlar şaşkınlık içinde dururlar. Reis atlarından inmelerini ister. Herkes iner. Reis sessiz olmalarını da söyledikten sonra, eğilip, toprağı dinler. Yarım saat bekledikten sonra tekrar toprağı dinler, ayağa kalkıp atına binip, adamlarına “tamam gidiyoruz” der. Adamları da tekrar atlarına binerler. Ama ne olup bittiğine bir anlam veremezler. İçlerinden biri dayanamayıp sorar; Reis’te şu manidar cevabı verir: “Bedenlerimiz o kadar hızlı gitti ki, ruhlarımız geride kaldı. Ruhlarımızı bekledik.”

Bu anlamda Denizli olarak bedenimiz çok hızlı gitti. Fazlasıyla yollar, mahalleler, siteler, binalar yaptık fakat bu kadar büyümeyle birlikte ruhlarımız geride kaldı. Şehrin ruhunu yani kişiliğini ve kimliğini unuttuk.

Güçlü imkanlar güzel şehirler yaptırmaz, görgü ve vizyon güzel şehirler yaptırır. Beton dökmek inşa etmek değildir.

Buradan hareketle, eyyy Denizli bedenimiz çok hızlı gitti, lütfen ruhumuzu bekleyelim.

Selam ve muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları
PABUCUN DAMA ATILMASI
13 Haziran 2018 Çarşamba
AHFEŞ’İN KEÇİSİ
30 Mayıs 2018 Çarşamba
SAATİN ÇARKLARI
16 Mayıs 2018 Çarşamba
ALLAH’IN YERYÜZÜNDEKİ GÖLGESİ
2 Mayıs 2018 Çarşamba
GALİP OLAN ALLAH’TIR
18 Nisan 2018 Çarşamba
TARİH ŞUURU 2
21 Mart 2018 Çarşamba
TARİH ŞUURU
7 Mart 2018 Çarşamba
ORHAN ABİMİZ
7 Şubat 2018 Çarşamba