Yönetimin 2 hatası – D20Haber
25.04.2024, Perşembe
17 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Engin ÜNAL
  6. /
  7. Yönetimin 2 hatası

Yönetimin 2 hatası

A- A+

İlk 10 hafta gösterdik ki Denizli, Süper Lig’de deplasman değil.
İç saha maçlarına bakalım mı?
Beş maç oynandı.
İlk hafta Galatasaray maçı kazanıldı, hepsi o.

Aslında bugünlerin habercisi Konyaspor yenilgisiydi.
Antalya ve Göztepe deplasmanlarından gelen 4 puan ile kayıp avans sayıldı.
Kayseri deplasmanında alınan bir puan yine gerçekleri gizlemeye yetti.
Ama bu ligin acıması yoktu.
Kasımpaşa geldi, yenip gitti.
Bir sonraki hafta en acı tokadı Malatyaspor attı.

O yenilgiyle “Hoca gider, dertler biter” denildi ve Yücel İldiz’in bileti kesildi.
Ama sorun sadece İldiz değildi ki…
Mehmet Özdilek geldi, iç sahada Fenerbahçe ve bugün de Sivasspor çarpıp gitti.
Araya nazar boncuğu gibi Gençlerbirliği galibiyeti sıkıştırıldı, hepsi o.

Bakın tabloya 11 puan yazıyor.
Bunun 8’i deplasmandan.
Bir başka ifadeyle iç sahadaki 15 puanın sadece 3’ünü alabilmiş yeşil-siyahlılar.
12 puanı da 3’er 3’er hediye etmiş bonkör ev sahibi modunda.

Bunları yazdık ki, Denizli’nin deplasman takımları için korkulu olmadığının daha iyi anlaşılması için.
Bu oyun anlayışıyla olmaz da…
Takımın bir oyun kurgusu var mı? YOK!
Takım atağa kalkarken, kim nerede olacak, top kime atılacak bilen var mı? YOK!
Yardımlaşma var mı? YOK!
Rakip sahada pres var mı? YOK!
Orta alandan başlayan savunma kurgusu var mı? YOK!
Defans var mı? YOK!
Golcün var mı? Görünürde var, realite de YOK!
Teknik direktörün A planı işlemediğinde uygulayacağı B planı ve bunu hayata geçirecek zenginlikte kadrosu var mı? YOK!
Bu kadar yok bir arada olunca puan da YOK!

Sorumlu kim?
Parasını verip tribüne maç izlemeye gelen taraftarın…
Gazetecinin…
Eski yöneticilerin…
Para denildiğinde kapıdan çevirmeyen iş insanlarının…
Kısacası bir adres hariç kimsenin sorumluluğu yok.
O adres neresi?
Denizlispor Yönetim Kurulu…

Şunu hemen belirtelim ki birileri yanlış anlamasın.
Denizli, Ali Çetin başkanlığındaki yönetime minnettardır.
Çünkü 10 yıl aradan sonra bu takımı Süper Lig’e taşımıştır.
Zaten bunun teşekkürü birçok vesileyle yapılmıştır.
Fakat başarıda nasıl pay varsa, başarısızlıkta da vardır.
Bu “nankördür” denilen futbolun doğasından geliyor.

Ama yönetim biraz da bugünlerin hikayesini şampiyonlukla biten sezonun sonunda kendisi yazdı.
Evet, Yücel İldiz zor bir dönemde takımın başına geldi, toparladı ve şampiyon yaptı.
İşte orada “teşekkür ederiz” denilerek, yollar ayrılacaktı.
“Vefasızlık yapmayalım” denilerek bir yola çıkıldı.
Ne oldu?
Takımı sezona hazırlayan İldiz, başarısız sonuçların ardından gönderildi.
E hani vefaydı?
Buraya kadar ilk hataydı.

Hatadan dönmek için bir adım atıldı.
Ama o adımda ikinci hataya da yol açıldı.
Mehmet Özdilek’i takımın başına getirmek çare değildi bize göre.
Mehmet Hoca’nın futbolculuğuna hiçbir sözüm yok ama teknik direktörlüğü tam tersi çok başarılı değil.
Çalıştırdığı takımların çoğu bir alt ligi gördü. En sonuncusu Büyükşehir Belediyesi Erzurumspor.
Bu da ikinci hataydı.

Bir teknik adam tribün hangi futbolcuyu istiyorsa ve o da denileni yapıyorsa teslim olmuş demektir.
Tribünler Mehmet Akyüz diye bağırıyor, oyuna alıyor.
Tribünler Recep Niyaz diye bağırıyor, oyuna alıyor.
Tribünler Burak Çalık diye bağırıyor, oyuna alıyor.
E be Hocam, hani senin oyun planın, o plana göre oyuncu seçimin?

Telafisi olmayan kayıplar dönemine giriliyor yavaş yavaş.
Ayrıca kendi evinde kaybetmeye alışan bir takım da taraftarın hoşuna gitmiyor.
Futbolcu ıslıklanır, hoca onu kızağa çeker, kadro dışı bırakılır.
Teknik direktör ıslıklanır, yönetim onu gönderir.
Ama sonunda ıslıklanan yönetim olur.
Tıpkı bugün olduğu gibi koro halinde “yönetim istifa” tezahüratları yapılır.