"25 kuruşa simit yok!"
He valla yok.
Paradan 6 sıfır atarsanız, iktidar oldukları 2002'de de yoktu.
O vakit 20 kuruştu.
E ne oldu da yüzde 4900 arttı simit fiyatı?
Kesin hesaplamalar TÜİK'ten çıkmadı, yoksa bir yerde frene basılırdı.
TÜİK'siz hesap ha, alın size 10 liraya simit!
Ucuz olmayanı anlatmak,
ya da emek vermeden bir şeye sahip olmaya kalkışmak!
Bunlar "3 kuruşa 5 köfte yok" sözüyle vurgulanırdı.
Ama gerçek oldu.
3 kuruşa bırakın 5 köfteyi, 15 liraya 1 köfte bile yok artık günümüzde.
Dillere pelesenk olmuş bir deyim vardı ya hani, "bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" diye.
Valla o 40 yılı artırmakta yarar var.
Çok değil 2020 yılının başlarında bir kilo kahve aldığınız fiyata şimdi en sıradan kafede bir fincan kahve içilemiyor.
E ne oldu da 2024'ün ortasında 1 kilo kahvenin fiyatı 450 lira oldu?
Hani o kurum var ya, onun sihirli hesaplaması olmazsa alın size 40 yıllık hatırı bile yok sayan fiyat tarifesi.
Yemek yiyorsunuz, yanında su olmaz mı?
Hele yaz günüyse...
0,5 litrelik suya adisyonda 20 lira yazıyor.
Bu durumda iç içebilirsen!
Bunlar Denizli'dendi.
Mevsim yaz ya, indik sahile.
Örnek, yaşanmış ve polise yansımış fiyat tarifesinden...
Turist nar suyunu görmüş, "sıcak havada buz gibi iyi gider" demiş, 2 bardağı fondip yapmış.
1200 lira hesap sıcaktan daha fena çarpmış.
Ama elin turisti bizler gibi değil ki...
Fiyatın yarattığı çarpıntıdan kurtulur kurtulmaz polise şikayetini bildirmiş.
Devreye Ticaret Müdürlüğünün girmesiyle fazladan alınan ücretin turiste iadesi sağlanmış.
Belediye ekiplerinin kontrolleri sonrası da büfe bulunduğu yerden kaldırılmış.
"Turist" demişken, kendi memleketimizde gezgin olamasak da müjde (!) diye sunulan da var.
Örnek: Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy…
"Emeklilerimize müjdelerimiz devam ediyor" diye açıklama yapmış.
Devamı;
"Emekliler Yılı kapsamında, halk plajlarımızda emeklilerimize özel yeni bir hizmet sunuyoruz. Girişleri halihazırda ücretsiz olan halk plajlarımızda artık şezlong ve şemsiye hizmetlerimiz de emeklilerimize ücretsiz olarak sunulacak” şeklinde.
Etme, eyleme Bakan Bey!
Bi bak şu emeklilere Allah aşkına…
Vazgeçildi temel ihtiyaçlardan, maaşı kirasını karşılamıyor.
Şezlong, şemsiye bedava olsa ne olacak?
Emeklinin otobüse binecek parası yok ki, deniz kenarına nasıl ulaşacak?
"Ama geliyorum" dedi bugünler.
Avuntularla kandırdı kendini millet.
Mesela;
10 yıl önce neredeyse bir kiloya yakın dondurma alabildiğin fiyata bugün bir külah dondurma almaya rıza gösteriyorsan,
çok değil 7 yıl önce bir damacana suya 9,5 lira öderken, bugün aynı fiyata 1,5 litre suya fit oluyorsan,
2014'te 80 kuruşa yediğin 250 gram ekmeğin bugün 200 grama düşmesine ve 10 liradan satılmasına itiraz etmiyorsan,
12 bin 500 lira emekli maaşının ev kirası etmediğinden sadece yakınıyorsan,
20 bin 776 lira olan açlık sınırına karşı 17 bin 2 lira asgari ücrete talim ediyorsan,
primi yüksek olanların ücretlerini de aşağıya çeken "kök maaş" ucubesine bugüne kadar küçük zam aldatmacalarıyla göz yumduysan,
E sen zaten "yoksullukta eşitlenmeye evet" demişsin ey halkım!
