14 Mayıs için son düzlüğe çıkılmak üzere.
Seçmen, "siyasetçinin heybesindeki vaatler paketinde bugün benim için var?" merakında.
Siyasetçi, "söylemlerimi nasıl oya tahvil edebilirim" derdinde.
Araştırma şirketleri de anketler üzerinden piar yapmanın peşinde.
Kafalarda karışık mı karışık.
Merak deseniz had safhada.
"Hangi yaş grubu daha çok nereye meyilli" bilgisini edinmeye çalışırken, karşıma "ABS" diye bir terim çıktı.
Seçmen?
ABS?
"Ne alakası var fren sisteminin seçimle" demeye kalmadı, merakımı gideren detayı MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat’ın açıklamasında buldum.
Ne miymiş?
Valla fren sistemi falan değilmiş.
Ya?
"ASABI BOZUK SEÇMEN"in kısaltmasıymış ABS.
Bi de bu çıktı.
İngilizcesi "anti lock braking system" olan…
Türkçeye "kilitlenme karşıtı frenleme sistemi" diye uyarlanan…
Ani frenlemede araçların tekerleklerinin kilitlenmesini önleyen ABS, bu seçimde oluvermiş ASABI BOZUK SEÇMEN.
Hayde!
Kim bunlar?
Çoğunluğunu ilk kez oy kullanacak, daha çok da genç diye adlandırabileceğimiz bir kitle.
horlanmaya,
yaftalanmaya,
yasaklarla terbiye edilmeye,
"tür" diye sınıflandırmaya,
hülasa yaşamlarına müdahale edilmesine ifrit olanlar.
Gençliğe yasaklarla "merhaba" diyen, ancak yasaklarla devam etmek istemeyen ASABI BOZUK SEÇMEN’ler ne yapacak?
Mesela "hayde" diyecek mi?
Bi iktidara mı kızgın ASB kitlesi?
Mesela Denizli’de CHP’ye neden kızgın?
İldeki parti önderlerinin didişmesine,
akordu tutmayan müzik aleti gibi ses verilmesine,
sahaya çıkıp çalışıyormuş gibi görünerek yalandan peşrev çekip, sadece kendi reklamının peşinde koşanlara,
"hayde" çekip çekmeme arasında git-gel yaşıyorlar.
Mesela;
Kurullarda görev alacaklarla ilgili listesinin son dakikaya bırakılmasıyla yüzlerce sandığın boş bırakılmasını sorguluyorlar.
"Neyin rahatlığındaydınız son dakikaya kadar?" diye soruyorlar.
Sorumluluğu olanların tamamına "hayde" çekiyorlar.
Bi de üçüncü sırayı kafaya takmış durumdalar.
"Neden fermuar gelip her seferinde Denizli listesinde açılıyor?" sorusuna inandırıcı yanıt bekliyorlar.
Soruyorlar:
CHP’ye ne katacak?
Zaten, ne parti örgütü ona ısındı ne de o listesinde yer aldığı partiye karşı bir aidiyet hissediyor.
E bunda bir sorun yok mu?
Uzayıp giden soruları şöyle bitiriyorlar:
"Hayde" deyin bakalım!
