Çoğu zaman öfke denildiğinde akla kavgaya tutuşmak üzere olan kişiler gelir. Bir taraf bağırır tartışma başlar. Karşı tarafta bu durumun altında kalmaz tepkisini göstermeye başlarsa iş şirazeden çıkacak, kırıcı ve yıkıcı boyutlara kadar uzanacaktır. Trafikte çileden çıkmış şoförler, eşine hakaretle yaklaşan çiftler ve daha niceleri...
Yalnızca sözel ve bedensel şiddet öfkenin tek bir karşılığı olarak görülmemelidir. Psikolojik öfkenin de var olduğunu göz ardı etmemek gerekmektedir. Her bir anımız, her bir hatıramız büyük bir öfke yığınıyla dolu olabilir. Kavga etmeyen tartışmayan çiftlerin birbirlerine olan öfkesi görülmese de hissedilebilir. Birbirlerinin isteklerine nasıl ket koydukları, karşıdakini nasıl yok sayarak öfkesini kustuğunu gözlemleyebiliriz. Ve hatta görünürde gülümserken ona öfkeli diyebiliriz.
Gülümseyen, tenkit etmeyen, önemseyen bir yapı nasıl olur da öfkeli olabilir?
Hayat birçok anıya ev sahipliği yapar. Geniş bir evdir içine birçok hayal, yaşanmışlıklar sığan. Bireyin ruhsal yapısı ise bize farkında olmadıklarımızın bile nasıl derinlerde bir yerlerde saklı olduklarını gözler önüne serer. Umulmadık anda davranışlarımıza, düşüncelerimize yapışacak olan bu yapı hayatımızı büyük oranda kontrolü altında tutar. İnsanın saklı ve sır dolu yönüdür buz dağının altında kalan tarafı. Titaniğini bekler, nazik, anlayışlı ve kavgacı olmayan yapının altındaki, suyun derinlerine gömmek üzere bekleyen sinsi taraf.
Birçoğumuzun hayalleri, hedefleri, arzuları vardır hayata dair. Gerçek olması için çaba harcadığımız, uğraş verdiğimiz. Ancak bu hayallerin bileti bir başkası tarafından kesilmek zorundaysa o biletin değeri olması gerekenden de fazla olacaktır. Hele ki bileti kesenin, titaniğini bekleyen bir buz dağı olduğunu hesaba katarsak. Bileti isteyen için daha da zordur o bilete ulaşmak. Gördüğü ama erişemediği, dokunduğu ama sahip olamadığı…
Kişinin bilinç dışı, buz dağının altında kalan tarafıdır. Görünmeyen, olmadığı düşünülen, ancak yeri geldiğinde karşısındakini yaralayarak en derininden vuran… Bilinç dışı öfke, buz dağının altında kalan buz parçası gibi sinsidir. Görünmez, dokunulamaz, kendisini fark ettirmez. Ancak zamanı geldiğinde ise bir mızrak misali delip geçecektir. Tehlike içerecektir. Karşısındakinin kendini var etme şeklini elinden çekip alacaktır. Ona olan bilinçdışı öfkesini ortaya çıkaracak bunu da görünmez bir kılıçla yapacaktır. Titanik buz dağı ile karşılaşacak karşısındakinin istekleri yok sayılacak, kendini mutlu kılabileceği anlar ve zamanlar yok edilecek, kişinin kendini yeşertmesi engellenecektir. Bilinç dışının tüm bunları yapmasının sebebi tam anlamıyla bir öfkedir.
Eşini sevdiğini söyleyip eşinin onunla bir gece baş başa dışarıda yemek yemesini seveceğini bildiği halde bunu yapmayan kişi öfkelidir. Maddi imkanlarını sonuna kadar kullandığını söyleyen bir ebeveyn çocuklarına ihtiyacı olan bir gülümsemeyi vermiyor ise öfkelidir. Kendi doğrularını bir başkası için diretecek bir gelecek planlaması yapmak öfkedir.
Karşısındakinin elini görünmez bir ip ile bağlayan, keskin bir kılıçla koparan...
