Coronavirüs (COVID-19)...
Çin’in Vuhan kentinde başladı, ölümcül şekilde dünyayı sardı.
Kime, ne zaman uğrayacak belli değil.
Hani bir bankaya, hastaneye, kamu kurumuna gidersiniz ve elinizde sıra numarası vardır. Bilirsiniz sırasının size geleceğini, beklersiniz.
Bu öyle değil.
Bildiğiniz gibi de değil.
Ne uğrayacağı adres belli ne de sıranın kimde olduğu.
Çoklu organ yetmezliğine sürüklüyor sizi.
Birileri tarafından boğuluyormuş gibi nefessiz bırakıyor.
Ve hastane köşesinde,
Siz sevdiklerinizi...
Sevdikleriniz sizi son bir defa göremeden ölüme gidiyorsunuz.
Oysa bu acıyı yaşamamak, yaşatmamak için yapmamız gerekenler bellli.
Her birimizin kaç gün, kaç ay, kaç yıl ömrü kaldı?
Bilmiyoruz...
Ama bildiğimiz bir şey var:
O da başkalarının yaşam hakkına saygı için, hastaysak, hastalığımızı bulaştırmamaya mecbur olduğumuzdur.
Birkaç saat, birkaç gün, hafta, ay veya birkaç yıl daha yaşamak isteyeni hastalıktan uzak tutmak, şevkat göstermek insanlık görevi değil midir?
Bunları yazdık ki, yurt dışından, umreden gelenler 14 gün izole yaşama zorunluluğunu yerine getirsin...
Akrabası, dostu, komşusu 14 gün geçmeden koşa koşa hoşgeldin ziyaretine gitmesin...
Hastalık belirtisi olan saklamak yerine hemen bir hastaneye gidip tedavisini yaptırsın...
Zorunlu olmadıkça kimse evinden çıkmasın...
Korunma kurallarına eksiksiz uysun...
Taşıdığı virüsü başkalarına bulaştırmasın diye.
Bakın bu salgınlar öyle çabucak atlatılmıyor.
Dünyanın bir ucundan diğerine taşınıyor virüsler.
Geçmişte örnekleri var.
Mesela “kara veba”...
1347-1351 yılları arasında Avrupa’da büyük yıkıma yol açtı. Sayı tam bilinmese de 75 ile 200 milyon kişiyi ölüme götürdüğü belirtiliyor.
Sonra insanoğlu “kolera” illetiyle yüz yüze geliyor.
Hindistan’da ortaya çıktı, Güney Asya’dan Akdeniz ve Doğu Afrika’ya kadar uzanan coğrafyada 1817-1824 yılları arasında yaşandı. Kaç insanın ölümüne yol açtı bilinmiyor.
Bilinen ise bu salgının 1817, 1829, 1852, 1863, 1881 ve 1899 yıllarında tekrar yaşandığıdır.
Devam ediyoruz.
Griple boğuştu dünya bir dönem.
1889-1890 yılları arasında “Rus gribi”nde 1 milyondan fazla insan canından oldu.
1918-1920 yılları arasında “İspanyol gribi”, 50 ile 100 milyon arasında insanın ölümüne yol açtı.
1956-1958 yılları arasında “Asya gribi”, 1 milyon kişinin ölümüne neden oldu.
1968-1969 yılları arasında “Hong Kong gribi”, dünyaya yayıldı ve 1 milyon dolayında insanı yaşamdan etti.
2002’de Çin’de başlayıp Tayvan, Singapur, ABD ve Kanada’ya yayılan SARS, 790 can aldı.
2009’da ilk Meksika’da görülen ve Türkiye’ye kadar yayılan “domuz gribi”ni yaşadı dünya. Yitirilen insan sayısı 12 bin 799.
2013’te Batı Afrika’dan yayılan “Ebola virüsü” 11 binden fazla kişi ölümüne sebebiyet verdi.
Görüldüğü gibi salgınların şakası yok.
Coronavirüsün bulaşması 1X5X25X125 diye gidiyor.
Onun için lütfen EVİNİZDE KALIN!
Evde kalın ki, siz de yaşayın, sevdikleriniz de yaşasın.
Yazımızı bitirirken, ilimizdeki yüz binlerin merak ettiğine de değinelim.
Soruyorlar: Denizli’de durum ne?
Bilmiyoruz, bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey valiliğin açıklamasıyla, iki şüpheli vaka olduğu ve bunların tedavilerinin de devam ettiği.
Vakalara yenileri eklendi mi?
Onu da bilmiyoruz.
Coronavirüs ile ilgili açıklamalar Sağlık Bakanlığından yapılıyor ve o açıklamada da illerin isimleri geçmiyor.
Oysa, bilgilendirme kapıları açık tutulmalı.
Ketumluk sosyal medyada dedikodu yapmayı sevenlere yarıyor.
Sağlıklı günler sizlerle olsun...
