KARNEDE ÇOCUĞUNUZA BUNLARI YAPMAYIN! – D20Haber
09.05.2025, Cuma
18 °C / 31 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Havva ALAGÖZ
  6. /
  7. KARNEDE ÇOCUĞUNUZA BUNLARI YAPMAYIN!

KARNEDE ÇOCUĞUNUZA BUNLARI YAPMAYIN!

A- A+

Bir eğitim öğretim yılının daha sonuna geldik. Öğrencilerin bazı derslerden elde ettiği akademik başarı durumlarını gösteren, yıl sonu değerlendirme aracı olan karne gününe az kaldı. Bazı öğrenciler için karne günü gurur ve sevinci çağrıştırırken, bazıları için bu durum tam aksine üzüntü ve kaygı kaynağı olabilmektedir.

O nedenle yazımızda velilerin ve öğrenciler nasıl bir yaklaşım sergilemeleri gerekir ondan söz edeceğiz.

Öğrencilerin kaygı ve üzüntü duyma sebeplerinin başında, ebeveynlerinin karneye gereğinden fazla anlam yüklemeleri gelmektedir. Bu durum hem ailelerin hem de çocukların o gün stresli bir zaman geçirmelerine yol açmaktadır.

Peki karne öğrencinin genel performansını değerlendiren net bir ölçüt müdür?

Herkes tarafından karne verileri başarı ya da başarısızlık diye nitelendirilmektedir. Bu sanıldığının aksine öğrencilerin performanslarını net bir şekilde değerlendiren tek ölçüt değildir.

Çocuğun okuldaki akademik başarısızlığında; kişilik, zeka bireysel farklılıklar, çevresel faktörler ve anne baba tutumlarından kaynaklı öğrenmesinin önündeki engeller göz ardı edilmemelidir.

Tepkisel olarak ebeveynler aynı sınıfta ders gören, aynı öğretmenlerden bilgi alan çocukların sınıf içi ders performanslarının düşüklüğünden yakınırlar. Ama dediğim gibi göz ardı edilen bazı durumlar var ki; onlar da genetik yapı, öğrenciye özgü öğrenme durumu ve eğitim sistemi.

Eğer bir başarısızlık varsa bunun tek nedeni ve kişisi öğrenci değildir. Anlaşılıyor ki karne öğrencinin genel performansını değerlendiren net bir ölçüt değildir.

Çocuğa karşı yaklaşım tarzımız kesinlikle yargılayıcı ve yerici olmamalı. Onu başarısız olarak nitelendirirseniz kendisi de başarmak için çaba sarf etmeyi bırakacaktır.

Küçük bir hikaye bunun en güzel açıklayıcısı olabilir: Bir köpekbalığı uzun süre aç bırakılır, sonra bir akvaryuma konulur. Akvaryum cam bölmeyle ikiye ayrılmıştır. Bir tarafta köpekbalığı diğer tarafa küçük bir balık konmuştur. Uzun süre aç kalan köpekbalığı küçük balığı yemek için eyleme geçer ama cama çarpar. Küçük balığı yemek üzere saldıran köpekbalığı her denemede cama çarptığı için, sonunda balığı yiyemem inancını geliştirir. Bu defa cam bölme kaldırılır ama köpekbalığı bir daha eylemde bulunmaz.

Bu hikayeden de anlaşılacağı üzere, olumsuz eleştiriler çocuğun başarabileceğine olan inancını engelleyecektir.

Yine aynı şekilde öğrenilmiş çaresizliğe bir diğer öykü örneği ise şudur: Uzmanlar, bir pirenin 50 cm sıçrayabildiğini bulmuş ve onları 30 cm’lik bir fanusa koymuş. Pireler, alttan ısı verilen fanusun içinde ısıdan kaçmak için sıçradıklarında, 30 cm’lik fanusun tavanına çarpıp geri dönmüş. Defalarca 30 cm kadar zıplayan pireler, bunu alışkanlık edinmiş ve fanusun tavanı açıldığında 50 cm yerine 30 cm kadar sıçramaya devam etmiş.

Böylece de kafalarını tavana vura vura gerçek kapasitelerini yitiren pireler, 50 cm yerine 30 cm sıçramaya alışmış.

Bu iki öykünün de ana teması; söylemlerimiz çocuğun potansiyelini eleştirici ve ketleyici tarzda olmamalıdır. Öğrenci de hikayedeki gibi ben yapamam eylemi gelişir ve harekete geçemez. Karşı tutum olarak olumlayıcı konuşma yöntemini deneyebilirsiniz.

“Sana inanıyorum ve sana güveniyorum” mesajı verilmeli bardağın boş tarafından ziyade dolu tarafını görebildiğinizi hissettirin.

Her karne dönemi sonunda bazı ailelerde yaşanan gerginlik ve stresin izleri ömür boyunca silinmeyecek yanlışlara ve travmalara neden olabilmektedir. Ailelerin karneyi değerlendirirken takınacağı tavır, çocuğun daha sonraki dönemlerdeki okul başarısını ve motivasyonunu etkileyeceği unutulmamalıdır.

Yukarıda belirttiğim gibi bardağın dolu tarafına bakmalısınız. Değerlendirmeyi iyi notlarından başlayarak yapmalısınız.

Bu değerlendirmede, veli özellikle yıl içerisinde öğretmenlerle yeterince işbirliği yapmamışsa karnenin nasıl olabileceğini önceden kestirebilir.

Yıl boyunca yeterli ilgiyi çocuğuna göstermemiş bir ailenin, kötü sonuçlardan tek başına çocuğu sorumlu tutarak öfkesini ondan çıkarması hiç de adil bir yaklaşım değildir.

Bir sonraki eğitim öğretim yılında öğretmen ile işbirliğinizi artırın.

Çocuğunuzla daha çok ilgilenin ve yanında olduğunuzu gösterin. En önemli özellik huzurun hakim olduğu bir aile ortamıdır. Bunun sağlayıcısı ebeveynler olmalıdır.

Tatil dönemleri iyi değerlendirilmelidir. Tatiller aile içi ilişkileri yakınlaştırma birlikte geçirilen zamanı arttırma yönünde de önemli bir faktördür. Tatilin öğrencilerin dinlenmesi ve eğlenceli vakitler geçirmesi için verilen bir zaman dilimi olduğu unutulmamalıdır.

Aile çocuğunun karnesini başkalarının yanında sürekli olumsuz eleştirmemeli. Empati kuracak olursak, eşinizin sizin yaptığınız bir tamirat işini ya da yemeği başkasının yanında ya da yüz yüze eleştirmesi hoşunuza gider miydi?

Başarısız olduğu dersler ile ilgili yoğun olmayan takviyeler ve tekrarları yaptırın. Tatilini çok fazla ders çalışmayla geçiren çocuk okul döneminde derslerden ve okuldan soğuyabilir. Karnesinin zayıf olmasından kaynaklı çocuğunuzu yaz tatilinde sürekli ders çalıştırarak cezalandırmayın.

Bilgisayar, televizyon, tableti çok fazla kullanmasına müsaade etmeyin.

Kendisinin seçtiği ve okumaktan zevk aldığı seviyesine uygun kitaplarla okuma etkinliği yapın.

Onun kapasitesini bilip kendisinden beklediğiniz ile yapabileceği şeyin doğru orantılı olmasına dikkat edin.

Başkalarıyla kıyaslama yoluna gitmeyin, çünkü her çocuğun bireysel ve bilişsel özellik ve yeterlilikleri farklıdır.

Eğer kardeşi de varsa karneleri birbirinden farklı da olsa eşit ilgi ve özen gösterilmelidir. Dışlamak ve yermek duygusal boşluğa saplanmasına kendisini yetersiz ve değersiz görmesine neden olacaktır.

Okul başarısı iyi tahlil edilmeli ki karnesi kötü bile olsa yaklaşımınız doğru olmalıdır.

Dışsal motivasyonla şartlar koşulmamalı. “Karnen iyi olursa sana şunu alacağım” gibi söylemler onu demoralize eder.

Aldığı başarı karşısında ödüllendirmeler yapılmamalı. Küçük sürprizler yapılabilir ama bunun kendi sorumluluğu olduğunu bilmelidir. Çünkü çocuğunuz çalışma ve başarılı olmayı hediye ile özdeşleştirirse, hediye verilmediğinde çalışmayı bırakabilir ve bunun zor bir etkinlik olduğunu hayatı boyunca kodlayabilir.

Karneler gününü stresli ve eziyetli bir zaman dilimi olmaktan çıkarmak sizlerin elinde. Değerli okurlar, şunu unutmamalıyız ki; karne bir amaç değil araçtır.

Yazarın Diğer Yazıları
DEDİKODUNUN CİNSİYETİ YOK
29 Mayıs 2017 Pazartesi
HER EBEVEYNİN İDEALİ
24 Nisan 2017 Pazartesi