hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
Yıllardır sürüklendiğimiz ruh halidir Hilmi Yavuz’un dizeleri bizi bir güzel özetleyen.
Evet biz hüzünden anlarız en çok, gözyaşından, yürek ağrısından.
Hüznümüz en çok haksızlıktan, hukuksuzluktan, adaletsizlikten, riyakarlıktan gelir.
Laik ve layık olmayan ayakların baş olmasından gelir bir de hüznümüze ne geldiyse.
Ahlakı çıkarılmış dinden, kifayetsiz muhteristen, adaletsiz hukuktan, hak edilmeyen koltuktan, vicdanı terk edilmiş emir kullarından, aça verilen talkından, toka yutturulan salkımdan geldi hüznümüze ne geldiyse.
En çok hüzünden anladık hep ama anladık artık.
Hüznün direnmeye engel olmadığını, ağlarken de yürünebildiğini anladık.
Ağlarken, hüznümüzü beraber yürüdüğümüz bir omuz başına bırakabildiğimizi anladık. Hüznün paylaşıldıkça umuda evrildiğini yürüye yürüye anladık.
Aynı yıldızların altında, aynı toprağın üstünde ve aynı rüzgarın esintisinde, başkası olmadığımızı anladık hüznümüzü yanı başımızdaki omza bırakırken.
Sen kayboldun, ben kayboldum, onlar yok oldu gecenin lacivert hüznünde.
Hüznün umudunda biz doğduk.
Anladık ki madem;
Zaman zalim değil
Hayat hain değil
Dünya daim değil
Aşk acı değil
Saki sen değilsin
Baki ben değilim
Akarız akakta
Döneriz dolapta
Katreyi karafta
Çorbayı çanakta
Tenimizi toprakta
Bırakır gideriz
O vakit neyin derdindeyiz, birbirimizi kırmaya nedir sebep?
Huzurun, birliğin, kardeşliğin, adaletin ve sevginin derdindeysek biz birbirimizin kimsesiyiz.
Bu hüzün kardeşliği tam da 21 Mart etrafında seyretti.
Hep derim 21 Mart dünyanın en ağır günüdür.
Bazı günler vardır dünyayı taşır içinde.
+1 fazlasıyla bize beklentisiz sevmeyi öğretir mesela 21 Mart, Down Sendromu Farkındalık Günüdür. Vicdan ve kalplerinde milyon eksileri olanlara tokat gibidir +1.
Mesela Irkçılıkla Mücadele Günüdür 21 Mart aynı zamanda. Kardeşi kardeşe kırdıran, kendi gördüğü soy kırımı seksen yıl sonra başka ırka aynen uygulayan zalimlikte ve
unutkanlıkta eşsiz beden olan ademoğluna insan olmayı hatırlatmaya gelir 21 Mart.
Bitmez garibimin yükü; Dünya Kukla Günüdür bir de 21 Mart üstelik, büyük biraderlerin, iplerini geçen her gün daha da kısaltarak oynatmaktan bıkmadığı kuklaları izleyen milyonlar, bu kuklaları hiç affetmesin diye gelir zihin takvimlerimizin tam ortasına.
Taşıdığı en güzel yük ise Dünya Şiir Günü’dür.
Şiir, ruhunda sırçadan bir muhalif kalp taşır.
Hayat şiirdir.
Şiir olmasa sokaktaki milyonlar nasıl yazardı sloganları?
Şiir olmasa kim kolayca hatırlardı uğranılan haksızlıkları?
Şiir olmasa söz kalabalığında boğulan anlam nasıl kurtulurdu?
Şiir olmasa yürekte kaynayan isyan nasıl dışarı savrulurdu?
Şiir hayattır.
Denizli 19 Mart’ın utancını şiirle vurdu yüzlere.
Uzun zamandır ilk kez bu kadar kıldan ince ve kılıçtan keskince isyan etti şiirle güzel memleketim.
Şiir Otel’in ev sahipliğinde sevgili Halim Yazıcı’nın öncülüğünde, Denizli Büyükşehir Belediyesi organizasyonuyla ve özellikle kültür müdürü sevgili Mehmet Selçuk’un büyük gayretiyle; PEN, Mimarlar Odası Denizli Şubesi, Pamukkale Filarmoni Derneği, Caz Kedisi Dergisi destekleriyle çok üst düzey bir o kadar samimi, çok muhalif bir o kadar kucaklayıcı enfes iki şiir günü yaşadık.
PEN başkanı sevgili Zeynep Oral’ın ve çok kıymetli konuk şairlerin katılımıyla başımızdan aşağı aydınlık boca ettik.
PEN’in seçimiyle bu yılın dünya şiir bildirisini yazan şair Hilmi Yavuz onur konuğuydu. Sağlık sorunlarından ötürü gelemese de, belgeseliyle ve şiirlerin içinde hep bizimleydi.
Cengiz Bektaş Denizli’ye bıraktığı mimari ve kültürel miraslarıyla, şiirleriyle aramızdaydı.
Denizli kültür hayatında seviye atlamaya devam ediyor. Emeği geçen tüm gönül işçilerine yürekten teşekkür ederim.
Nasıl ki hafıza-i beşer nisyan ile maluldür,
Hayatımızda şiir de isyan ile mamuldür!
NÂZIM HİKMET’e
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız
biz, ey sürgünlerin nâzım'ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
gerek acının teleğinden ve gerek
lâcivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
Hilmi YAVUZ