Kadem Özbay, Eğitim-İş Genel Başkanlığına seçildi – D20Haber
24.04.2024, Çarşamba
18 °C / 34 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAŞAM
  4. /
  5. SİVİL TOPLUM
  6. /
  7. Kadem Özbay, Eğitim-İş Genel Başkanlığına seçildi

Kadem Özbay, Eğitim-İş Genel Başkanlığına seçildi

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 2 Eylül 2021 Perşembe - 20:28Güncelleme: 2 Eylül 2021 Perşembe - 21:10
Kadem Özbay, Eğitim-İş Genel Başkanlığına seçildi

Eğitim-İş’in 28-29 Ağustos’taki genel kurulunda seçilen yönetim kurulu görev bölümü yaptı ve genel başkanlığa beklenildiği gibi Kadem Özbay seçildi.

Eğitim-İş’in 6. Olağan Genel Kurulu’nda oluşan Merkez Yönetim Kurulu, bugün gerçekleştirdiği toplantıya görev bölümünü gerçekleştirdi. Genel başkanlığa merkez denetleme kurulu ve ADD Denizli Şube Başkanı Kadem Özbay seçildi.

Görev dağılımında Genel Sekreterliğe Cengiz Sarıyer, Genel Mali Sekreterliğe Hüseyin Selçuk, Genel Örgütlenme Sekreterliğine Şenol Eyüboğlu, Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreterliğine Orhan Yıldırım, Genel Eğitim Sekreteriliğine Suat Özkolay, Genel Basın-Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreteriliğine Emine Çalık getirildi.

“YENİLENEREK, GÜÇLENEREK ÇIKTIK”

Öte yandan, toplantının ardından yapılan açıklamada, genel kurulların örgütlerin eksikliklerini görme, yenilenme ve güçlenme alanları olduğu belirtilerek, şöyle denildi:

“Biz de 6. olağan genel kurulumuzdan yenilenerek ve güçlenerek çıktık. Emek, demokrasi, özgürlük ve ülkeye sahip çıkma mücadelesinin hep içinde, hep önünde olan örgütümüzden aldığımız güçle bu dönem, mücadelemizde daha güçlü adımlar atmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Hiç kuşkusuz yeni dönemde; Cumhuriyetimizin köklerinden beslenen sınıf ve emek mücadelesinin örgütlü gücü olan Eğitim- İşimizi, hak ettiği yere ulaştırmak, hepimizin görevi olacaktır.

Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitimin askıya alınmaya, Cumhuriyet eğitim sisteminin ve oluşturduğu kültürün tasfiye edilmeye çalışıldığı, Atatürk devrim ve ilkelerinin yok edilmek istendiği bir süreçten geçmekteyiz. Bu ülkede kalbi vatanıyla atan her yurttaş kendi ve ülkesinin geleceğinden endişe duymaktadır. Bizzat iktidar eliyle yapılan saldırılardan payını en çok alan ise yine ve maalesef eğitim ve eğitim emekçileri olmuştur.

Eğitimin giderek piyasaya açılması, tarikatların yasal maskesi olan gerici dernek ve vakıfların ‘protokol’ adı altında eğitime dahil edilmesi, adil ve parasız eğitimden giderek uzaklaşılması, taşımalı ve ikili eğitim utançlarının bu çağda hala devam etmesi, yönetici atamalarında liyakatin artık esamisinin dahi okunmaması, eğitim emekçilerinin şartlarının daha da insanlık dışı koşullara itilmesi, haksız ihraçlar, öğretmeni itibarsızlaştıran politikalar giderek dozu artar şekilde devam etmektedir.

Eğitim emekçilerinin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları emek körü politikalar çerçevesinde her geçen gün biraz daha geriletilmeye çalışılmaktadır. Pandemi sürecinde neredeyse sabah akşam bilgisayar başında, mesai kavramından yoksun bırakılarak çalışan öğretmenlerimiz, ek ders ücreti gibi hak edişlerinden de olmuştur. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşürmediği 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır. Öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırmış, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için eğitim kurumlarında gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen eğitim ve bilim işgörenleri ceza ve sürgünlerle baskı altında tutulmaya çalışılmıştır.

Yüz yüze eğitimin başlamasına sayılı günler kala eğitim kurumlarında tedbir ve hazırlık niteliğindeki adımlar atılmamıştır. Yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan personelin iş güvenliği tedbirleri alınmamış, ihtiyaçları karşılanmamıştır.

AKP'nin üniversiteleri yönetimlerini liyakatsiz biçimde şekillendirerek, ilerici akademisyenleri tırpanlayarak, muhalif öğrencileri fişleyerek şekillendirme politikaları hız kazanmış, üniversiteler bilimsel özgürlüklerini ve kurumsal özerkliklerini tamamen kaybetmiştir.

Ülkemiz, iktidar eliyle inatla sürdürülen yanlış dış politikalar nedeniyle mülteci akınına uğramışken, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle çöken ülke ekonomisinin, bu şartlarda daha da kötü duruma düşeceği tartışmasızdır. Görünen odur ki önümüzdeki süreçte şartlar daha da zorlaşacaktır.

Eğitim-İş’in böyle bir süreçte mücadele alanı içinde olması, emeğimiz, ülkemiz ve ulusumuz açısından çok büyük bir anlam ve önem taşımaktadır.

Cumhuriyet'imize, emeğimize, demokrasimize saldırıların daha da arttığı bu günlerde, mirasçısı olduğumuz devrimci mücadele geleneğinin omuzlarımıza daha fazla sorumluluk yüklediğinin bilincindeyiz.

Emperyalistlere, faşistlere, bölücülere karşı sarsılmadan sergilediğimiz dik duruş, bizim tarihsel sorumluluğumuzdur.

Eğitim-İş, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferlerinin kalesidir. Ve bu kale dimdik ayakta kaldığı sürece Cumhuriyet'in aydınlanma devrimlerine içten ve dıştan yapılan hiçbir saldırı amacına ulaşamayacaktır. Mücadelemiz, ilk kuruluş gününün heyecanı ve yarın ne olacağının bilinciyle sürecektir.”