Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, sağlıkla ilgili güncel konulara değindi. İstanbul’daki özel bir hastanenin yoğun bakım servisinde yatan hastaya yönelik kötü muamelenin kendilerini üzdüğünü belirten Ardıç, olayı kınadıklarını, bu vesileyle sağlık çalışanlarına verilen eğitimin, psikolojik durumunun ve liyakatının ne kadar önemli olduğunu vurguladıklarını belirtti.
“HERKES SAĞLIK ÇALIŞANI OLAMAZ”
Herkesin sağlık çalışanı olamayacağını belirten Ardıç, “Ruhen ve bedenen dayanıklılık ve yüksek ahlak gerektirir. Bu şartlara uymayanların sağlık kurumlarında çalışması engellenmelidir. Aynı zamanda suçun şahsiliğini de hatırlatmak istiyoruz. Bu olay yüzünden ne bir camia ne de bir kurum suçlanmalıdır. Kişiye ibretlik bir ceza verilmelidir” ifadelerini kullandı.
“HASTA BAŞINA 5,5 DAKİKA”
Son dönemde hastaların randevu alamadıkları ve muayene olamadıklarıyla ilgili şikayetlerin arttığını dikkat çeken Ardıç, Sağlık Bakanlığının bu konuya “daha kısa aralıklarla hasta bakmak” şeklinde bir çözüm bulduğunu söyledi. Ardıç, şunları kaydetti:
“Son zamanlarda hastalarımızın hastanelerden randevu alamadıkları, muayene olamadıkları ile ilgili şikayetler artmıştır. Denizli Sağlık Müdürlüğünün sosyal medyada paylaşılan toplantı tutanaklarından anlaşıldığı kadarıyla Sağlık Bakanlığının bu konuda üretebildiği çözüm daha kısa aralıklarla hasta bakılmasıdır. Günlük minimum 70 hasta bakılması istenmektedir. Aynı belgeden anılan hasta bakma saatlerine bölündüğünde bir hastaya 5,5 dakika ayrılması ön görülmüştür. Bu kadar sürede bir hekim ancak hastasına zarar vermemeye çalışabilir. Doğru tanı ve tedavi için yeterli süresi yoktur. Bu kadar kısa sürede doktor- hasta ilişkisi kurulamamakta, hastanın tanı ve tedaviye güveni oluşmamaktadır. Bu da aynı hastanın doktor doktor dolaşmasına defalarca sistemden randevu almasına yol açmaktadır. Aynı zamanda kısa sürede bu kadar çok hasta görmesi hekimlerin bedenen ve ruhen tüketmektedir. Mesleği bırakan, yurtdışına giden hekim sayısı giderek artmasının nedeni para değil bu tükenmişliktir.”
“İYİ HAL BELGESİ ALAN HEKİM SAYISINDA BÜYÜK ARTIŞ”
Yurtdışında eğitim almak veya çalışmak isteyen hekimlerin sayısının arttığını belirten Ardıç, 2010’lu yıllarda yıllık 20 ila 30 arasında hekimin iyi hal belgesi aldığını ancak bu yılın eylül ayı itibariyle bu sayının bin 938’e yükseldiğini açıkladı. Ardıç, “Burada önemli olan nokta, bu belgeyi alanları yarısında fazlası uzman. Eskiden daha çok gençler gidiyordu. Ama artık uzmanlar gidiyor. Bunun sebebi maddi değil. Hekimler açısından büyük bir tatminsizlik var. İnsanlar burada tükeniyor” değerlendirmesinde bulundu.
“KORKAN YÖNETİCİLERİN GERİ BİLDİRİMLERİ İŞE YARAMAZ”
Türkiye’nin kısa vadede uzman hekim sorunu yaşayıp yaşamayacağı ile ilgili soruya ise Ardıç, “Türkiye’nin büyük oranda organizasyon sıkıntısı var. Mevcut sağlık talebinin büyük çoğunluğu muayene kısmına ait. Yatma ve ameliyat kısmındaki sağlık talebi daha sınırlı. Bunu ucuza yapmamız lazım. Sağlık harcamaları artıyor ve devlet bunu ödemek istemiyor. Yani, siz sağlık sistemi kurup herkese sağlık hizmeti veriyorsanız, oluşan değerin karşılığında bir para ayırmalısınız. Bu parayı çalışandan, malzemeden ve binadan keserek yapamazsınız. Büyük sermayelere hastane yaptırıp sonra da tüm bütçenizi oraya ayırarak yapamazsınız. Bütün bunların organize edilmesi lazım. Yapılmayacak işler değil. Sahadan geri bildirim almak zorundasınız. Kendi atadığınız, korkan yöneticileriniz geri bildirimleri hiçbir işinize yaramaz” yanıtını verdi.
