Denizli’nin dünyaca ünlü turizm noktası ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale’de, SİT bütünlüğünü bozacak iki mahkeme kararının ardından açıklama yapan Mimarlar Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu, “Fay hattı yeri değiştirilir gibi SİT alanı değiştirilemez. Mimarlar Odası Pamukkale traverten bölgesindeki mevcut otelleri geçmişte nasıl yıktırdıysa, bugün de yenisinin yapılmasına izin vermeyecektir” ifadelerini kullandı.
“Beyaz cennet” olarak anılan Pamukkale ile Hierapolis Antik Kenti’ni kapsayan bölgedeki SİT kararlarının mahkeme yoluyla bir bir kaldırılmaya başlaması üzerine Mimarlar Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu açıklamaya yaptı.
“KORUMA AMAÇLI İLK KARAR 1980’DE ALINDI”
Antik kent ve Pamukkale sınırlarını belirleyen koruma amaçlı ilk kararın Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 13.12.1980 tarihinde alındığına vurgu yapılırken, 1990 yılında bakanlar kurulu kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiği kaydedildi.
“BİLİRKİŞİ RAPORUNUN BİLİMSEL YANI YOK”
SİT alanı içinde yer alan iki parselin 1. Derece Sit Alanından çıkarılmasına yönelik bilirkişi raporunun bilimsel bir yanı olmadığının belirtildiği açıklamada, antik kent ve traverten çevresindeki yapılaşmanın 1957 yılında Denizli İl Özel İdaresinin oluruyla inşa edilen derme çatma kulübeyle başladığı hatırlatıldı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Eski Eserler ve Anıtlar Kurulunun bilgisi dahilinde olan yapılaşma, sonraları suistimal edilerek daha başka kulübelerin yapılmasıyla sonuçlanmış, sit alanı içinde ki ilk yapılaşma hikayesi böyle başlamıştır. Daha sonra pek çok tartışmanın odağına yerleşecek olan özel ve tüzel kişilikli ruhsata sahip işletmelere ait otellerin hikayesi de 1960 yılından itibaren başlamaktadır. Bu yıllarda inşa edilen altı yapıdan üç tanesi tüzel kişilikli, diğer üçü özel nitelikli ruhsatlandırmaya sahiptir. Tüzel yapıların birisi Denizli Belediyesi tesisleri, birisi Denizli İl Özel İdaresine ait antik havuz çevresindeki otel, diğeri de jandarmaya ait yapıdır. Özel işletmeler ise Mistur, Koru ve Tusan otelleridir.
Otellerin inşası, kent halkının ilgisini Pamukkale travertenlerine toplamıştır. Oteller ve düğün-sünnet etkinlikleri için kullanılan otel salonları, kısa zamanda sorumsuzca sürdürülen mekânsal ve çevre kirlenmesine uğramış, yıllarca bu şekilde faaliyet göstermişlerdir. Travertenler turizme açılmış, konaklama sistemi traverten oluşumlarının tahribatına yol açmıştır. Travertenlerdeki yapılaşma yıllarını hatırlayanlar şimdi yaptıkları açıklamalarda, konuya ne kadar yanlış bir yaklaşım sergilediklerini anlatmaktadırlar. Saffet Emre Tonguç, ‘Pamukkale’deki otellerde 90’lara gelinceye kadar konaklarken pencereyi açınca travertenlerle karşılaşmanın o yıllarda iyi bir şey olduğunu düşünüyorduk. Ama şimdi ne kadar yanlış düşündüğümüzü fark ediyoruz’ diyerek o yılları anmaktadır.
MİMARLAR ODASININ PAMUKKALE MÜCADELESİ
Mimarlar Odasının, Pamukkale’de kültürel ve doğal miras üzerindeki tahribatı tespit edişi ve bu duruma karşı mücadele başlatması 1980’li yıllara uzanmaktadır. Odanın konu ile ilgili görüşü, ören yeri ve travertenleri işgal eden tesislerin kaldırılıp, koruma alanı dışında başka bir bölgeye taşınması, kaldırılan oteller tarafından boşaltılan alanlarının antik kent ve travertenlerdeki doğal haline uygun olarak düzenlenmesi talebidir. Mimarlar Odasının mücadelesinin elde ettiği en önemli kazanım, 1991 yılında Pamukkale Sempozyumu adı altında 3 gün devam eden bilimsel etkinliktir. Bu bir dizi toplantı, Pamukkale’nin oteller işgalinden kurtulmasının çıkış noktasıdır. Toplantıya katılan yaklaşık 40 kişilik etkin grubun arasında Arkeolog Ekrem Akurgal, Mimar Doğan Kuban, Mimar Cengiz Bektaş, Mimar Necati İnceoğlu, Mimar Oktay Ekinci, Yazar Aziz Nesin gibi tanınmış uluslararası aydın kişiler ile Turizm Bakanlığı, Kültür Bakanlığı yetkilileri, TÜRSAB başkanı ve yerel turizm temsilcileri yer almıştır. Üç gün devam eden sempozyum sonucunda otellerin yıkılması gerektiği konusunda görüş birliğine varılmıştır. Sonuç olarak 1996 yılında ilk yıkım işlemi belediye tesislerinde sembolik bir törenle başlamıştır.
Pamukkale’yi korumaya ait temel ilkeler 1991 yılında yapılan “Pamukkale Sempozyumu” ile belirlenmiştir. Pamukkale Koruma Geliştirme İmar Planı da aynı dönemde hazırlanmıştır. Ne var ki, bu plan travertenlerdeki yapılaşmayı ortadan kaldırmayı öngörmemiştir. Mimarlar Odası bu plana karşı çıkmış ve bakanlığın yıkım kararını uygulaması konusunda kamuoyunda ve kurumlar nezdinde itiraz sesini yükseltmiştir. Verilen mücadele sonucunda ilgili bakanlık yetkilileri yıkım kararını uygulamak zorunda kalmıştır.
2000’li yıllarda, Pamukkale Üniversitesi bünyesinde kurulan bir ekip, Cengiz Bektaş’ın danışmanlığı ve Mimar Ahmet Yoldaş’ın yürütücülüğünde, yıkılan oteller bölgesinin planlamasını gerçekleştirmiştir. Yapılan çalışma sonucu yıkılan otellerin bıraktığı alanlar için düzenleme önerileri hazırlanmış, beraberinde ilgili plan revize edilmiştir. Hazırlanan rekreasyon önerilerinin ise büyük bir bölümü uygulanmıştır. Daha sonra, ekibin ‘yerel yönetimin sürece katılması’ önerisiyle planlama yönetimi Denizli İl Özel İdaresine devredilmiştir.
Pamukkale ve Hieropolis Antik Kenti sadece bizim değil, tüm dünyanındır ve korunmak üzere bize emanet edilmiştir. Fay hattı yeri değiştirilir gibi SİT alanı değiştirilemez. Mimarlar Odası, Pamukkale traverten bölgesindeki mevcut otelleri geçmişte nasıl yıktırdıysa, bugün de yenisinin yapılmasına izin vermeyecektir.”