TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Mehmet Öztürk, Soma faciasının basit bir ihmal olmadığını, emekçilerin hayatlarına değer vermeyen politikaların sonucunda 301 madencinin hayatını kaybettiğini belirtti.
TMMOB İKK Sekreteri Mehmet Öztürk, ülke tarihinin en büyük madencilik felaketlerinden olan Soma faciasında hayatlarını kaybeden 301 madenciyi bir kez daha saygıyla andıklarını ifade etti.
Emek sömürüsünün derinleştiğini, esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığını, emek örgütlerinin etkisizleştirildiğini kaydeden Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yalnızca Soma faciasının ardından geçen 11 yılda bile ülkemizde 15 bin 600 emekçi, madenlerde, inşaatlarda, tarımda, ormanda, sanayide, taşımacılıkta, tersanelerde, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmiştir.
Aradan geçen 11 yıl sonunda gerçekler göstermiştir ki Soma faciası basit bir ihmal değil, madencilik bilgi ve birikiminin yok sayılmasının, teknik bilgi ve alt yapı yetersizliğinin, iş güvenliği anlayışının görmezden gelinmesinin sonucudur.
Maden şirketlerinin kârlarını artırabilmek için dayattığı çalışma koşullarının ve siyasi iktidarın emekçilerin hayatlarına değer vermeyen politikalarının bedeli Soma’da 301 madenci hayatlarıyla ödemiştir.
Soma faciası yalnızca AKP iktidarının emek ve emekçileri yok sayan politikalarının değil, aynı zamanda emeğe karşı sermayeyi, emekçilerin yaşamına karşı kar ve rantı koruyarak siyasi iktidara biat eden hukuk sisteminin de bir sonucudur.
Dava süreci boyunca yaşananlar ve mahkemenin verdiği kararla, faciada kaybettiğimiz 301 madencinin acısı üzerine, adaletsizlik ve haksızlık duygusunun daha artmasına sebep olmuştur.
Kamu kurumlarının sorumluluğunu yok sayan, maden şirketin sahiplerinin suçunu hafifleten yargılama süreci sonunda sorumlulara adeta göstermelik cezalar verilmiştir. İktidar tarafından çıkarılan infaz indirimiyle davada 28 kamu görevlisinden 10’u beraat ederken, 18 kamu görevlisi ise 5 ay ila 6 ay 7 gün arasında hapis cezası almıştır.
Soma faciasının sorumluları dışarıdayken, acılı ailelerin gönüllü avukatlığını üstlenen Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı’nın cezaevinde olması, hukukun içinde bulunduğu içler acısı durumun göstergesidir.
Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 301 madencinin ölümünü, AKP iktidarının ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, madenci şirketin açgözlü sahiplerini ve faciaya sebep olan kişileri asla unutmayacağız.
Emeğimi, alın terimiz ve insanca yaşayabileceğimiz bir ülke ve insani koşullarda çalışabileceğimiz iş koşulları için mücadele etmeye hep beraber devam edeceğiz.”