2 Aralık tarihinde aile sağlığı merkezleri ve kamu hastanelerinde görevli hekimlerin başlattığı eylem devam ediyor. Daha önce Denizli İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanan hekimler, taleplerini bu kez de Delikliçınar Meydanı’nda iletti.
“SÜSLÜ SÖZLERİN SAHADA ANLAMI YOK”
Denizli Sğalık Platformu adıana hazırlanan bildiriyi, Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç okudu. Herkesin hızlı, kaliteli ve verimli bir sağlık hizmetine kavuşmasını istediklerini kaydeden Ardıç, “2025 yılının sağlık bakanlığı bütçesi bu ay TBMM Sağlık Komisyonunda kabul edildi. Bütçe miktar olarak bir artışı ama gerçek fiyatlara göre bir düşüşü ifade ediyor. Ama bu düşüş şehir hastanelerine ödenecek kira ve hizmet bedelleri için geçerli değil. Milyarlarca lira süslü binalara, sağlıkla ilgili olmayan taşeron hizmetlere harcanıyor. Sağlık Bakanımızın bütçe görüşmelerinde söylediği süslü sözlerin sahada hiçbir anlamı yok” dedi.
“BİRÇOK KİŞİ İLACINI ALAMIYOR”
Muayene süresinin 5 dakika gibi kısa bir sürede yapılmasının istendiğine dikkat çeken Ardıç, şunları söyledi:
“Hastaneler yığınla insan dolu. Randevu almak bir dert, alsanız bile doktorla ancak 5 dakika görüşebiliyorsunuz. Bu süre de ancak ‘merhaba,nasılsınız’ diyebilirsiniz. Bir ilaç yazdırmak için, basit bir rapor için bile hastaneye gitmek zorundasınız. Reçeteyi alsanız bile eczanede ne kadar fark çıkacağını bilemezsiniz. Birçok kişi çıkan farka parası yetmediği için ilaçlarını alamıyor. Hele emekliler, yaşları itibariyle en çok ilaca ihtiyaç duyan ve en çok mağdur olan insanlar. Bu durumun çözümü Aile Hekimliği sisteminde. Ama masa başında oturanlar her gün yeni bir düzenleme, her gün yeni bir kural ile sanki bir yap boz oyuncağı misali özlük haklarımızla, çalışma hayatımızla, kurumlarımızla, hastalarımızla oyun oynuyorlar. Bizler sahada çalışanlar bu sorunların nasıl çözüleceğini biliyoruz. Ama yöneticilerin yapılan bütün önerilere kulakları tıkalı. Birliğimize, mesleğimize, seçtiklerimize karşı, saygısız bir kayıtsızlık içindeler.”
DEĞİŞEN YÖNETMELİĞE TEPKİ
Son olarak yürürlüğe giren yeni Aile Hekimliği Sözleşme Yönetmeliği’ni de eleştiren Ardıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
En son marifetleri yürürlüğe koydukları yeni Aile Hekimliği Sözleşme Yönetmeliği. Bu yönetmelik alanda çalışanları temsil eden hiçbir kurumun görüşü dikkate alınmadan, yapılan uyarılara, önerilere rağmen uygulamaya konulmuştur. Bu yönetmelik Aile hekimliğinde hasta-doktor ilişkisini paraya dönüştürmektedir. Aile Hekimliğinde de paralı hizmetlerin öncüsüdür.
Aile hekimlerinin antibiyotik, ağrı kesici, mide koruyucu gibi standart ilaçlarda bile doktorluk hakları ellerinden alınmaktadır. Maddi ve manevi olarak hakaret derecesinde koşullarla sözleşmeler dayatılarak iş güvenceleri ortadan kaldırılmıştır. Halbuki, aile hekimlerinin özlük hakları, çalıştırdığı kişiler yönünden statüsü, emeklilik yönünden gelecekleri belirsizdir. Kronik hastaların takiplerinde yazamadıkları birçok ilaç vardır, bu yüzden birçok kişi hastanelere gitmek zorunda kalmaktadır. Üzerlerine düşen nüfus nedeniyle aşırı iş yükünün altında ezilmektedirler Çalıştıkları ortamlar, binalar, gezici hizmet üniteleri acınacak haldedir.
2-6 Aralık eylemlerinin odağında Aile hekimleri için getirilen yeni düzenleme olabilir, fakat getirilen düzenlemenin felsefesi, getiriliş şekli nasıl bir anlayışla karşı karşıya olduğumuz net olarak göstermektedir. Bizler, Her gün şiddet tehdidi altında çalışıyoruz. Parça parça her ay belirsiz bir gelire mahkum ediliyoruz. Depreme dayanıksız binaların içinde hastalarımızla birlikte ölümü bekliyoruz. Emeklilik haklarımız bizi ölene kadar çalışmaya zorluyor. Her gün insan haklarına aykırı bir iş yüküyle boğuşuyoruz. Ne zaman geleceği belli olmayan adaletsiz görevlendirmelerin tehdidi altındayız. Problemlerimizi bugün sizlere aktarmak için bu meydandayız. Çünkü Sağlık Bakanlığında karşımızda muhatap bulamıyoruz. İnanın bizleri mesleğimizi yapmaktan bezdirdiler. Birçok meslektaşımızı ya mesleği bırakıyor yada yurtdışında gelecek arıyor. Bu kararları verenlerin dikkate aldıkları tek şey yapılanlara karşı gelen tepkinin miktarı. Bu çok aciz bir davranış. Düşündüklerini, konuyu bilen insanlarla tartışmaktan korkuyorlar. Sağlık Bakanlığı yöneticilerine sesleniyorum. Yetersizliğinizin sorumlusu biz değiliz. Biz sahada çalışanlar, sorunların nasıl çözülebileceğini biliyoruz. Örgütlerimiz diyalog kurmaya, önerileri tartışmaya hazır. Hem çözüm üretemiyor hem önerileri dinlemiyor hem de yaşananlara gözlerinizi kapatıyorsanız, lütfen yerinizi bu işi yapabilenlere bırakın.1