Islak umut – D20Haber
06.06.2025, Cuma
22 °C / 37 °C Denizli Hava Durumu

Islak umut

A- A+

Ve yalnız, rüzgârın sesini, kendi sevgisiyle daha tatlı bir şarkıya dönüştüren kişi büyüktür, ağız alışkanlığıyla mırıldanandan.
Çalışma, görünür kılar sevgiyi.

Halil CİBRAN- Tanrı Elçisi kitabından

Ağız alışkanlığıyla mırıldanmak, ruhsuz, görev icabı, metazori, yerinde kalabilmek için.
Bazen kendimizin de bazı şeyleri bu şekilde yaptığımız olur kendimizde bile izi kalmadan. Yaptım oldulardır bunlar. Ne bizde keyif bırakır ne yapılan işte hayır. Ama olur arada bir.
Peki ya bunları kurumlar yaparsa?
Yıllardır; yaptım oldular, aman canım bir kereden birşey olmazlar, yersen kardeşim bende bu var, yaparım ulan sen benim kim olduğumu biliyomusunlar yüzünden ikrah getirdik hem resmi işlerde, hem adli işlerde hem spor hem de sanat etkinliklerinde. Ruhumuz karanlıkta çürümeye başladı, cehaletle kokuşmaya! İnce şeylerle karşılaşmak şöyle dursun durup düşünmeye bile mecalimiz kalmadı. Halk ne verirsek yerler kafasıyla, at çiftliğinde eküri haline getirildi.
Oysa kültür yukarıdan aşağı iner. Yönetenin zihniyeti ve kültür seviyesi halkın ruhuna siner. Halk kültürü ayrı konu o zaten araştırmalarla ortaya çıkarılıp pamuklarda saklanması gereken bir hazine. Ama entelektüel seviyede bir sanat hayatı oluşması hedefleniyorsa bu, aklı fikri bu inceliklere basan idarecilerden, siyasetçilerden, seçilmiş ve atanmışlardan gelmelidir.
Kentimde çok uzun yıllardır hele de yirmi küsur yıldır evet pek çok sanat etkinliği yapılıyordu içlerinde çok kaliteli az sayıda olanları tenzih ederim kalanı tabir-i caizse panayır, müsamere kıvamından öteye gidemiyordu. Yukarının kafasına uyan muhafazakâr yazarlar, şairler ve sanatçılar dışında pek farklı soluk duyamazdık. Pek çoğu ciddiyetten uzak, adımız anılsın derdinde olan pek çok etkinlik. Tekrar söylüyorum hakkı verilen bazı etkinlikleri tenzih ederim.
Fakat bu etkinlikler bir lütuf gibi yapılıyordu hani cumbabanın seçim zamanı insanların kafasına makarna paketi fırlatması gibi bir lütufla. İncelik ve nezaketten yoksun, parası olan zenginin kendini yüksek hissetmek için parasını savurarak etrafındakileri alçak hissettirmesi gibi.
Son bir senedir ise hataları, eksikleri olsa da her geçen gün çok daha bilinçli ve düzgün yapılan pek çoğu dopdolu kaliteli sanat etkinliğine tanık oluyoruz. Hatta yetişemez olduk hangisine gidelim diye düşünürken. Organizasyon aksaklıkları, tecrübesizlikler oldu, sıkıntılar yaşandı, kırılmalar, gücenmeler tabii bugüne gelene kadar. Olacak tabii, başlangıçlar hep zordur ama eleştirirken kantarın topuzunu kaçırmamak lazım iyi niyeti gölgelememek lazım.
Ve bu tecrübeler sonucunda 31 Mayıs Cumartesi masal gibi bir gece yaşandı.
Şahane bir Kızılordu Korosu Konseri mi izledik? Hayır izleyemedik.
İzleyemedik çünkü iptal oldu akşam saat 21:15 itibariyle dinmeyen yağmur sebebiyle.
Masal olan neydi peki?
Masal olan daha ana kapı girişinden başlayan nezaketti.
Masal olan organizasyonun kılı kırk yararak yapılmış olmasıydı
Masal olan güvenlik önlemlerinin insanları incitmeden, saygıyla ve herkesin gireceği kapının belirlenmesiyle sistemli şekilde alınmış olmasıydı.
Bilet kontrolünün de aynı anda yapılmış olmasıydı, eksik olmayan gülen yüzlerdi.
Masal olan mis gibi kokan gezici tuvaletlerin bir an bile kirli ve kâğıtsız, peçetesiz kalmamasıydı
Masal olan tiyatronun etrafının kahve kokusuyla şenlenmesi, yiyecek ve içecek arabalarının hizmet için bulunmasıydı.
Masal olan girişte minder ve yağmurluk dağıtılması ve bunun nazikçe yapılmasıydı.
En çok masal olansa konser alanına tüm bu olumlu duygularla giren halkın artık yağmura canının sıkılmamasıydı. Islanıyorduk evet, yağmurluktan içimize su giriyordu evet.
Yağmur hızını artırıyordu evet ama biz hala dinmesini bekliyorduk sabırla ve neşeyle!
Herkes birbirine takılıyordu;
-yüzgeçlerin çıkmış,
-aaa siz badana poşeti mi örtündünüz?
-Ahmet nasıl gitti yahu kahve almaya? Yüzerek!
Ben ve arkadaşlarım dahil hiç kimsenin yüzünde mutsuzluk görmedim. Ne içimden ne dilimden sövmek geçti ki geçmiş zamanda çok usturuplu küfürler savurmuşluğum vardır. Oysa eğlenceye dönüştürmüştük ıslanmayı. Birkaç kişi ıslık falan çaldı ama işte o ağız alışkanlığıyla şarkı söylemek gibi eski zamanlardan kalma diye düşündüm.
Başkan çıkıp kibarca bu akşam yağmurun olmayacağını uzun zaman önce onlarca yerden teyit ederek konsere karar verdiklerini anlatıp özür diledi ve hep birlikte biraz daha beklemeye karar verdik.
Ama olmadı dinmedi mübarek bereket. Bir yandan da sevindik yağdı diye laf aramızda.
Evet keşke bir gün önce iptal edilseydi daha iyi olurdu tabii ki.
Ama biz bu ıslak umudu yaşayamazdık o zaman.
Binlerce insanın 1,5 saat yağmur altında sırılsıklam oturması, espriler üretmesi ve kimseye gönül koymaması bu ıslak umuttandı.
Uzun zamandır ilk defa hoşgörünün ne kadar sıcak bir duygu olduğunu hatırladım.
Tekrar hatırladığımız; halk olarak değer verilmek duygusu yarattı bu hoşgörüyü
Görevini aşkla yapmanın ne güzel sonuçları olabileceğini görmek içimi ısıttı.
Ve iyi niyetin, samimiyetin ve liyakatin hoşgörüyü ne kadar yükselttiğini anladım.
Bir yandan da olması gerekenler yani vatandaş olarak hak ettiklerimiz doğru dürüst yapıldığında mucizeymiş gibi bakmamıza sebep olanlar utansın dedim.
Netice olarak bu masal gibi duyguları bize yaşatan başta sevgili Kültür Müdürümüz Mehmet Selçuk’a ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Nuri Çavuşoğlu’na içten teşekkürlerimi gönderiyorum.
Yapılan işlerde tüm eleştirileri dikkate aldıkları için de seviniyorum.
İnsanın belediyesi, başkanı, kültür müdürü için arkadaşı gibi bahsedebilmesi ne büyük nimetmiş.
Kızılordu Korosu, 10 yaşımdan beri aşkımdır. Onunla kavuşamamak içimi burktu tabii ama illa kavuşacağız bir gün onun yüzü suyu hürmetine ıslanan umutlarımız yine yemyeşil boy verecek.

ACEM-KÜRDÎ
Dinle gülüm dinle sabahı
duyabildin mi
kuşlar şakırken ahengi
yüreğini açizle
yağmurla güneşin çocuğudur gökkuşağı
görebildin mi
sevgiyle süzülen yedi rengi
dansını rüzgârın dalgalarla
hissedebildin mi
tüy gibi basmadan birinin ayağına diğeri
sen de söyle
bak şarkılar bile acem-kürdî
her milletten bir nota
ötekinin dengi
gel
bugün şu anda ilk şarkıyla yeniden
koyalım hayata mihengi
hatırlayalım
huzur neydi
barış neydi
sevgi neydi

Aylin MÜFTÜLER

Yazarın Diğer Yazıları
Kocamektep dokusu
26 Mayıs 2025 Pazartesi
İki kitap
19 Mayıs 2025 Pazartesi
Cam ve gözyaşı
12 Mayıs 2025 Pazartesi
Sahi biz kimiz?
5 Mayıs 2025 Pazartesi
Gülün açma korkusu
21 Nisan 2025 Pazartesi
Öyle bir yorgunluk
14 Nisan 2025 Pazartesi
Kaç 301 lazım daha
1 Nisan 2025 Salı
Şiir isyan ile mamuldür
24 Mart 2025 Pazartesi
Kadın eli değmiş dünya
10 Mart 2025 Pazartesi
D20Haber
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.