Öyle bir yorgunluk – D20Haber
19.04.2025, Cumartesi
13 °C / 27 °C Denizli Hava Durumu

Öyle bir yorgunluk

A- A+

………
Yorulmak istemiyorum bir başıma
sizin de yorulmanızı istiyorum
………….
Söyleyelim sonunda gerçeği
hiçbir zaman çok kafa yormadık
sineklere, develere
benzeyen şu günlere dair
…………..
Benimle yorulmanızı istiyorum
iyi yapılmamış her şeyden
her şeyden bizi yaşlandıran
yıpratmak için başkasını
hazır bekleyenlerden

Yorulalım öldüren
ölmek istemeyen her şeyden

Pablo NERUDA

Yorgunum, bedenim, ruhum, zihnim, kutsal üçlemem en ufak hücrelerine kadar yorgun.
Uykularım uzak anıların yolcusu, fikrim firarda, zihnim zevzekliğin derin kuyusunda. Sesim içime bağırmaktan yaralı, bacaklarım savruk yürümekten halsiz.
Kalbim ah kalbim, iyi düşünmekten hüküm giymiş, Sisifos’un kayasını iyilik dağına çıkarmakla cezalı.
Ülkemi kalbimle taşıyorum, dünyayı hatta evreni. Bu yükle Sisifos’un dağına çıkıyorum, tam ramak kalmışken zirveye, aşağı yuvarlanıyorum; kalbim, içinde ülkem, dünya ve evren!
Her çıktığımda bir masum içeri giriyor, ben düşüyorum.
Her çıktığımda bir yangında insanlık cayır cayır yanıyor, ben düşüyorum.
Her çıktığımda onur, merhamet, liyakat enkaz altında kalıyor, ben düşüyorum.
Bu kadar olmaz artık deyip her çıkışımda o kadarı ve daha fazlası oluyor, ben düşüyorum.
İyi insanları görüp yükseliyorum yine, dipsiz çukur zihniyeti görüyorum, ben düşüyorum.
Evet biliyorum her şey zıddıyla var olur kabul, siyah, beyaz bir aradadır, yingdir, yangdır kabul de;
Tanrı bile şaşkın bu kadar derin çukurlaşabildiğine yarattığının ve yaratığa dönüşebildiğine.
Şeytanı saf dışı bırakmış alicengiz oyunları karşısında başı elleri arasında düşünüyor.
İyinin kazandığı filmler, sokak ortası cinayetlerinin takım elbiseye kapanmış dosyalarını bağlamak için kullanılıyor.Bütün dünya bir olmuş Voltran gibi kötülüğün kahramanını oluşturuyor; sen ayaklar ol, sen kollar, sen gövdeyi oluştur, ben baş olacağım; Voltran, Voltran, Voltran!
“Ben Afrika’yı aç bırakayım, sen Ortadoğu’yu karıştır, sen kuzeye çomak sok, sen doğuyu engelle bu tarafa gelmesin, salla kavanozu, salla, sallamazsan birbirlerini yemezler, işimiz zorlaşır. Bak hani biz bozduk ya dünyanın dengesini işte silahlar, savaşlar, orman yakmalar, ağaç kesmeler, maden aramalar, inşaatlar falan, hah işte bizim yaptığımızdan haberleri yok, insanlık dünyayı ne hale getirdi falan diyorlar. İşte burdan girelim iklim değişikliğini tersine çevircez diye şahane bi yasa yaptık diyelim. Bütün kabahati hayvanlara, tarıma yükleyelim, herkesin ipini elimize alalım he he hee. Bütün Dünya’ya istediğimizi ektirir, istediğimizi yaptırırız. Karbonlu köle nasıl?”
Artık köle olmak için zincire ihtiyaç yok. Karbon bileşenlerindeki molekül zincirleri yeterli!
Her kötülüğün altında travma aramayın, bazı insanlar gerçekten kötü, tercihen kötü demişti birisi.
Yoruldum kötülüğü tercih edenlerden, kötülüğü meslek edinenlerden.
Bilmedikleri cennet uğruna, dünya cennetini cehenneme çevirenlerden de, kandırıldım diyerek kötülükten sıyrılanlardan da!
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabında şöyle diyor sevgili Milan Kundera;
“Diyelim ki 50’lerde Çek savcısı, Rus gizli polisi ve kendi ülke yönetimi tarafından masum bir adamın idamını istemesi için oyuna getirilmiş olsun. Şu an hepimiz saçma suçlamalarla idam edilen adamın masum olduğunu bildiğimize göre savcı nasıl “ benim vicdanım temiz, bilmiyordum, ben inananlardandım” diyebilir. Bu sözlerin ta kendisi değil midir onarılması imkânsız olan suçunun temelinde yatan?”
Kandırılanlardan yoruldum.
Gündemin rulet masası gibi döndürülüp çevrilip durması baş döndürücü!
Haksızlıkla, adaletsizlikle, uydurma suçlarla, parmaklık ardı çocuklarla, biber gazlarıyla meşgulken biz; sınır kapılarının ne kadar açıldığının, yine kimlerin toprağımıza doldurulacağının saman altından karara bağlanmasından yoruldum..
Yorgunum uyanık kalmaktan.
Tek başına yorulmak çok yorucu!
Gelin beraber yorulalım. Sen yorulmazsan, ben yorulmazsam, o yorulmazsa nasıl varırız yeşil ovalara.
Yorulalım, düşünmekten, yürümekten, fark etmekten, el ele tutuşmaktan, kötülüğe dur demekten yorulalım.
İyiliği düşlemekten yorulalım.
Bir tek umudum hala on dokuzunda yeşil ve canlı, henüz yorulmadı ve vazgeçmeyi bilmiyor.
O vaz geçerse örtün dünyanın üstüne toprağı.
Taşına da “Umuttan öldü” yazın.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Kaç 301 lazım daha
1 Nisan 2025 Salı
Şiir isyan ile mamuldür
24 Mart 2025 Pazartesi
Kadın eli değmiş dünya
10 Mart 2025 Pazartesi
Ramazan davulu
3 Mart 2025 Pazartesi
Sanat damarı
24 Şubat 2025 Pazartesi
Sosyal afet
17 Şubat 2025 Pazartesi
Geçici varoluş
10 Şubat 2025 Pazartesi
Ultra ölüm dahil konaklama
3 Şubat 2025 Pazartesi
Ne uzun ölüyoruz
27 Ocak 2025 Pazartesi