Biz, bu topraklarda yani GDO’lu sosyal kavramlarla her tarafı eğrilip, bükülmüş bu memlekette yaşamak isteyen, gerçek medeniyete uzak, Allah’a yakın fanilerin; organik yumurta gibi, bahçe salatalığı gibi, dedemizin yetiştirdiği güvercin gübreli doğal domatesler gibi dik durabilmek, hayatta erimeden, çürümeden ve erkenden ölmeden kalabilmek için bilmemiz gereken pek çok şey var, misal;
*Çarşafı sağlam ekleyebilmek için gemici düğümü ki; yangından kaçarken, karda boğulmayasın.
*Olmayan yangın merdiveninden inme becerisi ki; bir ihtimal sevenlerine kavuşabilesin.
*3 ton kolonun altında, 3 gün gelmeyen kurtarıcı iş makinasını bekleme sabrı ki; umutsuz ölmeyesin.
*Sophie’nin Seçimi’ni defalarca izleyip, iyice bellemek ki; hangi çocuğunu pencereden atıp, hangisini koridordan indirmeye çalışacaksın diye önceden karar vermiş olasın.
*100 metreyi 10 saniyenin altında koşabilmek ki; enkazda sevdiğinin canlı ya da cansız çıkmasını beklerken gidip karnını doyurmak için merkezdeki depodan yiyecek alabilesin.
*Stoacı felsefe eğitimi ki; acı çekmenin, 2 senelik deprem bölgesinde hala daha çadırda, konteynerde, yazın sıcağı kışın soğuğu demeden, çamurun içinde, elektriksiz, susuz hastalık kapmadan yaşayabilmenin bir erdem olduğun idrak edip kafayı yemeyesin. Minicik evladını, gencecik oğlunu, tüm aileni ihmalin cehennemine kurban vermişken takdir-i ilahi diyebilesin.
*Hatta çok iyi stoacı olmalısın ki aileni elinden alan, tepene yıkılan ve yakılan binaların, tedbirsizliklerin sorumluluğunu almamakta edepsizce inat eden yöneticilere sempatiyle bakabilesin.
*Hatta en iyi stoacı olmalısın ki bu felaketlerde bütün suçluları affedebilesin ve sakince gelmeyecek adaleti, bağrına taş basarak sükûnetle bekleyebilesin. Haşa hiç hesap sormayasın, hiç isyan etmeyesin, hiç peşine düşmeyesin, devletimiz var olsun, evladımız yok olsun diye diye sineye çekesin.
Evet biz bu eğitimleri almalıyız bu memlekette yaşayabilmek için.
Bu kinayeli, taşlamalı tedbir ve eğitim önerilerinden sonra anlatmak istediğim şu aslında;
Bu memlekette bizi bizden başka kurtaracak yok! Kendimizden başka dostumuz yok, sırtımızı dayayacak, bizi düşünecek ve bizim için çalışacak bir yönetim yok. Bizde yönetimin adı bumerang çünkü attığı hep kendisine dönüyor ve karşıda bir yankı bulmuyor.
Bu sebeple ve dostlar vesilesiyle karşıma geçen hafta ADA olarak kısaltabileceğimiz
Afet Dayanışma Ağı adında şahane bir sivil toplum kuruluşu çıktı.
Tam anlamıyla herkes kendi başını kurtarabilsin mantığıyla başlama noktasını belirleyebileceğim bir oluşum bu.
Tamamen gönüllülük esasına dayalı ve daha henüz bir dernek vasfına bürünecekler.
14 haftalık yani haftada 1 gün online olarak katılacağınız 1-2 saatlik eğitimlerle özellikle deprem, yangın ve sel felaketlerinde sırasıyla;
*Kendinizi
*Yakınlarınızı
*Ev hayvanlarınızı
*Özel bakım isteyen yakınlarınızı
*İşitme, görme, yürüme engelli yakınlarınızı
*Apartman sakinlerinizi
*Mahallelinizi nasıl kurtarıp, koruyabileceğinizi,
afet öncesinde evin içinde ve kişisel olarak alınması gereken önlemleri,
afet sırasında yapılacak olan hayat kurtaran işleyişleri planlayıp, herkesin bilmesini sağlamayı,
afet sonrasında mahalle bazında da sakinleştirme, yiyecek, içecek tedariği, profesyonel kurtarıcıların ayağına pranga olmak yerine işlerini kolaylaştırıcı yardımcılar olabilmek gibi destek çalışmalarını öğreniyorsunuz.
Bu online eğitimler sırasında dahil olduğunuz il grubunda uygulamalı dersler de veriliyor gerçeğe çok yakın olarak.
Hedef, kurtarmak değil aslında, kurtarılacak hale gelmemek için neler yapabileceğimiz ilk etapta.
Ama ardından tabii ki hep birlikte kurtulmak bir felaketin içine düştüysek.
Ben iki akşam online tanıtımlarına katıldım. Bu kadar yoğun gönüllü çalışmaya şahit olmak gözlerimi yaşarttı doğrusu. Çok net anlatımlarla, sizin kahramanlığa soyunup, kendinizi ve çevrenizi ateşe atmanızı da önleyecek şekilde zihninize sokuyorlar nasıl davranılması gerektiğini.
Bu eğitimi aldıktan sonra yakınlarınıza, arkadaşlarınıza, mahalle komşularınıza da aldırıyorsunuz ki öncelikle bir oksijen maskesini kendimize takalım sonra çocuğumuza da takabilme gücümüz olsun!
Ben bu eğitimi mahalle muhtarımla da paylaşıp tüm mahalleliyi bilinçlendirmek niyetiyle eğitime kaydoldum, siz de paylaşınız, muhtarlar çok etkindir bu konularda hem de yeniden mahalleli olmak için bir fırsattır.
Biz AKUT ya da AFAD gibi profesyonel kurtarıcıların işlerin yapmak değil, işlerini arka planda kolaylaştırmak için bunları öğreneceğiz.
Bize bizden başka el uzatacak yok kuyudan çıkarmak için madem, madem bu iktidarlarla bu memlekette ultra ölüm dahil konaklıyoruz, öyleyse biz de birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için varız iktidar hariç!
Şakası yok doğanın. Kendiniz, aileniz ve sevdikleriniz ve insanlık için bu büyük adımı atın!
AFET DAYANIŞMA AĞI sayfasında “Ekibimize Katıl” sekmesini tıklayıp formu dolduruyorsunuz zaten sizinle iletişime geçiyorlar.
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak
bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim
Nazım HİKMET RAN