Benim cennetimin Güzelçamlı olduğunu dünya alem öğrendi ucunda bakla ıslanmaz kalemim marifetiyle. Uzun yıllardır her yaz ve bahar sık sık giderdim ve her gidişimde daha çok bağlandım bu mavi saçlı uzun boylu, geniş kumsallı sahile. Aradığım; mavinin yeşilin eteklerine kapandığı, yeşilin maviyi gölgesinde uyuttuğu bir huzurdu. Gürültü ve kalabalık, her şey dahil huzur hariç oteller çocukluğumdan beri beni cezbetmedi. Mavimi, yeşilimi paylaşmaktan pek hoşlanmıyorum, olabildiğince onlarla baş başa kalmayı seviyorum. Kaldığım süre içinde mecbur kalmadıkça araba kullanmıyor her yere yürüyorum.
Her sahil kasabası gibi yazın göbeğinde biraz çekilmez oluyor. Trafik keşmekeşi, sıcakta arabanın içinde saatlerce beklemek, marketlerde anlamsız kuyruklar, lokantalarda kısa günün kârı yaz tarifesi fiyatlar ve berbat lezzetler, sorumsuz çokluğun getirdiği pislik, belediyenin çaresiz ve yetersiz kalışı, su kıtlığı, her santimetrekarede insan yığını, plajlarda gereksiz bir samimiyetle oturmak zorunda kalmak ve benzeri tatsızlıklar mavinin bedeli olarak ödeniyor.
Bu yıl kendime bir güzellik yapıp kışın da gittim sık sık fırsat yaratarak. Dedim bu işte; sessizliğin sesi. Sakin ve tenha sahil, seyrek insan, yoğun duygu ve huzur!
İnsan seyrelmesi, köpek ve kedilerin aç kalması anlamına gelmiyor burada. Çünkü her evin önünde bir kap mama ve bir kap su bulunuyor. Yazın beklenen tatilci işgalinden zarar görmesinler diye de caddelere “kedi-köpek çıkabilir” dikkat levhaları koymuşlar, çok hoş!
Bence yeşilin ve mavinin olduğu yerlere daha çok “Dikkat! İnsan girebilir!” levhası konmalı.
Ülkemin kalabilen sayılı temiz hatta mavi bayraklı denizinde ve en uzun sahilinde bu yıl belediyenin bir tek şemsiyesi, tesisi, tuvaleti, duş kabini YOK!
Özel şirketlere kiralamışlar koca sahili ve tuvalet 20 TL! Korkumdan şezlong ve şemsiye fiyatını sormadım bile. Daha korkuncu tam sahilin ortasına su motoru ve benzeri su sporları tesisi oturtulmuş yine özel tabii! Bu katil motorlar çoluk çocuğun rahatça yüzdüğü, oynadığı sahilde vızır vızır tehlike saçarak cirit atacaklar öyle mi?
Tuvaletimiz yok, kabinimiz yok, hiç olmazsa ucuza çay içebileceğimiz bir semaver bile yok ama su sporu tesisimiz var!
Belediye neden vardır, halka hizmet için vardır, bulduğu her boşluğu özele kiralasın diye yoktur.
Sahilini, çevresini, insanını, hayvanını korumak, kollamak ve sorunlarına çözüm bulmak için vardır.
Ama ülkemde rant kuyusudur belediye, çek çek bitmez sanılır içindeki su. Sonra bir gün kuyu kuruduğunda, memleket zaten ölmüştür.
Denizli için de söyledim ve söylüyorum hep çevrecilik, çevre bilinci; çekirdek kabuğunu çöp kovası bulana kadar cebinde taşıyan nesiller yetiştirmekle olur evet ama şimdi de çözüm ağır cezalar olmalıdır. Dronlar büyük olanak yaratır bunu takip etmek için. Yeşilin mavinin kirlendiği bölgelerde uçur dronları,kes yakaladığına sağlam cezayı ve ilan et bütün sosyal medyada ceza kesileni ve ceza miktarını. EDS’ler nasıl frene basmamıza yarıyorsa bu da yarayacak.
Biz ödülle değil cezayla akıllanabilen bir milletiz maalesef. Yani yeni nesilleri düzgün yetiştirene kadar en azından!
İnsan, betonu üstüne çekmiş yaşayan bir ölü haline geliyor rant kuyusunun etrafında.
Betonda yüzemezsin ki!
Şahane evlerin olsun istemediğin kadar, yürüyecek sahilin kalmazsa, tırmanacak dağın olmazsa, kuşlar ağaçlara konmazsa, toprakta ağaç kalmazsa, otun çöpün yetişmezse ne yiyeceksin, nerede nefes alacaksın, suyun olmazsa ne içeceksin?
Betona gömünce ömrünü buna yaşamak mı diyeceksin?
Hadi kendini gömdün beni de peşinden sürükleyeceksin ve doğmamış çocuklarını da!
O zaman katilsin sen!
BULUŞMAK ÜZERE
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege Denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylimeylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt Meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
Can YÜCEL
