Ne değişir – D20Haber
17.05.2024, Cuma
16 °C / 32 °C Denizli Hava Durumu

Ne değişir

A- A+

“Evet unutulacağız. Yazgımız böyle yazılmış, elden ne gelir. Bize ciddi, önemli hem de çok önemli görünen şeyler, gün gelecek ya unutulacak ya da önemsiz görünecek. İşin ilginç yanı, gelecekte neyin önemli ve yüksek değerde, neyin zavallı ve gülünç sayılacağını bugünden hiç bilemeyişimiz(….)
Bize böylesine olağan görünen şimdiki yaşamımız da gün gelecek tuhaf, yakışıksız, budalaca, pek de temiz olmayan ve hatta belki günahkar bir yaşam olacak…”
Anton ÇEHOV

Böyle demiş Anton Çehov, Üç Kızkardeş oyununda.
Ciddi görünenler belki de cidden komik gelebilir devir değiştikçe.
Yani 17. yüzyılda lazımlıkların sokaklara dökülmesi, insanların ayda yılda bir yıkanmaları şimdi bize iğrenç; taktıkları peruklar, giymesi saatler süren kıyafetler ve basit dedikodular ise komik ve saçma gelebilir.
Espri anlayışı, zamanın şartlarına göre değişebilir. Teknolojinin getirdikleri ile birlikte şaşırdığımız, hayret ettiğimiz gösterilerin şekli şemali başkalaşabilir.
Sinemadaki bilgisayar marifetiyle kendimizi içinde hissettiğimiz üç boyutlu filmlerden sonra
Charlie Chaplin’in ying-yang sessizlerine pek gülemeyebiliriz.
Suçlara göre verilen cezalar değişmiş olabilir. Basit bir hırsızın meydanlarda ipin ucunda sallanmasını artık çok ağır ve insafsız bulabiliriz.

Lakin değişmeyen hatta belki daha kötüye evrilen pek çok şeye de değişmeyen bir nefretle lanet okumaya devam edebiliriz;
Açlıktan ekmek çalan bir lokmacık çocuğu hapse atana,
tecavüzcü katili serbest bırakana,
kadını erkek zulmünden koruyamayan ve oldurulmayan adalete,
hayvan katiline iyi hal indirimi verene,
zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan ikiyüzlü sistemi bilerek değiştirmeyenlere,
hırs ve çıkar uğruna savaş çıkarıp, kurtarıcı rolünde sömürüye devam edenlere,
bu uydurulmuş savaşlarda askeri, sivili, çocuğu paramparça edenlere,
devlet korumasına verilen çocuğun korunamamasına,
hatta bizzat devletin memuru tarafından tecavüze uğramasına,
yeşilin talanına, betonun şahlanmasına,
yalanın, dolanın, hırsızlığın en tepelerde yapılıp, en altlarda alkışlanmasına,
hep bana hep banaya,
Bazı ülkelerde bilerek cehaletin tavan, bilimin dip yaptırılmasına…

Sayarım daha soluksuz da yorulursunuz. Yani değişmeyen çok şey var eskiden ciddiye alıp da şimdi komik bulamadığımız.
Hayat ciddi bir şey öldüğümüz güne kadar.
Bu ciddiyet neşe içinde de yaşanabilir ve o zaman hayat bayram olur. Neşe içinde yaşamak ciddiyetsiz yaşamak değildir yani.
Bu da ancak adaletle, eşitlikle olur.
Çok yıprandı bu kavramlar kabul, içleri boşaltılmaya çalışıldı ve hala çalışılıyor kabul.
Hala ölümün adı ecel değil kabul.
Hala daha ölmüyor, öldürülüyoruz; trafikte, savaşta, tecavüzde, kavgada, terörde, zorlandığımız intiharda, kabul de;
Yaşamak, ölüme direniştir.
Yaşamak, haksızlığa boyun eğmeyiştir ki hayatın özünde haksızlık yoktur aslında, insandır bunu kendine yapan.
Yaşamak, insanca yaşamak umuttur.
Yaşamak, insanca yaşamak sevmektir.
Yaşamak, insanca yaşamak birliktir.

Lanet okuduklarımızı iyileştirmeye uğraşmak da mecburdur.

Kanada’da açlıktan ekmek çalan yaşlı bir adama hakim 5 dolar ceza vermiş. Ardından demiş ki;
“Senin cezanı onadım ama bu parayı veremeyeceğini bildiğim için senin yerine 5 doları ben ödüyorum. Ve siz bütün izleyenler, bu adamın aç kalmasından hepiniz sorumlusunuz bu yüzden hepinize 5’e dolar ceza kesiyorum.” Toplanan bütün parayı da yaşlı adama vermiş hakim.
Mesele budur. Dünyadaki iyi ve kötü her şeyden hepimiz sorumluyuz.
Bu yüzden birine yapılan haksızlığın ceremesini beriki çekiyor.
Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için demediğimizden.
Başkasının derdini dert edinmediğimizden!
Bizden sonra tufan değil oysa ki!
Tufan biz içindeyken tufan!

ARAFTA
Ah dünya
ahhh dünya
oyalanmaya geldik güya
gitmek mi zor kalmak mı,
Araf’ta mı biter bu rüya?

İçim huzur, dışım çukur
ölenle ölünmez ya
öleni seyretmek değil mi riya?

Bir yanım şükür,bir yanım küfür.
Tek tarafı felçli insanın
sol yanı ateş, sağ yanı küldür.
Kendime dönsem bir türlü,
aleme sövsem başka.
Kendimi mi kurtarsam
dünyayı mı aşkla?
İnsanı mı kurtarsam şeytandan,
Tanrı'yı mı insandan...
Biter mi bu rüya Araf’ta...

Aylin MÜFTÜLER

Yazarın Diğer Yazıları
Etimoloji
13 Mayıs 2024 Pazartesi
Belki yine
6 Mayıs 2024 Pazartesi
Ölüm gibi bir şey
29 Nisan 2024 Pazartesi
Apolitik kuşak
15 Nisan 2024 Pazartesi
Eflatun saçlı kız
8 Nisan 2024 Pazartesi
Günaydın Türkiyem
1 Nisan 2024 Pazartesi
Vermek
25 Mart 2024 Pazartesi
Tanrıça azledildiyse
11 Mart 2024 Pazartesi
Dermanı içinde
4 Mart 2024 Pazartesi
İnsan ne için yaşar?
26 Şubat 2024 Pazartesi