Eller günahkâr, diller günahkâr
Bir çağ yangını bu bütün, dünya günahkâr
Masum değiliz, hiçbirimiz
Sezen AKSU
Hiçbirimiz masum değiliz.
Masumiyeti çocukluğumuzla beraber yitirdik. Bilge olmaya çalışırken cehaletten öldük ve çocuğun kaybettiği masumiyeti ararken bulduk kendimizi. Masumiyeti bulduğumuzu sandığımız anlar aslında kendimizi akladığımız sütte boğulduğumuz anlardı. Hep biz ak sütler içindeydik hep başkası, başkaları, başka ülkeler, başka milletler, başka yöneticilerdi kara olan.
Biz ennnndik her zaman, hepimiz, her birimiz hep böyleyiz.
Karşıdakinin çubuğunu hep suyun altında görüyoruz, kırılmış gibi yani. Kantarımızın topuzu da hep karşıya yumruk olarak çalışıyor. Kendi milletimizin ırkçılığı terör karşıtlığı ama başka milletlerin ırkçılığı insanlık dışıdır mesela! Başka ülkelerdeki kadına yapılan haksızlığa bağırırken, kendi ülkemizde din der, töre der, gelenek der susarız.
Başka ülkelerin alaşağı edilmiş tiranlarına, diktatörlerine oh çeker, alkışlarken, kendi tepemizdeki yumruğu görmezden geliriz.
Kendi başımıza gelene kadar hep kötü başkasına gelir sanırız. Kendimiz masumuz ya bize bişeyolmazcılıktan gelir başımıza ne gelirse. Kendimize müslüman olma hakkı tanırız kendimize sadece.
Ne gelirse başımıza aslında hep sarı öküzü vermemizden ötürüdür.
Keserimiz hep kendimize yonttuğundandır hiç birimizin masum olmaması.
Kendi köpeğini pamuklarda büyütürken, sokak canlarına yapılan zulme, çıkarılan idam fermanlarına sesini çıkarmayan ne kadar masum olabilir?
Kendi evladına varını yoğunu satıp savıp bir şehzade hayatı sunarken, tarikat yurdunda sıkışıp kalan, açlıktan ders çalışamayan gençler için, yurt asansöründe sorumsuzluktan can veren gençler için kılını kıpırdatmayana masumiyet madalyası mı takalım?
Hayatları bitiren deprem Hatay’da olunca alevileri, süryanileri cezalandıran;dönümlerce ormanı içinde canlarla beraber kavuran korkunç yangınlar İzmir’de olunca gavurları cezalandıran bir Tanrı olduğunu savunan vicdansızlara mı masum diyelim şimdi?
Tecavüzden, terör bombasından, açlıktan bir çocuk öldü dediğimde, kimlerdenmiş diye sorma cüretini gösterene mi masum diyelim?
Savaşı maç izler gibi ekrandan izletip, pirinç paketine sığdırılmış çocuk parçalarını sadece bir satır haber olarak algılatanlara mı masum diyelim?
Kim masum?
İnsanlar ikiye ayrılır masum olmasalar da;
İyi insanlar ve kötü insanlar.
Kötülük kötüdür.
“Eski uygarlıkların yaşamın idaresine ilişkin bilgeliği, ne yapılması ve ne yapılmaması gerektiğine dair belirli ahlaki öğretilerden başka bir şey değildi. Nitekim bu basitlik içerisindeyken, insanlar çok daha iyiydiler zira daha bilgili hale geldikçe iyi olmaya daha az özen göstermeye başladılar. O yalın ve açık erdem şimdi karanlık ve girift bir bilime dönüştü ve bizlere yaşamaktan çok tartışmayı öğrettiler. Kötülük basit olduğu sürece ona karşı basit çözümler getirmek yeterliydi fakat kötülük şimdi kök saldı ve yayıldı. Dolayısıyla artık daha kuvvetli çözümlere başvurmalıyız.”
Diyor sevgili Seneca MS 1. Yüzyılda.
Dürüstlük tüm bu daha kuvvetli çözümlerin ana besinidir fikrimce. Tüm kötülükleri tarafsız gözle algılamak için dürüst olmak ilk şarttır. Taraftar değil, dürüst olmak; desteklediğimiz siyasi partiler, ailemiz, dostlarımız, tuttuğumuz takımlar, dünyada olup biten her şey ve en çok da kendimize karşı dürüst olmaktır haklıyı, hakkı savunabilmenin ilk şartı.
Sevgili Seneca bunu da çok güzel tanımlamış şu cümleleriyle;
“Yaptığımız her işte dürüstsek, isterse bütün dünya bunları bilsin; ancak böyle olmaması halindeyse, bunu ben bildiğim sürece başkalarının bilip bilmemesinin ne önemi var? Ne acınacak haldedir kendi tanıklığını hiçe sayan!”
Ve dürüst olduğumuz sürece yapılan tüm kötülükleri tarafsız görür ve ortadan kaldırmak için birlikte hareket edebiliriz. Kötü tüm dillerde, tüm dinlerde kötüdür. Kötülüğün dili, dini ve cinsiyeti olmaz.
Kaybettiğimiz masumiyeti bulmanın tek yolu dürüst olan iyilikten geçer.
ZAMAN KIRINTILARI
……..
……………
Yüzüyoruz
İpi kopmuş uçurtmalar gibi
Biz uzak seyircisi Bu aydınlık oyunun
Birdenbire bulanlar içlerinde
Gülüncün sırrını
Ne kadar benziyoruz şimdi
Aynı tezgahtan çıkmış testilere
Bir şey, bir şey kaldırdı bütün ayrılıkları
…….
…………..
Ahmet Hamdi TANPINAR