İnce şeyler – D20Haber
09.05.2025, Cuma
17 °C / 33 °C Denizli Hava Durumu

İnce şeyler

A- A+

Geçen hafta unutulmuş ince şeyleri hatırladık biz.
Nahif, sırçadan, zarafetten ve yürekten mütevellit şeyleri!
Sevgili Gülten Akın’ı haksız çıkararak ince şeyleri düşünmeye vaktimiz olabildiğini hatırladık.
İstersek eğer, etrafımızı çirkin ve kocaman kirli bir el gibi kuşatan nobranlıktan, kabalıktan, hoyratlıktan ve yontulmamış cehaletten incelikle sıyrılabileceğimizi fark ettik.
Birbirimizi uzun saplı zarafet kaşıklarıyla besleyebileceğimizi gördük.
Hani bir mesel vardır;
Adıyok ülkesinde yan yana odalarda iki kocaman kazan çorba hazırlanmış ziyafet niyetine. Etrafına oturttukları insanların ellerine çok uzun saplı kaşıklar verilerek karınlarını doyurabilecekleri, istedikleri kadar da yiyebilecekleri söylenmiş. Birinci kazanın başındakiler başlamışlar çorbaya kaşık sallamaya. Başlamışlar ya doldurdukları kaşıkları bir türlü ağızlarına götüremiyorlar çünkü kaşığın sapı çok uzun. Daha kazandan çıkarıp kendine döndürürken dökülüyor, ağzının uzağına bile uğramıyor. Suratlar beş karış odadan sanki cenaze çıkmış! Aradan saatler geçmiş insanlar açlıktan bayılmak üzerelerken yan odadan neşeli gülüşmeler, tatlı tatlı sohbet sesleri gelmeye başlamış. İlk odadan biri “ ben gidip bakacağım bu nasıl olur arkadaş biz böyle aç onlar şen?” deyip kalkmış yan odanın kapısına yanaşmış hafifçe aralamış ve gözlerine inanamamış;
Bu odada insanlar kaşığı çorbaya daldırıp güzelce dolduruyor ve tam karşısında oturan insanı besliyorlarmış. Herkes karşısındakini beslediği için de kimse aç kalmıyormuş.

Yani bu meselin meselesi inceliklere pek yakışır;
Kendimizi şişirmek yerine karşıya ince bir iltifat etmek,
Sabahları günaydını kendimize saklamak yerine demet demet sokaklarda dağıtmak,
İncecik duygulu şarkıları yüreğimizden gelerek söylemek,
Bağırmaktansa tüm bedenimizle dinlemek,
Dövüşmektense sakin sakin tartışmak,
Sokak kapısını arkadan gelen için tutmak,
Hatır sormak,
İnsanları aldıkları kilolarla, dökülen saçlarıyla yargılayarak değil, ne kadar iyi göründüklerini söyleyerek karşılamak.
Yani dışımıza ne kadar incelik çıkarırsak, içimizdeki kalınlık o denli yontulur.
Muazzam bir ahşap heykel bu zarafete kavuşmadan önce odundur ne de olsa.
Umut var, bu iyi haber!

İşte geçen hafta Denizli Musıkî Derneği’nin konseri tam manasıyla bir yontma atölyesi idi.
Ümit Yaşar Oğuzcan’ın zarif dizelerinin, Avni Anıl’ın uçan nağmeleriyle buluşması,
Zeynettin Maraş’ın gönülleri yıkayan kırılgan şarkıları,
Son zaman yeni nesil bazı şarkılardaki gibi sevgiliye sövmek yerine ince ince sitem eden, yıllarca kırgın ama umutla bekleyen aşığın dilinden yazılmış tatlı nihavend şarkılar.
İnce şeyleri düşünmeye vaktimiz var aslında, bilerek unutturuyorlar.
Bize düşen sadece hatırlamak!
Tüm dünyayı ve ülkemizi, ruhumuzu sıkan ve karartan hızlı, kaba, uçucu, kullan at tavırlar ve duygulardan ancak inceliğin zarafetiyle kurtulabiliriz.
Kabalığın eteklerinde sürüklenerek değil kabalığa rağmen ince tavırlarla ruhumuzu yükseltebiliriz.

Goethe’nin dediğini yapmak bunun için çok doğru bir adımdır;

“İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.”

MAVİ CÜMLE

Kalkarken masadan ben
bir mavi cümle bıraktım
beyaz örtünün üstüne.
Aldı onu gözlerine taktı,
içine yüreğinden kırmızı kattı,
benim gülüşümden menekşeler havalandı.
Irmaklarca eflatun huzur,
deniz oldu, okyanus oldu aktı.
Yükseldi yağmur doldu yüreğine.
Mavi sarıya sevdalandı.
Öpüştüler,
damla damla zümrüte kesti aşk.
Dünya umutla dalgalandı yaprak yaprak.
Bir mavi cümleyle başladı her şey…

Aylin MÜFTÜLER

Yazarın Diğer Yazıları
Sahi biz kimiz?
5 Mayıs 2025 Pazartesi
Gülün açma korkusu
21 Nisan 2025 Pazartesi
Öyle bir yorgunluk
14 Nisan 2025 Pazartesi
Kaç 301 lazım daha
1 Nisan 2025 Salı
Şiir isyan ile mamuldür
24 Mart 2025 Pazartesi
Kadın eli değmiş dünya
10 Mart 2025 Pazartesi
Ramazan davulu
3 Mart 2025 Pazartesi
Sanat damarı
24 Şubat 2025 Pazartesi
Sosyal afet
17 Şubat 2025 Pazartesi