Çiğköfte yalnız yenmez – D20Haber
13.02.2025, Perşembe
0 °C / 9 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAZARLAR
  4. /
  5. Aylin MÜFTÜLER
  6. /
  7. Çiğköfte yalnız yenmez

Çiğköfte yalnız yenmez

A- A+

Akşam tiyatrodan dönüyorum saat 10.30, bir anda üçlü saltoyla burkulan midemden beynime doğru ince bulgurlar uçuşuyor, beynimin içinde salça, sumak ve nar ekşisiyle yoğun bir vejetaryen istişarede bulunuyorlar, yanlarına arabulucu sızmayı ve göz yaşartıcı isotu da katarak zihnimin damağına doğru leziz bir sunum yapmak üzere ilerliyorlar. Bu sahneyi zihnimde hiç bozmadan arabayı park edip eve çıkıyorum.
Sarışın bir karşılama töreninin ardından mutfağa dalıyorum sadece ceketimi çıkarma sabrını göstererek. Sevgili emektar rondomun içine ezbere bildiğim miktarlarda tüm toplantı ekibini koyuyorum ve 3 dakikalık bir vızlatma neticesinde yeşil yataklarında huzur içinde yatan çiğköftelerime kavuşuyorum. İsotun duygusal katkısıyla dördüncüden sonra bir yalnızlık geliyor gözlerime ve kalbime bir yumuşaklık. Spinoza’ya bir nazire yazıyorum sonra;
“Conatus yani varlığını devam ettirme çabasını insan tek başına da gösterebilir, fakat çiğköfte asla yalnız yenmez!”
Gözüm saate kayıyor 23:10! Hafif bir tereddütü bir adet marul yaprağına sararak mideye gönderip ortadan kaldırırken yazıyorum üst kat komşuma;
-Gülşah uyudun mu?
+Evet abla ama ben uyur-yazarım :)
-Hahhaa iyi o zaman çiğköfte sever misiniz?
+Bayılırız abla hayırdır?
-Hayır kuzum şerle işimiz olmaz in aşağı.
-Uçtum geldim
Aynı yazışma karşı komşum Tuğba ile de yapıldı.
Üstten ve karşıdan kapılar açıldı, sıcacık gece tebessümleriyle kapılar kapandı.
Benim yanaklarımda gamzeler huzur çukurlarını açmışlar son kalan çiğköfteleri kalbime gönderiyorlar ılık ılık.
Çiğköfte yalnız yenmez!
Yalnız olunabilir bir evin içinde ama bu yalnız yaşamak demek değildir.
Bizi yalnızlaştıran; hayatımızı bilmem kaç inçlik ekranlara tıkıştırıp, her şeyi ancak püre haline getirip lüp diye yutabilen, sindirim sisteminden yoksun teknoloji dediğimiz, medeniyet dediğimiz, modernite dediğimiz tek dişi bile kalmamış artık dişsiz canavarlardır.
Bizi yalnızlaştıran, unutturulan kavramlar ve alışkanlıklar, adetlerdir.
Nedir o unutturulanlar;
-Arkadaşlık, komşuluk, mahalle sakinliği, mahalle arkadaşlığıdır.
-Sokakta oynamak, sokağa çıkmak, komşuya gitmek, komşudan bir fincan kahve, bir tane soğan istemektir.
-“Müsaitseniz annemler bu akşam size gelecek” diyebilen çocuklardır.
-Asansörde, sokak kapısında gülümseyerek ağızdan çıkan günaydınlar, iyi akşamlardır.
-Evde pişen, komşuya da gönderilen bir tabak mantı, bir dilim kektir.
-Pazardan eli kolu dolu gelen komşu teyzenin paketlerini evine çıkarmaktır.
-Apartmanda, mahallede kim hasta, kimin cenazesi var, kimin yardıma ihtiyacı var bilmektir.
-Hasta komşuya bir tas sıcak çorba götürmektir.
Bizi yalnızlaştıran bunları hatırlamamaktır.
Bizi yalnızlaştıran “daralmak” dediğimiz o muazzam iç sıkıntısının artık farkına varamaz olmamızdır. “Ay çok daraldım bir Ayşe Hanım’a çıkayım”
“Ay daral geldi ben bi çıkıp dolaşayım bahçede, ormanda, yeşilde”
“Of içim sıkıldı ben bi arkadaşa gideyim”
demeyi unutturan o minicik radyasyonlu camlardır bizi yalnızlaştıran.
Parmak uçlarımızla başka hayatlara cüretkarane ve hadsizce dokunmayı hak görürken, kendi hayatımızı -kendimize haksızlık ederek-kısa dalgalı, gözümüze, gönlümüze zarar mavi ışıklara gömdüğümüzün farkına varamayışımızdır bizi yalnızlaştıran.
Yalnızlaştırıldığımızı fark edemeyişimizdir bizi yalnızlaştıran aslen.
Gerzele Mahallesi muhtarımız sevgili Kemal Ermiş bencileyin bu konuları dert edinenlerden ve mahallemizi eski zaman lezzetinde bir mahalle yapmak için çok büyük gayret içerisinde. Ara tatili yaklaşırken, çocuklarımıza mahallede spor ve oyun etkinlikleriyle “sokakta olma ve mahalle arkadaşı “ kavramlarını öğretmek için önerilerde bulunuyor. Biz de elimizden gelen desteği yapıyoruz. Bunu tüm mahalle arkadaşlığına, mahalle komşuluğuna, “bizim mahalleden” kavramını yerleştirmeye doğru çoğaltmak gerek tüm mahallelerde.
Köy kavramı yok edilmeye çalışılıyor ve benim içim sızlıyor köy kelimesinin bile levhalardan kalkmasına. Her yeri mahalle yaptılar ama sadece yönetim için.
Biz mahalleyi eski anlamıyla dolu dolu yaşanan en küçük yerleşim, yaşam birimi haline getirirsek o zaman mavi yalnızlıklarımızdan uzaklaşırız.
Yalnız insanları yönetmek çok kolaydır.
Bir olabilen insanları yönetmek için ayırmak gerekir bu da kolay değildir.
Velhasıl çiğköfte yalnız yenmez.

HAYAT

Eskiden evler hanaydı
göz göz odaydı
tüm odalar açılırdı aynı yere
oranın adı hayattı
yüreklerimiz gibi
minicik odalara
sığdırdığımız sevgileri
hayatta toplardık
oysa şimdi
her yer bir artı bir
bir kendine yer var
evinde de
yüreğinde de
süslenip dayatılmış
yalnızlığa meyil
sessiz dört duvar
ev dediğin
adı artık
hayat değil

Aylin MÜFTÜLER

Yazarın Diğer Yazıları
Geçici varoluş
10 Şubat 2025 Pazartesi
Ultra ölüm dahil konaklama
3 Şubat 2025 Pazartesi
Ne uzun ölüyoruz
27 Ocak 2025 Pazartesi
Ahlak kime göre
13 Ocak 2025 Pazartesi
Özgürlük ayaklarda başlar
6 Ocak 2025 Pazartesi
Her sefer ilk sefer gibi
30 Aralık 2024 Pazartesi
Kavak yeli
23 Aralık 2024 Pazartesi
En asil saçmalık
16 Aralık 2024 Pazartesi
Uyku felci
9 Aralık 2024 Pazartesi
Kuş ölür sen uçuşu hatırla
2 Aralık 2024 Pazartesi